Bölüm 27

695 63 0
                                    

Bip...

Ben geldim ve geldiğim gibi sizi bölüm ile baş başa bırakıyorum :)

Kalsik...

Ne Diyoruz?

Keyifli ve bol yorumlu okumalar tatlişlerim...

Helikopter karargahın bahçesine indiğinde tüm rütbeliler onları bekliyordu. En önde olan Doğu'nun elleri arkasındaydı. Helikopterden indikleri gibi sıraya geçip hazır ol da beklediler.

Doğu "Rahat çocuklar. Yuvanıza hoş geldiniz evlatlarım."

Geçilmez timi " Sağol"

"Binbaşı ve Teğmen Asya haricinde herkes yarına kadar izinli" pozisyonlarını bozmadan birbirlerine baktıktan sonra dağılmaya başladılar. Gidiyorlardı ama bakışları arkalarında bıraktıklarındaydı. Asya ve Fırat komutanlarının karşısında yeniden hazır ola geçtiler. Omuzları dik, bakışları sabitti.

"Evet gelelim size." Bir adımda Fırat'ın karşısına geçen Doğu'nun nefesi yüzüne vuruyordu. Ne olursa olsun Fırat bakışlarını kaçırmadı. Sabit bir noktaya bakmaya devam etti. Doğu'nun bakışları ise onun üzerindeydi.

"Şimdi siz ikiniz indiğiniz helikoptere yeniden biniyorsunuz." Asya şaşkınlıktan gözlerini kocaman açmış ama pozisyonunu bozmamıştı. Tim hangara giderken ikisi nasıl bir operasyona çıkacaktı. Doğu devam etti,

""Önce gidip sizin için hazırlanan mühimmatları alıyorsunuz. Sonra" Fırat'ın bakışları hala sabitti.

"Sonra sizi bıraktıkları bölgede yerleştirilen bayraklarımızı teslim alacaksınız. Bayrağı ilk alan diğerini sırtında helikoptere kadar taşıyacak." Asya refleks olarak

"Ama ben komutanımı nasıl taşıyacağım?" Doğu en gür sesi ile

"Teğmen sesiniz gelmiyor." Bakışlarını bir anlık yere doğru kaydırıp yeniden komutanının yüzünde sabitlemeyi başardı.

"Emredersiniz komutanım."

"Şimdi gidin ve on dakika içinde helikopterde olun."

"Emredersiniz komutanım." Asya ve Fırat hangara doğru koşmaya başladılar. Asya yanındakinin kim olduğunu unutarak,

"Ben küçücüğüm, yarma gibi olan komutanı nasıl taşıyacağım?"

"Teğmen ben buradayım."

"Özür dilerim komutanım ama haksız mıyım?"

"Yarma olduğum konuda mı?"

"Hayır yani şey özür dilerim ama sizin de maşallahınız var" Fırat masanın üzerindeki şarjörleri sırt çantasına koyarken bu bayrak alma işinin o kadar da kolay olmayacağını anlamıştı. Komutanları onlar için sürprizler hazırladığından emindi. Asya'ya bakmadan,

"Farz etki, operasyondayız ve ben yaralandım. Ve timdeki arkadaşların çatışıyor. Bana en yakın olan sensin. Ve beni güvenli bölgeye çekmen gerekiyor. Ne yapacaksın?" Asya çantasının fermuarını kapatırken bakışlarını ondan kaçırarak,

"Allah korusun ama haklısınız komutanım."

"Amin rabbim hepimizi korusun."

"Amin"

Mühimmatlarını ayarladıktan sonra koşarak helikoptere bindiler. Ellerindeki tüfeklerde gerçek kurşunlar yoktu. Yanlarında olan gerçek kurşunlardan oluşan sadece iki şarjör vardı.

GEÇİLMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin