Gözüme vuran güneş ışığına küfürler savurarak yüzümü kapattım. Yan tarafımdaki büyük boşluğu fark etmem uzun zaman almadı. Ama umursamadım çünkü uyumaya ihtiyacım vardı. Gözlerimi açmak bile bana işkence gibi geliyordu. Şuan tek istediğim uyumak, uyumak ve uyumaktı.
Ama bunun mümkün olmadığını ağzımdaki iğrenç tat yüzünden bir kez daha anladım. O banyoda olanları yok saymaya çalışıp uyumak imkansızdı. Her ne kadar sorun çıkmayacağını kendime hatırlatsam bile beynimin bir köşesini o ihtimal yeyip bitiriyordu. O ihtimali düşündükçe nefesim kesiliyor, kalbime sancılar giriyordu.
Gerçekten öyle olduğunu varsayalım ben bunu anneme ve babama nasıl anlatacaktım. Daha yeni birbirimizi bulmuşken onlara nasıl ölümün pençesine girdiğimi söyleyecektim.Spencer... onu neredeyse hiç aklımdan çıkaramıyorum. Benimle evlilik hayalleri kurarken ben nasıl söylerdim ona bunu. Ona rüyamda hamile olduğumu söylediğimden beri sürekli bebeklerden bahsediyordu. O benimle bir bebek hayali kurarken ben bunun imkansız olduğunu nasıl söylerdim. Denizin gözlerine bakarak nasıl söylerdim tekrar aynı şeyleri yaşayacağımı , Anna'ya, leo ve Ryan'a nasıl izah ederdim bunu.
Daha fazla dayanamayarak gözlerimi açtım. Ellerimi kafamın iki yanına koydum ve baş dönmem geçene kadar bu şekilde durdum. Bütün her şeyin iyi olacağını içimden onlarca kez tekrar ettim. İyisin, iyi olacaksın...
Yanağımdan aşağıya kayan göz yaşına da dayanamayarak bir küfür savurdum. Durup dururken nereden çıkmıştı bu gözyaşı! güçlü olmam gerektiğini biliyordum. Ben güçlü ve yıkılmaz duracaktım ki annem ve babam fazla korkmayacaklar, Spencer, Deniz, Anna ve diğerleri o kadar üzülmeyecekler.
Spencer'ın yastığını alıp yüzüme bastırdım ve onun kokusunu içime çekerek ağlamaya başladım. Kendimi bir türlü güçlü hissedemiyordum. Şimdiden paramparça olmuş gibiydim. Henüz ufacık bir mide bulantısı ve ağrıda aklıma kötü ihtimalleri sıralayıp kötü hissetmeme neden olmuştum.
Yastıkta kalan bir parça kokuyu içime çektim. Her nefes alışımda onun o güzel kokusunu hissetmek... tamda ihtiyacım olan şey buydu işte. Şuan bunu ona anlatamayacak olsam bile ona sarılıp uzun uzun durmaya ihtiyacım vardı. Konuşmadan öylece durup birbirimize kenetlenen bedenlerimizi düşündükçe ağlamam daha da artıyordu.
Beynimden geçenleri bir türlü kontrol altına alamıyordum. Ama geçen her saniyeyle ben biraz daha rahatlıyordum. Sakinleştiğimi ve iyi olduğumu düşündüğüm sırada kendimi düğünümüzün içinde buldum. İşte bu şeyin devamını görmek istiyordum. Onun kollarına doğru yürüyordum. Oksijen azaldığından mı bilmiyorum ama biraz daha huzurlu gibi hissediyordum. Tam ona yaklaşmışken üzerimden çekilen yastık, bağırışmalarla her şey alt üst oldu. Yavaşça doğrulup kısık gözlerle bana sinirle bakan Anna'ya baktım.
"Tanrı aşkına tam on dakikadır seni çağırıyorum neden cevap vermiyorsun?" gözlerindeki siniri umursamadan saçlarımı karıştırdım ve oturması için yanıma vurdum. Gözlerini devirerek cama doğru ilerledi ve hava girmesi için açtı. Temiz hava dalgası odanın her köşesini kaplarken yavaşça yanıma oturdu.
"Bu kadar havasız bir ortamda nasıl nefes alıyorsun?"
sinirle eliyle odayı gösterdiğinde omzuna dokundum.
"Anna olanlardan haberin olduğunu biliyorum. Benden gizlemeye çalışma" dedim uzatmamaya çalışarak. Bana böyle numara yapmalarından, yalan söylemelerinden nefret ediyordum. Eski zamanları hatırlatıyordu.
Derin bir nefes aldığını ve bakışlarını kapıya çevirdiğini gördüm. "Ne düşündüğünü biliyorum Destina. Ama biliyor musun ben seninle aynı fikirde değilim. İlk defa senin haklı olmadığına eminim." bana doğru yavaşça döndü ve cebinden bir kutu çıkarıp yavaşça yatağın üstüne bıraktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/18923616-288-k113818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
Romance"Bir kız günün birinde bir prensle tanışmış. Herkesin etkilendiği olan bu prens onu görür görmez aşık olmuş. Hemen her gün görüşüyorlarmış prens günden güne ona daha fazla aşık oluyormuş. Onunla konuşmaya cesaretini topladığı gün sevdiğini yakın ark...