54.Bölüm KAYIP

1.6K 51 25
                                    

Kimdi benim kocamı kaçıran? Kim böyle bir şeye cesaret etmiş olabilirdi?

Her kim ise bunu yaptığına pişman edecektim. Bundan sonra acıma yoktu. Kim buna cürret ettiyse, kimin parmağı varsa cesetlerinin üzerinde yürüyecektim.

Ben Ada Karahanlı, ben unutmam, ben affetmem!

Kapıyı kıracakmış gibi çalan Ahmet'i umursamıyordum. Aklımda hâlâ kimin kocamı kaçıracak kadar aptal olduğunu düşünüyordum. Bu Fredy kimdi?

Üstüme giyindiğim eşofman takımını değiştirip düzgün bir şeyler giyinmem gerekiyordu. Kimse Ada Karahanlı'yı bu şekilde göremezdi. Ayaktaydım ve bize bunu yapanları ölmeleri için yalvartacaktım.

Dolabımın önüne geçip teker teker tüm elbiselerime baktım. Elime alıp beğenmediğim her elbiseyi odanın ortasına fırlatıyordum. Sonunda beğenebileceğim bir takım elime geçmişti.

 Sonunda beğenebileceğim bir takım elime geçmişti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beyaz ceket bir elbiseydi. Onu yatağa bırakıp makyaj masasının önüne oturdum ve saçımı, makyajımı yapmaya başladım. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordum. Öyle davranmam gerekiyordu.

Ben Ada Karahanlı, Ateş Karahanlı'nın eşi. Kimse beni güçsüz görmemeliydi. Beni güçsüz görebilecek tek kişi kocamdı. O da şuan kaçırılmıştı.

Saçlarımı düzleştirdikten sonra yanlarda ki tutamları kulağımın arkasına sabitledim. Gözlerime keskin bir kedi eyelineri çektim, kırmızı rujumu sürtüm. Altın yuvarlar küpelerimi taktım. Ayakkabı olarak beyaz bir stiletto giyindim. Hafif nude tonlarında bir çanta aldım ve odanın kapısına doğru yürümeye başladım.

Ağlamamam gerekiyordu. Kocam için güçlü durmam gerekiyordu. Titreyen elimle birlikte kapıyı açtıktan sonra karşımda bana şok olmuş bir şekilde bakan Ahmet ile karşılaştım. Baştan aşağıya beni süzüyordu. Ona kaşlarımı çatarak baktım.

"Kocan kaçırılmış ve sen içeride süsleniyor musun yenge?" Dedi Ahmet.

Kısmen haklıydı ancak Ateş ve benim aramızda birbirimize verdiğimiz bir söz vardı. İkimizden birinin başına bir şey gelecek olursa asla düşmanlarımızın bizi mahvolmuş şekilde görmesine izin vermeyecektik.

"İşimiz var Ahmet." dedim keskin bir tonla. Onun cevap vermesini beklemeden asansöre doğru yürüyüp düğmeye bastım. Arkamdan koştura koştura gelen Ahmet konuşmaya başladı.

"Ne yapacağız Yenge? Nereye gidiyoruz?" dedi merakla.

Onunda aynı benim gibi aklı başında değildi. Sadece ben bunu gizleyebiliyordum o ise bunu yapamıyordu. Kapısı açılan asansöre binip giriş katına bastıktan sonra konuşmaya başladım.

"Yargı dağıtmaya Ahmet, yargı dağıtmaya gidiyoruz." dedim.

"Ne yargısı yenge ne diyorsun?" dedi Ahmet. Annesini kaybetmiş küçük bir çocuk gibi davranıyordu. Dışarıdan bakılınca asla öyle biri olarak gözükmüyordu ama Ahmet çok duygusal bir yapıya sahipti.

 İSMİ LAZIM DEĞİL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin