Ait Olduğum Yere

62 1 0
                                    

Gözlerimi zorlukla açtım. Odada tek başıma olduğumu anladığımda üzerimdeki yorganı ayağımla ittirdim. Bir kaç dakika tavanı izledim. Saatler önce Spencer ile yaşadıklarımı düşünmemek için kendimi zorlasam da yapamadım. İç çekip yataktan kalktım masanın üzerindeki telefonumu alıp banyoya ilerledim. Telefonumu klozetin üstüne bıraktım ve musluğu açtım- Kendime gelebilmem için yüzümü art arda beş kere su çarpmam gerekti. - .

Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra telefonumu alıp aşağı indim. Aşağıda sadece Anna'yı gördüm. Oturmuş tek başına kahvaltı ediyordu.

"Luke yok mu?"

omuz silkti.

"Sabah aceleyle çıktı. Spencer gelmiyor mu?"

dedi gülümseyerek. Masanın ortasındaki domateslerden bir tanesini ağzıma attım.

"Oda gece çıktı."

kaşlarını kaldırdı ve tabağını ittirdi.

"Ortada bir şeyler dönüyor ama bize söylemiyorlar. Zaten benimde onlara karışmak gibi bir niyetim yok"

tabağını aldı ve mutfağa götürdü. Dedikleri karşısında öylece kalakaldım. Tekrar yanıma geldi ve elini belime koydu.

"Hadi gel okula gidelim. Bak 1 ay sonra sınavımız var sen doğru düzgün okula bile gelmiyorsun. "

haklı olmasından nefret ediyordum. Gitmem gerektiğini biliyordum ama gece olanlardan sonra okula gidebileceğimi sanmıyordum.

"Tek istediğim odama kapanıp günlerce belki de haftalarca kitap okumak. Okula gitmek istemiyorum Anna o okul bana Lily'i, eski zamanları hatırlatıyor."

eliyle sırtımı sıvazladı. Aynı hislerin onda da olduğunu biliyordum. Oda o okulda Lily'i arıyordu.

"Kısa zaman önce kızlar voleybol takımına yazıldım. Biliyorsun çocukluğumdan beri sporda hep iyi iş çıkarıyorum. Geçen gün maçı izlemeye ülkenin seçkinleri gelmiş. Maç sonrası koç beni bir adamla tanıştırdı. Yıllardır hayalini kurduğum Üniversite'ye gidebilmem için burs teklif etti. "

gülümsemeye çalışsam da başaramadım. Hayalini kurduğu okul burada değildi. Ama arkasındakileri düşünmeden hayallerinin peşinden koşması gerekirdi eline bu fırsat sadece bir kere gelebilirdi. Elimle omzuna yavaşça vurdum.

"Bu güzel haberi kutlayalım öyleyse"

gözlerini devirdi.

"Bunu kutlayalım diye söylemedim Destina. Bak hepimizin bir hayali var ve neredeyse hepimiz hayallerimizi gerçekleştirmek için çabalıyoruz. Ben gitmek istediğim üniversiteden burs teklifi aldım . Adamın birisi Deniz'e Konservatuvara gidebilmesi için burs teklif etmiş. Ryan ve Leo ise sınava çok çalışıyorlar ve kendinden eminler. Luke sınava bile girmeden Polis Kolejine gidecek. Yani hepimiz çabalıyoruz ve sonuçlarını alıyoruz ama sen sadece oturuyorsun. Spor, müzik ya da sanatla ilgilenmiyorsun ama derslere de çalışmıyorsun. Tek düşündüğün Spencer... o senin hayallerini gerçekleştirebilecek mi? o senin mesleğini eline verebilecek mi? 1 aylık zamanın var biraz çalışsan barajı geçersin. Beni, Deniz'i ya da etrafındaki insanları umursamayı bırak ve bir kez olsun kendini düşün. Yarın aileni bulduğunda onların karşısına iyi bir üniversite öğrencisi olarak mı çıkmak istersin yoksa kendini düşünmeden etrafındaki insanları düşünen, onların varlığına bağımlı biri olarak mı çıkmak istersin. Bir kez olsun dediklerimi iyi düşün aklının başına gelmesi için biraz geç ama belki denersen bir şeyler başarabilirsin"

bakışlarımı ondan kaçırdım. Beni üzen dediği kelimeler değildi çünkü dediği her kelime doğruydu. Beni asıl üzen benim hakkımda hiçbir şey bilmemesiydi. Acı acı gülümsedim.

Bir Aşk MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin