Zorla açtığım gözlerimi tavandan çektim. Yatağımın bu kadar rahatsız olduğunu bilmiyordum. Akıl etmeyi becerip yataktan kalkmak için yerimden doğrulduğumda odamda olmadığını fark ettim. Beyaz duvarlar içerisindeki odada neredeyse hiç eşya yoktu. Kolumdaki serum kendini belli edercesine biraz öne atıldığında yine hastanede olduğumu anladım.
Geceye dair hiçbir şeyi hatırlamıyor olmam beynimin sürekli soru üretmesine neden oluyordu. Neden geldiğimi biliyordum tabiki ama sorular hep Spencer'a yönelikti. Ben bunu her ne kadar kabul etmesemde onu görünce heyecanlanıyordum.
Arkama yaslanıp gözlerimi tekrardan kapattım. Öleceksin güzelim sen kabul etmesende öleceksin ergen benliğim tekrar günyüzüne çıkıp homurdanıyordu. Aslında homurdanmıyor gerçekleri söylüyordu.
Bence vedalaşmanın vakti geldi de geçiyor bile bir bilet alalım ve gidelim buralardan tek başımıza ölelim en azından onlar bizi yaşıyor sansınlar sıkıntıyla nefesimi dışarı verdim. Beni bunaltan iç sesimi susturdum ve biten serumu dikkatlice çıkardım.
Ayağa kalkıp cama ilerledim. Yine üzerimde o iğrenç hastane elbisesi vardı rahat rahat adım atmayı geçtim fazla inceydi ve üşüyordum. Beyaz perdeyi araladığımda onu gördüm. Banklardan birine oturmuş sigara içiyordu. Spencer sigara mı içiyordu?
Yakışıklı mankenler gibi içine çekip beyaz dumanı dışarı verdi. Onunla bütünleşmiş gibi bir hali vardı sanki. Yarısına geldikten sonra digarayı yere attı ve ayağıyla ezdi. Bir kaç dakika öylece orda oturdu üzerinde hiçbir şey yoktu üşümüyor muydu?
Sonunda ayağa kalktı ve ellerini dar kot pantolonunun içine soktu. Hala orda öylece bekliyordu ne yapacağını beklerken yanına Luke geldi. Spencer ile konuşmaya başladılar. Daha doğrusu Luke konuşuyor oda dinliyordu.
Odanın kapısının açılmasıyla perdeyi hızlıca çektim. İçeri girene doğru döndüğümde ne zaman tuttuğumu bilmediğim nefesi verdim. Anna koşarak yanıma geldi ve bana sarıldı. Bir yandan ağlıyor bir yandan beni sıkıyordu.
Onun sarılmasına karşılık verdim ama olanları hala anlamıyordum. Bir yandan aşağıda olanları merak ediyordum bir yandanda Anna'nın neden ağladığını merak ediyordum.
"Anna neler oluyor?"
dedi dayanamayarak. Benden ayrıldı ve kırmızı gözleriyle beni baştan aşağı süzdü. Ellerini yanaklarıma koydu ve gülümsedi.
"Sadece bir süre okula gitmeyip hastanede kalacakmışsın"
kaşlarımı kaldırıp kafamı olumsuz anlamda salladım. Kollarımı çapraz yaptım
"Hayır, Hayır olmaz Anna bunu yapmayacağımı biliyorsun"
ellerimi tuttu ve gözlerimin içine baktı.
"Bu senin iyiliğin için Destina hem gerçekten iyi olacaksın bunu sende biliyorsun. Sadece biraz burda kalman gerekiyor"
sinirle kalktığım yatağa ilerledim ve oturdum. Hastanede kalmaktan nefret ediyordum. Onun yerine evimde sıcacık yatağımda olmak istiyordum. Spencer'ın sıcak bedenine sarılmış kokusuyla sarhoş olmuş bir şekilde uyumak istiyordum.
Burada bu rahatsız yatakta uyumak , hastanenin iğrenç kokusuyla uykuya dalmayı istemiyordum. Aptalca gelebilir ama Spencer'ın kokusu bile bana güç veriyordu. Burnumun ucu sızlamaya başlamıştı.
Kapının sertçe açılmasıyla yerimden sıçradım. Spencer'ın geldiğini zannedip yüzüme bir gülümseme yerleştirdim fakat gelen o değildi. Gülümsememin düşmesi uzun sürmemişti. Tyler nefes nefede kalmış bir şekilde bana bakıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/18923616-288-k113818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
Romance"Bir kız günün birinde bir prensle tanışmış. Herkesin etkilendiği olan bu prens onu görür görmez aşık olmuş. Hemen her gün görüşüyorlarmış prens günden güne ona daha fazla aşık oluyormuş. Onunla konuşmaya cesaretini topladığı gün sevdiğini yakın ark...