(Her zaman ki gibi başlık kıtlığı yaşıyorum)
TAEHYUNG
Sabah zar zorda olsa gözümü açmıştım. Üstümdeki ağırlığın sebebi aklıma geldiğinde istemeden de olsa gülümsemiştim. Kafamı eğip uyuyan minik tavşana baktım. O kadar sakin, huzurlu uyuyor ki, kim görse bu haline gülümserdi.
Elimi onun kafasının altından çekip kendimden uzaklaştırıp, banyoya gitmek istemiştim. Fakat bunu yaptığımda gitmeme izin vermeyip zaten bana sarılı olan elini daha da sıkılaştırıp huysuzca mırıldandı. Gitmeme izin vermiyordu.
İlk denemem başarısız olmuştu tabii.
İkinci kez denemek istedim fakat onu uyandırmaktan korktum. Bende o uyanana kadar minik tavşan yüzünü izlerim deyip ona baktım. Süt beyazı teni minik gözleri ve burnu dolgun dudaklarıyla adeta bir meleği andırıyordu.O dolgun dudaklarından öpmeyi ne kadar çok istesem de yapamazdım çünkü Jungkook'a, ona dokunmayacağımı söylemiştim. O, da bana güvenip uyumuştu. Güvenini boşuna çıkarmak istemiyordum.
O yüzden sadece izlemekle yetinmek zorundaydım. Kim bilir belki bir gün izlemekle yetinmez ona dokunurdum. Tabii bana izin verdiği sürece sanırım... Ben onu hayallere dalmış izlerken o uzunca bir esneyip, üstümde ki elini sıkılaştırmıştı. Kafasını boynuma gömüp kokumu içine çekmişti.
Resmen gel beni sahiplen der gibi davranıyordu. Acaba uyandığında kendini bu şekilde görüp ne tepki verecekti. Elimi saçlarına götürüp biraz okşadım. Elimin değdiği saçların bazıları dökülüp elime geldiğinde tüm enerjim sönmüştü.
Aklıma yine kanser olduğu gelmişti. Ne güzel unutmuştum. Elime telefonu alıp tarihe baktığımda şok olmuştum. 3 ay geçmiş bile.
((3 ay geçmiş diye farz edin)
Nasıl şimdi Jungkook'un sadece 1 ayı mı kalmıştı. 1 aydan sonra... Hayır kötü olayları düşünüp durmamalıyım.
Belki bir mucize olup yaşayacak. Acaba Jungkook'u en iyi doktorlara götürsem bir çaresini bulurlar mıydı?Tabii ki de hayır. Eun tedavi için çok geç kalındığını kanserin tüm organlarına yayıldığını söylemişti. O yüzden iyileştirme şansımız yoktu. Elimi Jungkook'un yüzüne doğru götürüp yanağını okşadım. Keşke hep yanımda olabilseydin Jungkook keşke...
Ben böyle kendi kendime konuşurken Jungkook biraz yerin de kıpırdandıktan sonra, gözlerini açmış bana bakıyordu. Halen uyku sersemindeydi. elini yüzüme getirip gerçek miyim diye kontrol eder gibi bir hali vardı. En sonunda kendine geldiğinde yataktan bir hışımla kalmak istedi.
Ama ben onu belinden yakalayıp gitmesini engelledim. Onu tekrar yatağa yatırdım. Yüzümü yüzüne yaklaştırdım.
"Senin uyanmanı bekliyordum Jungkook. Sonunda uyanabildin"
Jungkook yüzünü olabildiğince
geriye çekti. Elini elime götürüp belindeki elimi çekmeye çalıştı.
Bakışlarımı hemen belindeki ellerimize çevirdim. Rahatsız oluyordu. Hemde çok.Onun bu halleri güzel sabahımı mahvetmişti. Resmen moralim bozulmuştu. Elimi belinden çekip ondan uzaklaştım. Yatağa tekrar yatıp üstüme yorganı çektim. Jungkook'a pek nazik olmayacak bir dille "aşağı inip kahvaltıyı hazırla!" dedim. Jungkook beni onayladıktan sonra odadan çıkıp gitti.
Jungkook
Sabah uyandığımda Taehyung'a sarılı ve yüzlerimiz yakın bir şekilde buldum kendimi. Henüz kendimi rüyada hissetmiştim. Daha doğru düzgün uyanamamıştım bile. Taehyung'un bana gülümseyip sakin bir şekilde bakması beni şaşırtmıştı. Normalde sinirli ve sinirini benden çıkarmaktan çekilmezdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/349376940-288-k816751.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoner Slave
FanficBorcunu almak için gittiği evde Jungkook'u gördüğü an ona aşık olup fakat bir türlü onuruna yediremeyen Taehyung, bir sebepten dolayı onu kendi evine götürür ve ona köle muamelesi yaparak kendinden soğutmaya çalışır ama Taehyung'un bilmediği bir şey...