Koruma

31 1 0
                                    

Etraf karanlık.Yumuşak, benim olmadığından emin olduğum yatakta yatıyorum. Ayaklarım serbest ama onları da sadece belirli bir şekilde oynatabiliyorum. Derin bir nefes aldığımda metalik tadı fark ediyorum. Sakin olmam gerektiğini tekrar kendime hatırlatıyorum. Bunun da o aptal kabuslardan biri olduğunu düşünüyorum.

Dilimi dudaklarımda gezdirdiğimde ılık sıvıyla karşılaşıyorum. Kan diye düşünüyorum. Karşımda birinin durduğunu nefes alışından anlıyorum. Erkek, büyük ihtimalle iri biri. Ellerini üzerimde hissediyorum. Yanağımda bir noktaya bastırıp gülümsediğini işitiyorum. Bastırdığı nokta acıyor büyük ihtimalle kan akan yer olmalı.

Sonra hiç beklemediğim bir şekilde gözlerimi açıyor. Işığa alışmam fazla sürmüyor. Onu görmek istemiyorum kendime bakmak iyi olduğumdan emin olmak istiyorum ama tek görebildiğim üzerimdeki pantolon, Spencer'ın en sevdiği beyaz t-shirt. Kan ile kirlendiğini görünce buz kesiliyorum.

Ayak seslerini işitiyorum. Benden çok fazla uzak olmayan bir yerlerde dolanıyor. Kafamı kaldırmaya, kim olduğunu görmeye çalışıyorum ama yapamıyorum. Varlığımı fark ettirmek için öksürüyorum anca böyle dikkatini çekiyorum. Artık ayak sesleri bana doğru geliyor. Yakınımda, ensemdeki nefesini hissediyorum. Ter ve barut kokusu aldığımda istemeden de olsa geriliyorum. Silahı var diye düşünüyorum.

"Misafirimiz uyanmış." diyor farklı ama kulağa hoş gelen aksanla. Bana daha fazla yaklaşıyor. Kafamı ona çevirmek istiyorum ama eliyle tutup engelliyor. Bulunduğum odayı izlemeye mecbur bırakıyor beni. Sıradan bir ev bana tanıdık gelen hiçbir şey yok burayı bilmiyorum.

"Gerçekten güzelmişsin." tenime değen elini hissedince irkiliyorum. Elleri kollarıma, göğüslerime, karnıma ve bacaklarımda. Ona engel olmak için çırpınmaya çalışıyorum ama bu onu durdurmuyor. Yavaş ama temkinli adımlarla yanıma geçiyor . Artık onu görebiliyorum yüzü pürüzsüz, biçimli, sakalları var, saçları aslında o kadar uzun değil, fazla iri değilde değil. Siyah pantolonu ve gömleğiyle olduğundan daha büyük duruyor. Taş çatlasa 25 yaşındır... ellerini benden çekip tatmin olduğunu belirten sesler çıkartıyor.

Bu kabus falan değil. Ellerimi kurtarmak için çabalıyorum ama ip çok sıkı ve hareket ettikçe canımı acıtıyor. Sanki ol!. Başıma neler geleceğini bilemeyerek beklemeye başladım. Ellerimi bir kere açsa onu yerle bir edebilirdim ama yapmıyordu.

 Ayak sesleri yine geliyor. Gözlerimi sesin geldiği yönden bir an bile ayırmıyorum. Korkmuyorum ondan ve bunu bilmesini istiyorum. Elindeki tepsiyle bana doğru yaklaşıyor. Hala ona doğru bakmaya devam ediyorum. Gülüyor. Yanağındaki kocaman gamzeyi o zaman fark ediyorum. İstemeden gözlerim o tarafa kayıyor çünkü ona fazlasıyla yakışmış.  Yanıma geliyor vakit kaybetmeden yatağın üstüne oturuyor. Gözümün önüne gelen saçlarımı yavaşça arkaya itince kendimi geri çekiyorum. Eli havada kalıyor. Gözlerimi tepsiye kaydırıyorum. Biraz çorba, salata, hindi eti var.

"Bak Nemesis... sana zarar vermek ya da canını sıkmak istemiyorum. Sana dokunduğum için de özür dilerim. Sadece başka yerlerinde yaran olup olmadığını kontrol etmek istedim."

Onun ağzından Nemesis kelimesini duymak beni ürkütüyor. Özür dilediği için biraz iyi hissediyorum ama hemen kendimi topluyorum. Bu adamın kim olduğunu bilmiyorum, ona güvenemem.

"Neden buradayım." sesim fazlasıyla kontrollü. Kendime olan güvenim yeteri kadar fazla yani hala onu yere sermek için şansım var. Tepsiyi yatağın yanında duran komodine koyduktan belimdeki ipi tutuyor. Yavaşça çözmeye başlıyor. Belinde duran rozeti görünce kafam iyice karışıyor. Bakışlarımı belinden yüzüne çevirdiğimde göz göze geliyoruz. Polis olduğunu anladığımı biliyor ve hızlıca açıklamaya geçiyor. 

Bir Aşk MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin