46. Bölüm ÜMİTSİZLİK

1.7K 53 39
                                    

Hayatım boyunca ilk defa aşkı tatmıştım. Aşk, öyle güzel bir histi ki kelimelere bile dökemiyordum. Aşk, o kişiyi düşündüğünüzde kalbinizin hızlı atmasına sebep oluyordu.

Aşık olduğunuz kişiyi gördüğünüzde göz bebekleriniz büyüyor karnınızda kelebekler uçuşuyordu. Aşık olduğunuzda her şey çok güzel gözüküyordu. Çöp kutusunun o kötü kokusu bile size güzel kokuyordu. Aşk böyle güzel bir histi işte.

Peki ya o kişiye aşık olmanıza rağmen vazgeçmek nasıl bir histi? Sanırım şimdi onu tadacaktım.

"Ayrılmak istiyorum" dedim.

Ortamda bir sessizlik oluştu. Duyulan tek ses saatin tik tak sesiydi. Ateş önce anlamayan gözlerle bana baktı, sonrasında ise bana dokunduğu ellerini çekti.

"Ada nereden çıktı bu?" dedi tedirgin bakışlarıyla.

"Bir yerden çıkmadı. Artık seni sevmediğimi farkettim. Hepsi bu Ateş." dedim. Ellerimi yumruk yaptım. Yutkunamıyordum bile.

"Sen ne dediğinin farkında mısın? Böyle bir şey olmayacak Ada. Sen benim karımsın, canımsın, nefesimsin." dedi inanmayan bakışlarıyla.

"Ateş, ben bu hayattan bıktım. Başımda hep bir bela, kaçırılma, işkence. Bu yaşadığım olaylar gün geçtikçe senden soğumama sebep oldu. Daha fazla dayanamayarak sana söyleme kararı verdim." dedim. Sesim titremek üzereydi. Hiçbir şey belli etmemeye çalışıyordum ama böyle devam ederse yere çöküp ağlayacaktım.

Ateş elleriyle saçlarını kurcalayarak bir sağa bir sola doğru yürümeye başladı. Zeynep yanıma gelip konuşmaya başladı.

"Kardeşim, bir şey olduysa gel konuşalım. Yapma böyle ne olursun." dedi. Titriyordu, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Ben senin kardeşin değilim. Ateş'i hayatımdan çıkarttığım gibi ona dair ne varsa o kişileride hayatımdan çıkartıyorum. Senin saçma sapan hareketlerinde benim canımı sıkmaya başladı." dedim ondan uzaklaşarak.

Herkesi kendimden uzaklaştırmam gerekiyordu. Ona dair en ufak bir şey bile yanımda olmamalıydı. Kendimi az çok biliyordum. Böyle yapmazsam, gerçekler ortaya çıkar ve onların ölümüne sebep olurdum.

Zeynep, dediğim sözle gözlerime şok olmuş biçimde bakıyordu. Ağlamak üzereydi. Ne olursun beni affet Zeynep..

"Yenge geri dönüşü olmayan şeyler yapma ne olursun. Ateş abi ile oturun konuşun." dedi 1 numaralı kumam. Ona dönüp konuşmaya başladım.

"Bana yenge diyip durma. Ben ne senin yengenim, ne de Ateş'in karısıyım. Her fırsatta kuyruğunu kıstırıp Ateş'e sığınmaya devam et ve kapat çeneni." dedim.

Ahmet bana şok olmuş gözlerle bakıyordu. Onlara karşı bu kadar ağır konuşmazsam, beni bırakmazlardı. Kendimdem tiksiniyordum.

"Hayır, hayır hayır. Kesinlikle bir şey olmuş. Sen böyle biri değilsin Ada! Seni tanıyorum! İnsan karısını tanımaz mı? Hadi güzelim, nefesim bana söyle neler oldu?" dedi. Ellerimi tutuyordu. Gözlerime 'ne olursun bir açıklama yap' diyerek bakıyordu.

"Bir şey olduğu yok. Siz niye bunu idrak etmekte zorlanıyorsunuz? Siktirin gidin hayatımdan!" dedim. Olabildiğince emin gözükmem gerekiyordu.

Ateş dediğim söze bayağı sinirlendi. Eline ne geçse fırlatmaya, yıkmaya başladı. Zeynep ise ağlıyordu hüngür hüngür. Gözlerim sulanmaya başladı.

"NEDEN?! NEDEN AMINA KOYAYIM NEDEN? BANA BİR SEBEP SÖYLE!" diye bağırdı Ateş. Bu sözleri söylerkende yine etrafı yakıp yıkıyordu.

Karşıma gelip beni sıkıca tuttu. Sımsıkı sarıldı, vücudu titriyordu. Canımın canını, bu sefer ben yakmıştım.

 İSMİ LAZIM DEĞİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin