35. Bölüm

3.1K 182 13
                                    

Oy ve yorum bırakmayı unutmayın arkadaşlar ve lütfen oylayın.
Bakın genelde oylayın diye tutturan biri değilim ama okuyup okuyup geçiyorsunuz. En azından emeğe saygıdan oylayın lütfen

Keyifli okumalar

🍂


İki Hafta Sonra

Akşama doğru Murat ve Sevda ile alışveriş merkezine gelmiş, alışveriş yapmıştık.

Beğenisi biraz zor biri olduğu için önceliği Sevda'ya vermiştik. Kendine kışlık bir kazak ve ona yakışacak beyaz bir jean pantolon almıştı.

Murat ise kendisine siyah bir bot ve siyah bir pantolon almıştı. Güzel bir fiziğe sahip olduğu için her türlü pantolon kendisine yakışıyordu. Ben de kendime, kahverengi siyah karışık bir deri mont, altına da siyah skin bir pantolon almıştım. Kıyafetler paketlenince de korumalardan biri onları alacak arabaya götürecekti.

Bir de şirketimizin mutfak bölümünde çalışan temizlik personelimiz olan Medine'nin kızına, alışveriş yapacaktım. Kendisi yirmi yedi yaşındaydı. Ama hasta olduğundan yaşından daha büyük görünüyordu. Kocası genç yaşta vefat etmişti. Bildiğim kadarıyla eşiyle kaçarak evlendikleri için pek kimsesi yoktu. Dediğine göre babası da onu istemiyormuş artık. Zaten babaevine giderse öldürüleceğini söylüyordu. Onlarda hâlen töre devam ediyordu.

Medine'de kanser hastasıydı. Dört ay önce hastaneye götürmüş bütün tedavi masraflarını bizzat üstlenmiştim. Çünkü o gün bana kahve getirirken odamda bayılmıştı. Ambulans ile Haldun amcanın olduğu hastaneye götürmüştüm. Hastalığı epey ileri derecede nüksetmişti.

Her ne kadar çalışma ben her ihtiyacını karşılayacağım diye söylesemde yinede çalışmak istiyordu. Evde oturup daha kötü olacağını düşünüyordu. Çalışarak kafa dinliyorum deyince mecburen izin vermiştim.

Birde üç buçuk yaşında bir kızı vardı. Haldun amcanın dediğine göre tedavi olsa da, en fazla yedi sekiz aylık ömrü vardı. Yani elbette ölüm kaderdir ama iç organları durumun bu yönde ilerlediğini gösteriyordu. Fakat Medine bunu bilmiyordu. Bende öğrensin daha çok üzülsün istemiyordum.

Şimdi de onun küçük kızı için alışveriş yapacaktık. İsmi Meltem'di. Çok güzel mavi gözlere ve sarı saçlara sahipti. Beni de nedense ilk görüşte sevmişti. En son kaçırılmadan iki gün önceydi oyuncaklarını evden getirmiş odam da biraz oyunlar oynamıştık. Meltem için de kırmızı tüllü bir elbise ve kırmızı bir ayakkabı seçtik. Kasiyere paketlettirip, onu da arabaya götürmelerini söyledim.

Ardından kol kola girmiş kahve içmek için kafeye doğru yürüyorduk. "Kanka, bu kızın annesi vefat etse kim bakacak ona?"

Sevda'nın konuşmasıyla omzumu bilmiyorum anlamında kaldırdım. Ama Meltem'i tek bırakmayacaktım. Gerekirse evlatlık alırdım. Zaten akrabaları olsa da ilgilenmezlerdi. Meltem'in üzerine de herhangi bir mal varlığı bulunmadığından kılını kıpırdatmazlardı. Meltem'i kendime çok benzetiyordum. Aramızda tek bir fark vardı. Onu annesi de babası da çok sevmişti. Gerçi babası ona çok doyamadan vefat etmişti.

Murat elini omzuma yaslayıp hafif sıkınca ona başımı ona çevirip yakışıklı yüzüne hafif tebessüm ederek göz kırptım. Boğazımı temizleyerek dudaklarımı oynattım.

"Bilmiyorum ama Meltem'i yalnız bırakmayacağım. Hatta gerekirse evlatlık alacağım" diye itirafta bulunduğum da Sevda ağzı beş karış açıldı ve bir bana bir Murat bakarak mekik dokudu. Sonra da Murat'a bakarak işaret parmağıyla beni göstermeye başladı. Şuan Sevda'yı dışardan gören biri çarpılmış zannederdi. Gülüp elimi parmağına vurdum. Kolumu kaldırıp, ikisinin omzuna atarak kendime çektim.

GözYaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin