39. Bölüm

2.8K 152 27
                                    

Kahvaltımız yaptıktan sonra Zafer abi bizi bırakmamıştı. Lokantanın hemen yan tarafında çok güzel yapay bir gölet vardı.

Zafer abi elemanlarına oraya bir masa kurmalarını söylemişti. Bu arada gölette onun sayılırdı. Çünkü lokanta baya büyük ve lükstü. Oldukça da işlekti. Zafer ve Burak kahve eşliğinde kendi aralarında geçmişi yad edip sohbet ederken bende telefonu elime alıp Murat'ı aradım. Şuan ne yapıyor çok merak ediyordum. Eminim o da beni merak ediyordu.

Zafer abiye çaktırmadan Burak'a göz kırparak telefonu ona gösterdim. Murat'ın ismini görünce kafasını hafiften salladı. Aynı saniyelerde telefon açılınca ayağa kalktım ve göletin biraz uzağına doğru yürüdüm. Sanki gizli birşey konuşacakmışım gibi!

"Alo! Murat naber kardeşim? Sözde seni arayacaktım ama aramayı unuttum. Dün ne yaptınız?"

İyilik kardeşim. Herşey yolunda. Aras bey geldi az önce. Seni sordu!"

"Beni mi sordu?"

"Evet. Sonra da bana bir kart verdi. Yusuf'a verirsin diye"

Kaşlarım benden izinsiz çatıldı. Alnıma dökülen saçlarımı arkaya attım ve hafiften Kırışan alnımla devam ettim. "Kart mı? Ne kartı Murat?"

"Bilmem. Bir tane bayanın kartı. Klinik gibi birşey yazıyor üzerinde"

Derin bir nefes içime alarak gözlerimi kapattım. Şuan ne düşüneceğimi ne tepki vereceğimi inanın bilmiyordum. Ama Aras'ı arayıp öğrenmem gerekecekti. Aslında az çok tahmin ediyordum ama yinede aramam gerekiyordu.

Arkamı döndüğüm an Burak bir bana bakıyor bir kendisiyle sohbet eden adama göz değdiriyordu. Bir ara olumsuz birşey mi var der gibi göz kırpınca gülümseyerek başımı iki yana salladım.

"Sen nerdesin Yusuf? Burak abi yanında mı?"

Bu soruya gözlerim keyifle kısıldı. Bakışlarımı önümde duran su dolu göletten almadan alt dudağımı hafif ısırdım. Dün akşamki maceramız aklıma gelince alt tarafım tekrardan sızı yapıyordu. "Evet birlikteyiz. Gelsene sende. Bak çok güzel bir hikaye var burada, mutlaka sahibinden dinlemen lazım"

"Nerdesiniz ki?"

"Konum atıyorum, seni bekliyor olacağız"

"Tamam!"

Olumlu yanıt aldığımda telefonu kapattım. Özellikle Bışar ve Zafer'in hikayesini dinledikçe daha çok dinleyesim geliyordu. Birgün bizzat Bışar amcadan dinlemek isterdim. Tabi bu onu üzebilirdi de. Sonuçta hayat arkadaşını kaybetmişti

Tekrardan arkamı döndüm ve adımlarım beni Burak'ların yanına götürdü. Sandalyeye oturmadan "Murat geliyor birazdan. Yani gelmesini ben söyledim. Bir sorun olmaz değil mi?"

Burak elimi tutup, baş parmağıyla okşadı. Zafer abinin gözleri gülümseyerek elimize kayınca elimi direkt kendime çektim. Henüz açık açık yaşayamıyordum.

Burak gülümseyerek beni kendine çekip saçlarımdan öptü. İç çekerek "Gelsin gelsin. Hem Murat Zafer ile de tanışmış olur"

Zafer abi dudak bükerek sözü aldı. "Açıkçası bende Murat'ı merak ediyorum. Burak hep Murat'ın kendisinin bir küçük numarası olduğunu söylerdi.
Bakalım gerçekten Burak kadar sert mi?"  İstemeden gaf yapınca kıkırdadım. Burak'ta neye güldüğümü anlayınca kindarca gözlerini kısarak kulağıma eğildi.

"Sen gül bakalım. Elbet önümüzdeki haftalarda görüşeceğiz seninle. Bakalım rahat rahat oturabilecek misin bu şekil!" deyip yüzünü Zafer abiye dönderdi. Onlar tekrar sohbete dalınca, bende lavaboya gideceğimi söyleyip, yanlarından ayrıldım.

GözYaşı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin