Eun Jungkook'un üstündeki çarşafı kafasına kadar çekmesiyle dünyam karardı.
Jungkook... O, Ölmüştü. Hem de gözlerimin önünde...
Hayatım boyunca hiç bir insana dokunmamış veya aşık olmamıştım. Jungkook, benim ilk aşık olduğum, ilk sevdiğim kişiydi fakat sevdiğim çocuk şu an gözlerimin önünde can vermişti ve hepsi de benim hatamdı. Onun öldüğünü görünce dilimi yutmuş gibiydim. Tepki vermek istiyordum fakat veremiyordum. Beynim buna izin vermiyordu. gözlerim kararıyor, midem bulanıyordu. Namjoon bana bakar bakmaz hemen beni tutmuş yere düşmeme karşı beni korumuştu.
Gözlerim tamamen kararmıştı. Vücudumu hareket etmek istiyordum ama edemiyordum. Gözlerim kapanmış, hareketsiz bir şekilde duruyordum. Namjoon'un ve diğer üyelerin bana seslenişini duyuyordum; ama hiç cevap veremiyorum.
-Taehyung kendine gel!
- Taehyung uyan!
- doktor yok mu? Acil buraya bakın!
Yazar
Taehyung'un bayıldığını gören Eun onun yanına bile gitmemiş onunla ilgilenmemişti. Fırsat bu fırsattı.
Hemen Jungkook'u sedyeye koyup üzerini örtmüştü. Sedyenin ucundan tutarak itip ilerlemesini sağladı. Odadan dışarıya çıkardığında Jin ile göz göze gelmişlerdi. Jin hemen bakışlarını Eun'dan çekip diğer üyeleri oyalamak amacıyla Taehyung'la ilgileniyormuş gibi yaptı.Eun hızlı adımlarıyla sedyeyi itip, bir asansöre bindi asansörün 4. Katındaki düğmeye basmıştı. Taehyung ve diğerleri 2. Katta oldukları için 4. Kata çıkmayacaklarını biliyordu. En fazla 3. Katla işleri olabilirdi. O da Müdürün odasının 3. Katta olduğu için.
Asansör açıldığında hızlı adımlarıyla koridorun son kısmına gelip Jungkook'u bir odaya yerleştirmişti. Ona serum verip, sağlığını kontrol etti. Her şey iyiye gidiyordu. Ta ki Vücudundaki zehrin henüz gitmediğini anlayana kadar. Eun odanın penceresinin perdesini çekerek içerisinin gözükmesini engelledi. Odadan çıkıp kapıyı kilitleyerek laboratuvara panzehir yapmak için gitti.
O sırada hemşireler Taehyung'u bir odaya yerleştirip kendisiyle ilgileniyorlardı. Odada Sadece Namjoon, Yoongi ve Jin vardı. Hoseok koridorda oturarak ağlıyordu. Durumu fark eden Jin hemen odadan çıkarak Hoseok'ün yanına gitti. Ona sarılarak moral vermeye çalışıyordu.
-Jin biz ne yaptık!
-biz doğru olanı yaptık Hoseok.
- ama baksana Taehyung ne hale geldi keşke yapmasaydık!
- Hoseok Taehyung'un bu halde olması sence bizim hatamız mıydı!?
Bunu yapmaya zorlayan ilk kişi zaten o, değil miydi!? Tamam seni anlıyorum. Taehyung'u kardeşin gibi görüyorsun seviyorsun hatta onu sen büyütmüş bile olabilirsin ama bu masum bir çocuğa zalimce vuracağı anlamına gelmiyor.- haklısın Jin ama dayanamıyorum. Hem Jungkook'u bir daha hiç göremeyeceğim hem de eski Taehyung'u bir daha göremeyeceğim.
- hepsi geçecek inan bana.
Jin
Hoseok'ü biraz da olsa sakinleştirdikten sonra Eun'u aramaya başladım. Acaba Jungkook'u hangi odaya götürdü. Koridorlardan geçerken odaların küçük pencerelerine de bakıyordum. Belki Jungkook'u bulabilirim umuduyla.
Koridorun sonuna doğru gelmiştim fakat ortalıkta ne Jungkook ne de Eun vardı. Asansörü binerek 3. Kata çıkmak istedim lakin binmek için asansörün kapısı açıldığında Eun ile göz göze geldim. Eun; "seni görmem iyi oldu." deyip binmem için yer verdi. Ben de asansöre binip Eun'a Jungkook'un durumu nasıl?" Dedim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prisoner Slave
FanfictionBorcunu almak için gittiği evde Jungkook'u gördüğü an ona aşık olup fakat bir türlü onuruna yediremeyen Taehyung, bir sebepten dolayı onu kendi evine götürür ve ona köle muamelesi yaparak kendinden soğutmaya çalışır ama Taehyung'un bilmediği bir şey...