Taehyung anahtarları ile kapıyı açıp yakamdan tuttuğu gibi beni içeriye itmişti.Beni itmesiyle yere düşüp, bir türlü iyileşemeyen bileğime darbe almıştım. Bileğimin acısıyla göz yaşlarıma engel olamadım. Sonuçta henüz iyileşmemişti.
Ben bileğimi tutarak acımı dindirmeye çalıştım. Taehyung ise işkence eşyaların olduğu dolaptan bir şeyler arıyordu. En sonunda aradığını bulamayınca sinirlenip şiddetli bir şekilde dolabın kapağını kapatıp odadan çıktı.
Geri geleceğini biliyordum ama umarım gelmezdi. Aşırı sinirli gözüküyordu. Bu sinirle aradığı eşyayı bulup gelirse benim açımdan hiç iyi olmazdı. Kafamı bileğime doğru çevirip baktım. Çok kötü gözüküyordu. Yaram derindi. Kemiğim gözükecek kadar derin...
Diğerlerini saymıyorum bile. Yüzümdeki dikiş, kolum ve sırtım ayaklarım hep dikişlerle doluydu. Bazıları iyileşmesine rağmen izleri geçmemişti. Özellikle babamın yaptığı izler...
Küçükken hep düşünürdüm acaba ne yaptım da bana böyle davranıyorlar diye. Bir insan neden öz çocuğunu sevmez ki. Neden hep çocuğunu şiddet uygulayıp aşağlar ki neden.
Bunların cevabını uzun yıllar düşünüp durdum. En sonunda öğrendiğimde bunun bir kabus olduğunu düşündüm fakat değildi. Bu bir gerçekti. Kabullenecek bir gerçekti.
Ama annem ile babam kabullenmemişti bana ailemizin yüz karası, rezil, pislik... diye hitap ederlerdi. Onların bu sözleri beni kırsa da, onlardan korktuğum için hiç bir şekilde karşılık vermemiştim. Daha doğrusu verememiştim.
...
Taehyung en sevdiği ve en çok kullandığı çakı bıçağını bulamayınca salona inip, üyelere sormaya karar verdi.
Salona indiğinde üyeler sabah kahvaltısını yapıyorlardı. Taehyung kısaca onlara selam verip konuya giriş yapmak istedi fakat Seokjin
"Taehyung Jungkook'a yaraları için bir kaç ilaç getirmiştim bunları tok karnına içilmesi ve bu kremleri de sürmesi gerekiyor." demesiyle
"Şu an sırası değil benim çakımı hanginiz aldı bana versin çabuk!" Dedi. Taehyung'un konuşmasının ardından Jimin konuşup"İnan neyden kastettiğini bilmiyorum ben burda yeniyim o yüzden haberim yok" demişti.
"En son senin çakını depoda görmüştüm orada olabilir."
" Hayır Yoongi ondan önce getirmiştim onu."Seojoon almış olmasın"
"Saçmalama Jin küçücük çocuk bodrum katına gidip benim çakımı alacak hali yok ya "
"Eğer bu kadar acil ise ben sana kendi çakımı veririm. Bu da çok iyi keser insanı(!)" Namjoon'un konuşmasının ardından Seokjin Namjoon'a ölümcül bakışlarını göndermişti.
...
Bütün üyeler çakı bıçağını almadıklarını söylerken Hoseok kafasını eğmiş yemeğiyle oynuyordu. Taehyung'un onunla konuşmaması için bildiği tüm duaları ediyordu. Umarım ona sormazdı çünkü çakı bıçağını o almıştı. Nedeni ise Jungkook'a zarar vermemesiydi.Cidden onun için çok üzülüyordu. Onun yaşıtları gezip tozup, okurken kendisinin burada zor şartlarda kölelik yapmasına karşıydı. Daha 17 yaşındaydı. Yaşı küçük olmasına rağmen çektiği ve çekeceği acılar büyüktü.
Taehyung acımasız bir insandı. Ömrünün az olduğunu bildiği çocuğu özgür bırakmayacak kadar acımasızdı.
Evet Jungkook'un kanser olduğunu biliyordu Hoseok, çünkü bunu kendisi planlamıştı. En başından beri.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoner Slave
FanfictionBorcunu almak için gittiği evde Jungkook'u gördüğü an ona aşık olup fakat bir türlü onuruna yediremeyen Taehyung, bir sebepten dolayı onu kendi evine götürür ve ona köle muamelesi yaparak kendinden soğutmaya çalışır ama Taehyung'un bilmediği bir şey...