"Seni bu kadar etkileyen şey ne Yılmaz?"
kemanın kutusuna hapsettikten sonra gözlerimi hocaya çevirdim.
"Anlamadım Bayan?"
gözlerini devirdi ve koltuğuna oturdu.Cetvelini masanın üstüne bıraktıktan sonra gözlerini bana çevirdi.
"Buraya geldiğinden beri potansiyelinin altında performans sergiliyordun ama bugün gerçekten iyiydin. Tabi bu yeterli değil ama artık kemanının hakkını vermeye başladın."
gülümsedim ve gözlerini benden ayırmayan soğuk kanlı hocaya baktım.
"Kemanın varlığına alışmaya başladım. Başlarda biraz zorlanıyordum ama şimdi oda benden bir parça gibi hissediyorum. "
gülümsediğinde birden afalladım. 3 haftadır bu kadının yüzünün güldüğünü görmemiştim. Ayağa kalktı ve yanıma geldi. Elini omzuma attı
"Asıl neden Spencer Williams'ın geri dönmesi bence. "
kaşlarımı kaldırıp ona baktım.
"Siz nerden biliyorsunuz Bayan?"
kafasını hafif yana yatırdı ve masanın yanındaki gazete yığınını gösterdi.
"Çoğu insan gibi magazin okumayı severim. Her neyse Yılmaz bu kadar çene çalmak yeterli çıkabilirsin."
tekrar eski haline geldiğinde onu kafamla onayladım ve hızla odadan çıktım. Biran önce buradan çıkmak için can atıyordum. Görevliye kafamla selam verip yanından geçtikten sonra onu gördüm. Üstüne oturan takım elbisesiyle kırmızı koltukta oturuyordu. Elini çenesinin altına koymuş Fransız tipi camdan dışarı bakıyordu. Ona görünmeden gitmeyi düşündüm ama topuklu ayakkabımın ses çıkartmasıyla planım bozuldu. Ondan kaçacak delik arıyordum çünkü dün aramızda olanlar yüzünden utanıyordum.
Usulca kafasını bana çevirdi. Gülümsedim ve yanına gittim. Ayağa kalkmaya bile tenezzül etmedi. Kendimi babasının yanında duran bir kız gibi hissediyordum. Boyumun kısalığı yüzünden değil üstündeki takım elbisesi yüzünden. Sanırım onu böyle görmeye alışmadığım için çok garip geliyordu.
"Şirkette olman gerekiyordu"
dedim aramızdaki sessizliği bozarak. Derin bir nefes aldı ve ayağa kalktı.
"Bu güzel bayanı tek bırakmaya gönlüm el vermedi."
elimi tutup çekiştirdi. Kapıdan çıkarken yavaşça arkama baktım. Bizden başka kimsenin olmaması içimi rahatlatmıştı.
"Ya da podyuma çıkmadığımdan emin olmak istedin."
dedim gülerek. Kafasıyla onayladı
"Oda sebeplerden biri tabi. "
diğer eliyle keman kutusunu kavrayıp benden aldı.
"Çok naziksiniz beyefendi. "
dedim kıkırdayarak. Yanıma geldiğinde koluna girdim
"Sanırım takım elbiseyi giyinince düzgün davranışlar sergilemeye çalışıyorum."
güldüğünde nefesimin kesildiğini sandım. Ona bakarken az daha düşüyordum.
"Lütfen bana şöyle bakmayı keser misin? düşeceğimden korkuyorum"
omuz silkti.
"Bu kadar güzel olmayı kesersen bende sana bakmayı bırakırım."
bende onun gibi omuz silktim.
"Elimde değil çok şirinim."
dedim sırıtarak. Benim bu halime bakıp güldüğünde bende gülmesine eşlik ettim. Etrafta olan insanları umursamadan gülüyordu ve bu beni daha mutlu yapıyordu. Spencer'ı bu kadar mutlu görmek farklı bir duyguydu.
![](https://img.wattpad.com/cover/18923616-288-k113818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
Romance"Bir kız günün birinde bir prensle tanışmış. Herkesin etkilendiği olan bu prens onu görür görmez aşık olmuş. Hemen her gün görüşüyorlarmış prens günden güne ona daha fazla aşık oluyormuş. Onunla konuşmaya cesaretini topladığı gün sevdiğini yakın ark...