43.Bölüm EĞLENCE

3.2K 68 31
                                    

Kendimi zorlayarak gözlerimi açtım. Ateş'in sıcak göğsünün üstündeydim. Daha doğrusu ahtapot gibi yapışmıştım. O da sanki biri beni ondan alacakmış gibi sıkıca belimi tutuyordu.

Kalkmaya çalıştıkça beni daha fazla kendine çekiyordu. Uzun uğraşlar sonucu yataktan kalktım. Üstümden tır geçmiş gibiydi resmen. Gerçi tır yerine Ateş geçti orası ayrı konu. Dün kaç saat durmadan ilişkiye girdiğimizi bilmiyorum ama ikimizinde pestili çıkmıştı.

Kolay kolay yorulmayan, güçten düşmeyen Ateş bile fazlasıyla yorgundu. Üstümü çıkartıp kendimi duşa attım. Sıcak su tüm kaslarımı gevşetmiş, bedenimi rahatlatmıştı.

Bir süre sonra duştan çıktığımda Ateş üstünü giyinmiş, kravatını bağlıyordu. Acaba şuan onu kışkırtsam yine üstüme atlar mıydı? Denemeden bilemeyiz.

Ateş'in önünden geçerken üstümde duran havluyu yere bıraktım. Tamamiyle çıplaktım. Komidinin önünde duran Ateş'i biraz geriye geçip önüne geçtim. Alt çekmecede ki iç çamaşırımı almak için eğildim. Eğilirken de popomu Ateş'e sürttüm.

Aleti direk sertleşmişti. Beni bukadar arzuladığını bilmiyordum. Sürtünerek yavaşça doğrulup Ateş'e bakarak iç çamaşırlarımı giyindim. Sertçe yutkundu ve belimden kavrayıp beni kendine çekti.

"Beni kışkırtma, zararlı sen çıkarsın."

Gözlerime yoğun bir şekilde bakıyordu. En küçücük hareketimde üstüme atlayacak aslan gibiydi.

"Hmm, belki de zararlı çıkmak istiyorumdur?"

Yüzünde çapkın bir gülüş oluştu. Yüzüme yaklaştı. Artık dudaklarımız arasında sadece bir milim kalmıştı.

"Beni delirtiyorsun sevgi-"

Ateş'in cümlesini yarıda kesen şey kapının bir anda açılması olmuştu. Beni kendine daha fazla çekip koca cüssesiyle sakladı.

"Ayy saat kaç oldu sizi bekliyoruz burada! Ne yapıyorsu-"

Gelen Can'dı. Mutlu anımızın katiliydi. Ve sanırım birazdan Ateş'de onu öldürecekti.

"LAN SENİN KAPI ÇALMA GİBİ BİR HUYUN YOK MU?!"

Kafamı yana eğip Can'a baktım. O sırada göz göze geldik. Elini kalbine koyup fenalaşma numarası yaparak konuşmaya başladı.

"YÜCE TANRIM BU GÜNLERİDE Mİ GÖRECEKTİM? BENİ NASIL ALDATIRSIN ATEŞ!"

Söylediği sözle kaşlarımı çattım. Sesimi yükselterek konuştum.

"NE ALDATMASI BE! O SENİN ENİŞTEN ENİŞTEN!"

"BAŞLATMA ENİŞTENE YELLOZ! BİZ ONUNLA BEHLÜL İLE BİHTER GİBİYİZ BİR KERE!" dedi Can.

"BENCE SEN BU HİKAYEDE ANCA SÜMSÜK BEKİR OLURSUN! BAK BAKALKM ŞUAN ATEŞ'İN KOLLARINDA KİM VAR?" dedim.

"SEN BANA SÜMSÜK BEKİR Mİ DEDİN? SENİ YOLARIM DUYDUN MU BENİ!" dedi Can.

"YİYORSA YOL HADİ BAKALIM GEL!"

Ateş'i kendimden itmeye çalıştım ama izin vermedi. Bizim bu tartışmamıza daha fazla katlanamıyor olacak ki sesini yükselterek konuştu.

"CAN SİKTİR GİT ŞURADAN DAHA FAZLA DAMARIMA BASMA!"

"Ay iyi be tamam. Zaten sinirlerim bozuk bir de sizinle uğraşamayacağım" dedi Can. Sanki odaya pat diye gelip Ateş'i onu aldatmakla suçlayan o değilmiş gibi.

Kapıyı sertçe çarpıp çıktı. O sırada bende Ateş'in kollarının arasından çıkıp üstüme günlük kıyafetler geçirdim. Evet günlük kıyafetler. Dün okadar çok yoruldum ki, süslenecek halim bile yoktu.

 İSMİ LAZIM DEĞİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin