**
Karanlık beni kendine doğru çekiyor ve bana türlü oyunlar oynuyordu. Ellerimle hırkamı düzeltip yürümeye devam ettim. Sonra onu gördüm zifiri karanlıkta parlıyordu. Onu uzaktan izliyordum ama üzerimde fazlasıyla büyük bir güç vardı. Bu güce karşı koyamamakla beraber ona gittikçe yaklaşıyordum.
Bir ışık gibi parlıyordu. Arkası dönüktü ama vücut tipinden o olduğunu anlıyordum. Aramızda bir kaç adımlık mesafe vardı ama hala bana dönmüyordu. Elimi omzuna koyduğumda yavaşça bana döndü. Yeni çıkmış sakalları ve yapılı saçlarıyla o hastanede yatan adamdan çok uzaktı. Ayrıca kokusu ilaç gibi değildi , kendisi gibi kokuyordu.
"Kendini suçluyorsun"
dedi elimi tutarak. Ona bakmamak için başımı yere eğdiğimde eliyle çenemi kavradı ve kafamı kaldırdı. Gözlerine bakmaktan başka çarem kalmamıştı.
"İyi olacağım Nemesis sadece, sadece üzülme yeter tamam mı? ağladığında bana yardımcı olmuyorsun güzelim hatta tersine üzüyorsun beni. Gözünden akan her yaş kalbime bir ok gibi saplanıyor. O kurşun yarası bile bu kadar acıtmıyor"
yanağımdan aşağı süzülen yaşı eliyle sildi. Onu böyle karşımda görmek ağlamam için başlı başına bir nedendi.
"Spencer..."
dedim sonunda kendimi toparlayarak. Derin bir nefes aldığımda kaşlarını kaldırdı
"Hep rüyada kalsak sen gitmesen, ben uyanmasam olmaz mı?"
eğilip dudaklarıma yapıştığında elimi ensesine koydum. Onu ve dudaklarını hissedebiliyordum. Teninin tenime değerken bıraktığı sıcaklığı hissediyordum. Gözlerimi kapadım ve hasret kaldığım adama bıraktım kendimi. Bir kaç dakika sonra benden ayrıldı. Alnımdan öptükten sonra beni göğsüne bastırdı. Son kez kokusunu içime çektim çünkü birazdan gideceğini ve benim bu rüyadan uyanacağımı biliyordum.
"Sürekli başımda dikilip ağlamak yerine biraz eğlen sevgilim. Seni üzmek değil mutlu etmek istiyorum. "
son sözleri buydu. Sonra biranda kayboldu artık etrafta karanlıktan başka bir şey yoktu. Bu karanlıkta yine kendimle kalmıştım. Yine onsuz, yine çaresiz...
**
"Destina uyan"
gözlerimi yavaşça araladığımda karşımda Tyler'ı gördüm. Yataktan kalktım ellerimi şakaklarıma bastırdım. Hastanenin boş odasının birinde uyuya kalmıştım. Ayakkabılarımı giyip yanına gittim. Yavaşça kapıyı açtı beklemeden odadan çıktım. Bir an önce onun yanına gitmek istiyordum.
İlaç kokan koridorları hızla geçip yoğun bakım ünitesine geldiğimizde içimde büyük bir heyecan vardı. Tyler'ı umursamadan cama yaklaştım ve derin bir nefes aldım. Her nefes bana büyük bir acı veriyordu. Yaşadığım her dakika bana eziyet gibi geliyordu.
Bir süre sessizce onu izledim. Gözlerini açıp camdan bana bakmasını diledim ama o hala öylece yatıyordu. Gözlerim dolmaya başladığında öksürdüm
"Herkes nerede?"
dedim dişlerimi dudağıma geçirerek. Ellerimi tuttuğunda gözlerimi kocaman açtım bir Williams gelse ve bizi böyle görse yanlış anlardı. En kötüsü şuan Spencer gözlerini açsa bir daha ikimizi de görmek istemezdi.
"Molly uyandı herkes onun yanında ama o ilk önce seni görmek istediğini söyledi. O yüzden seni almaya geldim. "
yavaşça camın arkasındaki adama baktım. Molly'nin yanına gidip konuşmamı isterdi. Ama ben buradan ayrılmak istemiyordum. Burada olmalıydım, onun yanında olmalıydım. Ama Molly çok kötü şeyler yaşamıştı ve hissettiklerini paylaşacak birine ihtiyacı vardı ya da nefretini akıtacak birine...
![](https://img.wattpad.com/cover/18923616-288-k113818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
Romance"Bir kız günün birinde bir prensle tanışmış. Herkesin etkilendiği olan bu prens onu görür görmez aşık olmuş. Hemen her gün görüşüyorlarmış prens günden güne ona daha fazla aşık oluyormuş. Onunla konuşmaya cesaretini topladığı gün sevdiğini yakın ark...