52.Bölüm TATİL

2K 55 9
                                    

Onca olaydan sonra bu tatil bize çok iyi gelecekti. Hepimizin kafasını dağıtmamıza ihtiyacımız vardı ama Ateş'in önemli işleri olduğu için bize katılamamıştı. Ahmet ise Ateş neredeyse o da oradaydı. Kısacası bu tatile Can ve Nazlı ile gitmek durumunda kalmıştım.

Otele geldiğimizden beri etrafı inceliyorduk. Daha doğrusu Can bulduğu her köşede Zeynep'e zorla resim çektiriyordu.

"Bıktım artık Can! Artık resepsiyona gidip odamızın anahtarını alalım. Dinlemek istiyorum." diye sitem etti Zeynep.

Can oflayarak Zeynep'in yanına gelerek telefonunu aldı ve çantasına koydu.

"Ay aman senden de bir şey istenilmiyor. Hadi gidelim." diyerek önden gitmeye başladı.

Zeynep siteminde sonuna kadar haklıydı. Can, Zeynep'e en az 100 resim çektirtmişti. Gerçi nereye gidersek gidelim Can orada resim çekilmek istiyordu.

Can resepsiyonla konuşmaya başladığında bizde onun yanına gitmeye başladık. Onlara yaklaştıkça yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu farkettim. Resepsiyonda ki kadın Can'ı alay eder gibi dinliyor, arkasında da diğer çalışanlar gizlice gülüyordu.

"Ne demek oda yok? Senin saçını başını yolarım ben!" dedi Can.

Olaysız bir günümüz geçmiyordu gerçektende. Şimdi de bu sorunla mı karşı karşıyaydık.

"Bakın, tüm odalarımız dolu. Elimizden gelebilecek bir şey yok maalesef." dedi kadın. Can'ı zerre kadar dikkate almıyordu. Bir an önce başından kovmak istiyordu.

"Hanım hanım bana baksana sen! Burası benim eniştemin oteli. Oda yoksa bişe yaratacaksın bize!" dedi Can. Yine egosunu konuşturmuştu.

Can'ın bu sözüne karşı resepsiyonda ki kız da dahil arkasındaki çalışanlarda daha fazla gülmeye başladılar. Bu olay biraz daha uzarsa Can'ı hiçbir şekilde tutamayacaktık. Bir an önce devreye girmem gerekiyordu.

Topuklu ayakkabılarımla emin adımlarla yürümeye başladım. Omuzlarımı dikleştirmiş, göğsümü kabartmıştım. Can'ın yanına geçerek kendimden emin bir şekilde  kadınla konuşmaya başladım.

"Ben Ada Karahanlı, Ateş Karahanlı'nın müstakbel eşi." dedim.

Cümlem biter bitmez hepsi yüzlerinde ki alaylı ifadeyi silip ciddiyete büründüler. Resepsiyonda oturan kadın boğazını tazeleyip ayağa kalktı ve üstünü düzeltip yüzüme gülerek baktı. Arkasında olan çalışanlarda aynı pozisyona geçmişti.

"H-hoşgeldiniz Ada hanım. Ben sizin arkadaşınız olduğunu bilmiyordum" dedi resepsiyonda ki kadın. Fazlasıyla tedirgin olmuştu. Olması da gerekiyordu.

"Bu ne hadsizlik böyle? Siz otelimize gelen kişilere böyle mi davranıyorsunuz?" dedim. Sesimi yükseltmiştim. Eğer Ateş'in karısı olmasaydım o alaycı tavırlarına devam edeceklerdi.

"Hayır efendim siz beni yanl-" cümlesini kesmiştim.

"Hayır ben seni ve arkandakileri hiç de yanlış anlamadım. Arkadaşıma karşı üslubunuzu ve tavrınızı kendi gözlerimle gördüm." dedim. İşaret parmağımı onlara doğrultarak tekrar konuşmaya başladım.
"Sen, sen ve sen muhasebeye gidin çıkışınızı yapsınlar. Eğer ağzınızdan kararıma itiraz edecek tek bir cümle duyarsam birdaha hiçbir yerde iş bulamazsınız. Şimdi derhal burayı terkedin!" dedim.

Başımı daha da dikleştirip üçüne de keskin bakışlar attım. Bu tarz kişilere tahammülüm yoktu. Sınıfsal ayrımcılıktan oldum olası hep nefret etmiştim. Birinin parası olmayabilir veya sırf bu tatili yapmak için çok uzun süre boyunca parasını biriktirip buraya gelmiş olabilirdi. Ama bu onları aşağılayabilecekleri, dikkate almayacakları anlamına gelemezdi.

 İSMİ LAZIM DEĞİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin