Derin bir nefes aldım ve usulca elimdeki kağıdı masanın üstüne koydum. Gözlerimi kapattım ve olanları kafamdan yavaş avaş atmaya başladım. Tyler ile karşılaşmamızı, bana sevgi dolu bakışını her şey yavaş yavaş siliniyordu beynimden. Birlikte geçirdiğimiz ve hiç unutmak istemediğim o anıları bile unutmak istiyordum. Düşündükçe kendime zarar verdiğimi biliyordum belki hemen unutamayacağım ama unutmalıyım
Gözlerimi açıp etrafıma baktım yüzüme hafif bir gülümseme yerleştirdim. Ayağa kalktım ve balkondan çıktım yatağımın üstüne oturdum. Duvarın üzerinde Tyler ile birlikte çekildiğimi fotoğrafın birine uzandım. Yavaşça çıkardım ve yatağın üstüne bıraktım. Aynı şeyi bütün fotoğraflar için yaptım teker teker hiç sıkılmadan duvardan çıkardım. Fotoğraflara her dokunduğumda beynimde canlanıyordu yatağın üstüne bıraktığımda da siliniyordu beynimden. Sonuncu fotoğrafıda yatağın üstüne koyduktan sonra komidinin üstündeki kutuyu aldım ve fotoğrafları içine koydum.
Biraz daha rahatladığımı hissediyordum. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim ve kilitlediğim kapıyı açıp aşağı kızların yanına indim. Aşağıda sadece Anna vardı sorar gözle bana baktı
"Kızlar nerede?"
kumandayı masanın üstüne koydu
"Bilmem ben mutfaktayken çıktılar sanırım iş bakacaklarmış "
gözlerimi devirdim ve yanına oturdum. Başımı omzuna koydum bir kaç dakika sessizlik sonunda Anna gülmeye başladı. Kaşlarımı kaldırıp ona baktım ama bir şey söylemedi. Ayağa kalktım
"Biraz hava almam lazım"
kafasıyla onayladı. Arkamı döndüm ve hızlıca odama çıktım. Kapıyı yavaşça örttüm ve dolabıma ilerledim. Kapağını açtım ve şort ve üstüne salaş bir bluz çıkarttım. Üstümü giyinirken hastalıklı vücuduma baktım. Kanser olmama rağmen belli etmiyordum ve saçlarımda dökülmemişti. İşin kötüsü yanıma kim yaklaşırsa yaklaşsın hasta olduğumu bilmiyor. Ben söyleyincede bana sevgiyle bakan gözler acımaya dönüşüyordu. Tyler bunu yapmayan kişilerden biriydi.
Sanırım bir psikolağa gitmem gerekecekti. Beni terketmiş olmasına rağmen hala aklımın bir köşesinde duran Tyler bana kanserden çok fazla acı çektiriyordu. Yatağın üstüne fırlattığım telefonu aldım ve açtım. Arama yoktu mesaj yoktu kimden gelecekti ki. Kapıyı sıkıntıyla açtım ve aşağı indim. Anna bıraktığım yerdeydi bakışlarımı ona çevirdim
"Nereye?"
omuz silktim. Gözleri hala üzerimdeydi kapıdan çıkarken hala bana bakan gözleri gözlerimi buldu
"Biraz gezeceğim alışveriş falan yaparım belki sonrada bir psikoloğa gidip beni bu lanet duygulardan kurtarıp kurtarmayacağını soracağım"
gözlerini devirdi. Bir şey demesine izin vermeden kapıyı çektim ve çıktım. Ciddi anlamda hayatımda bir değişikliğe ihtiyacım vardı. Tyler'ın dediği gibi ben diğer kızlar gibi değildim. Vücudumu ele geçirmiş bir hastalık vardı. Ve bu hastalık beni her gün ölüme hada fazla yaklaştırıyordu. Ölüm ne kadar kolay söyleniyordu. Acaba ölürken acı çekecek miydim?. Ölmeden önce ailemi bulup beni neden bıraktıklarını öğrenmek istiyordum. Buna vaktim olduğunu sanmıyorum. Vücudum belli etmese bile içim hastaydı. Düşüncelerim hastaydı. Alışmıştım bununla yaşamaya ciddiyim yani 3 yıl boyunca insan hasta olunca dalga geçebilecek dereceye geliyor. Acıma duygusuna alışıyor nefret etmesine rağmen insanlar ona acıyor. Biz kanserli insanlar hayatını yaşayan o insanlardan olamayız. Koşmak bile bizi öldürüyor, güçsüzüz, çalışamıyoruz. Ama yine bir şekilde hayata tutunuyoruz.Öyle olması gerekli değil mi? hayat üzülmek için çok kısa özellikle bizim için...
![](https://img.wattpad.com/cover/18923616-288-k113818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
Romance"Bir kız günün birinde bir prensle tanışmış. Herkesin etkilendiği olan bu prens onu görür görmez aşık olmuş. Hemen her gün görüşüyorlarmış prens günden güne ona daha fazla aşık oluyormuş. Onunla konuşmaya cesaretini topladığı gün sevdiğini yakın ark...