Bölüm 37

500 37 4
                                    

Bip...

Ben geldim. Nasılsınız tatlişlerim? Geçilmez artık iyice heyecanlanmaya başladı ne dersiniz? Bir sonraki bölümde neler olacağını inanın ben de bilmiyorum. Bilgisayarın başına oturana kadar ne yazacağımı bilmiyorum. Ben yazarken çok keyif alıyorum, umarım sizde okurken aynı keyfi yaşarsınız.

Klasik...

Ne diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...

"Kolun yaralı, tut şunu göğüs hizanda"

"Emredersiniz komutanım" Derman Yüzbaşının verdiği komutlara göre hareket ederken timin ne kadar zorlandığını biliyordu. Onların arasında kendide vardı. Genel Kurmaydan gelen talimatlar üzerine Özel Kuvvetlere bağlı askerler zorlu eğitimlerden geçiyorlardı. İmkansızı bile istedikleri zamanlar oluyordu. Ağaçlara ayakları asılı bir şekilde oradan kurtulmalarını istediklerinde hepsi birbirine bakmışlardı. Tim harekete geçmeyince,

"Neyi bekliyorsunuz? Bu eğitimlerin hepsi sizin için. O şerefsizlerin eline geçerseniz size acımayacaklar. Aklınıza asla gelmeyecek yöntemleri üzerinizde deneyecekler. Sizden bilgi alabilmek için boynunuza ip geçirip dar ağacına asacaklar. Nefesiniz kesilene kadar işkence edecekler. Ayakta duramayacak, konuşamayacaksınız. Ölmek için dua edecek hale geleceksiniz. Eski örgütten eser yok. İşler eskisi gibi değil. Yöntemleri değişti. Silahları değişti. İşkenceleri değişti. Her şey o günden sonra yerle bir oldu. Hepinizin" Dedi parmağını askerlere doğru sallarken,

"Bunların hepsine hazır olmanız gerekiyor." Karşısında olan on üç adam aynı anda ayaklarını birleştirip hazır ola geçerek

"Emredersiniz komutanım." Tek tek askerlerin hepsi ayaklarından ağaçlara asıldılar. Hareketsiz bir şekilde komutanlarından komut beklediler.

"On beş dakika sonra, başınız dönmeye başlayacak. Beyninizin ağzınızdan çıkacağını düşüneceksiniz. Ayaklarınız uyuşmaya başlayacak. Orada olduklarından emin olabilmek için onlara bakma ihtiyacı hissedeceksiniz. Yedi dakika sonra görüşünüz bulanıklaşacak. Ve buradan kurtulabilmek için sadece beş dakikanız var. Hadi harekete geçin." Askerler oldukları yerde hafifçe sallanıp mekik pozisyonuna geçip ayaklarına bağlı olan ipleri çözüp ters bir şekilde yere atladılar.

"Hemen tüfeklerinizi alıp atışlara başlayın." Duruşları daha tam olarak normale dönmeden atış yapmaya başladılar. Hedefleri vuramayan askerler yeniden ayaklarından asıldılar. Hedefleri on ikiden vurana kadar bu böyle devam etti. Aslan askerlerin ne kadar yorulduğunu biliyordu. Onlar için üzülüyordu. Ama devam etmek zorundaydılar. Takii hazır olana kadar.

Korkut odasının penceresinden eğitim sahasında ter döken evlatlarını izliyordu. Alınlarında biriken damlaları kendi eli ile silmek istiyordu. Dinlenmelerini, yemek yemelerini, izin kullanmalarını istiyordu, fakat buna izin veremezdi. Yorgunlukları istirahat ettiği zaman geçerdi. Açlıkları yemek yediği zaman geçecekti. Ama yeni kurulan örgüt onlara acımazdı, acımadı da. Ele geçirdikleri askerlere neler yaptıklarını öğrendiklerinde işlerin eskisi gibi olmadığını anlamışlardı. Odanın kapısı tıklatılınca pozisyonunu bozmadan

"Gir" Dedi. Doğu odaya girip hazır ola geçti.

"Rahat Doğu . Fırat'tan haber var mı?" Boğazını temizleyerek

"Tedavi devam ediyor."

"O çocuk iyileşecek. Başka şansı yok. Başka şansımız yok. Orada neler olduğunu bize ondan başka kim söyleyebilir ki!"

GEÇİLMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin