Bölüm 9

1.4K 99 4
                                    

Piştt..

Ben geldim. Bugün bir kaç içerisinde ikinci bölüm ile huzurlarınızdayım. Hikaye yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Ben çok heyecanlıyım ya siz?

Klasik...

Ne Diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...

        O akşam evlerinde yer sofrasında yemeklerini yerken kapı kırılırcasına çalmıştı. Korkuyla babası kalkmış kapıya doğru gitmişti. O an ki bakışlarını Fırat o kadar zaman geçmesine rağmen unutmamıştı. Kapıyı açtığında içeri yüzleri sarılmış iki adam girmişti. Önce babasına sonra annesine bakmıştı. Sonra ise yer sofrasına

"Demek bizden sakladıklarınızla güzel bir şekilde yemek yiyorsunuz öyle mi?" Babası kendini annesi ve onun önünde siper ederek

"Sizin hakkınızı meydana bıraktık."

"Bakıyorum da evde daha fazlası var"

"Ne istiyorsanız alın ve gidin." Gözleri kararmış olan teröristler babasını omzundan iterek mutfağa yöneldi. Annesinin sabah temizlediği evleri çamur içinde kalmıştı. Korkudan onun kolları arasına sinmişti. Adamlar eline ne geçtiyse kırıp dökmüşler işlerine yarayanı almışlardı. Ama yetmemişti. Sofraya gidip orda olan bir parça ekmeği de almışlardı.

"Babası bari ekmeği bırakın."

"Çok konuşma."

"Asla doymayacaksınız. Hep daha fazlasını isteyeceksiniz."

"Biz sizin için savaşıyoruz."

"Ne savaşından bahsediyorsun. Biz kimiz? Savaştığınız kim?"

"Senin sesin çok çıkmaya başladı" O sırada gözleri annesine değmişti. O bakışlar mide bulandırıcıydı.

"Sen gel hele bakalım" Dedi başı ile annesini göstererek. Babası hemen önüne geçerek

"Gidin artık. Alacağınızı aldınız."

"Ben istediğimi henüz almadım." Annesinin kolundan tuttuğu an da babası adamın ensesine sağlam bir yumruk indirmişti. Adam sendelemişti ama düşmemişti. Arkasına döndüğü gibi tüfeğini kaldırdı ve salonun ortasını babasının kanına bulamıştı. Annesini ise onun çığlıkları arasında ellerinden alıp götürmüşlerdi. O kamyonun arkasından saatlerce koşmuştu. Bilmediği yolları çıplak küçük ayakları ile arşınlamıştı. Ama ne babası geri dönecekti ne de annesi. Bunun acısı ile yıllarca savaşmak zorunda kalmıştı. Doğduğu şehir onun en büyük kabusu olmuştu. Tıpkı diğer yaşıtları gibi! Terörle mücadele eden diğer köylerdeki çocuklar gibi.

GEÇMİŞ YAŞANMIŞLIKLARINIZ HALA CANINIZI YAKABİLİYORSA GEÇMEMİŞ DEMEKTİR...

-CAN DÜNDAR-

Asya gözlerini açtığında aklına ilk gelenin karnının acıktığı olmasına şaşırmamıştı. O bir et obur hatta yemek oburdu. Operasyonlar haricinde sürekli yemek yemek istiyordu. Kendini hep aç hissediyordu. Bu hayattaki en büyük şansı ise ne kadar yerse yesin kilo almıyordu. Bir yetmiş sekiz boylarında ve sadece elli dokuz kiloydu. Boyuna göre zayfı bile sayılabilirdi.

"Dur tahmin edeyim" Dedi koltukta oturan Kader

"Açsın" Yatağın içinde bağdaş kurup oturduktan sonra cevap verdi.

"Beni bu kadar iyi tanıdığın için teşekkürler kanka."

"Seni tüm tim tanıyoruz. Hatta Genel Kurmay bile biliyor olabilir."

GEÇİLMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin