JUNGKOOK NERDE!

599 48 41
                                        

6 AY SONRA

Taehyung

Midemin bulanmasına uyanmıştım.
Hızlıca yattığım yerden kalkıp lavaboya gidip kusmaya başladım. Açlık yüzünden midem kötü olmuştu normaldi bu. O yüzden kafaya pek takmayıp, kusmayı bitirdiğimde yüzümü yıkıyarak tekrar odama gittim. Çekmeceyi açarak ilaçlarımı alıp su yardımıyla yuttum. Bu ilaçlar zihnimde kurduğum halüsinasyonlar sayesinde Jungkook'u istediğim gibi görebiliyordum.

Doktor bu ilaçların beynime ve psikolojime zarar vereceğini söylese de asıl bunları içmezsem o zaman zarar göreceğimi düşünüyordum.

Çünkü Jungkook'u görmeden, sesini duymadan yaşayamazdım. O yüzden bu ilaçlarla birazda olsa özlemimi gideriyordu.

Odamın kapısı çalındığında tüm dikkatim kapıda olmuştu. Yine Yoongi'nin geldiğini düşünüyordum.

" Taehyung... Lütfen, bir kez bile olsa aç şu kapıyı senin için çok endişeleniyorum..."

Her zamanki gibi kapıyı açmamı söylüyordu fakat ben açmayacaktım.
Onların yüzlerini bile görmek istemiyorum.

Kapımın altından yemek tepsisini uzatarak bana kahvaltımı getirmişti.

" Senin için en sevdiğin yemekleri yaptırdım. Bizim için yemeyeceğini biliyorum ama bari Jungkook için ye. O, senin bu hâlini görse çok üzülür."

Onu pek kafaya takmayıp giyinme odama gittim. Üstümü değiştirip boy aynısına baktığımda çok fazla kilo verdiğimi fark ettim. Zayıflamış ve güçsüzleşmiştim. Jungkook'un ölümü beni bu hale getirmiş ve getirmeye de devam ediyordu. Kafamı aynadan çekip tekrar odama doğru gittim.

Yemek tepsisine baktığımda Yoongi'nin sözleri zihnimde kazınıp durdu. "Jungkook için ye" eminim ki Jungkook'un umrunda bile değilimdir. Benim bu hale düşmeme pek üzüleceğini zannetmiyordum.

Yemek tepsisinin yanına kadar gelip tepsiyi alarak yatağa doğru ilerledim. Tepsiyi masaya bırakıp yemek çubuklarını da alarak yemeye başlayacığım sırada hiç iştahım olmadığını fark ettim her zamanki gibiydi...

Zorla da olsa bir iki lokma bir şeyler yiyip tepsiyi masanın üzerine bıraktım. Jungkook'u görmek istiyordum fakat şu an içtiğim ilaçlar henüz etkisini göstermemişti. Bu nedenden dolayı da Jungkook'un halüsinasyonunu göremiyordum.

Acaba bugün onun mezarına ziyarette mi gitsem? Sonuçta 6 aydır onun yanına gitmiyordum. Gitmeyi bırak odamdan bile dışarıya çıkmıyordum.

En sonunda gitmeye karar verip, odamın kapısını açarak asansöre bindim 2. kata gelip Jin'in odasına doğru gittim. İlk önce Jin'i görmeliydim. Sonuçta o, hamileydi ve aradan uzun zaman geçmişti. Onun durumunu merak ediyordum. Aslında her zaman merak ettim fakat büyük bir depresyonda olduğumdan odamdan dışarıya çıkmak bile istemedim. Hal böyle olunca da yiğenimin durumunu soramıyordum.

Jin'in odasının kapısına doğru geldiğimde elimi kaldırıp kapıyı çalacağım sırada Hoseok'ün " Jin Jungkook'un durumu hiç iyi değil. O olaydan sonra odasından hiç çıkmaz oldu." Sözünü işittim.

Hoseok'ün sözünün ardından duyduklarını sindirdiğimde ilk önce yanlış duyduğumu zannettim. Onları biraz daha dikkatli dinlemeye karar verip kulağımı kapıya yaslayarak sessizce dinlemeye başladım.

- Hoseok emin ol o, bu durumları da atlatacak, sadece bu zor zamanlarında onu yalnız bırakmamalıyız.

- Ama Jin, bu planı uyguladığımız gün de aynı şeyi söyledin fakat değişen hiçbir şey yok! Sadece eskisinden daha da mutsuz bir Jungkook var.

Prisoner SlaveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin