Elimi Spencer'ın yattığı yere attım. Soğukluk elime nüfuz ederken öylece durdum. Onun yanımda olmasına ihtiyacım vardı. Saçma sapan bir şey yüzünden bana tavır aldığına inanamıyordum.
Tek gitmek istememin nedeni sadece herkese iyi olduğumu, tek başıma ayakta durabileceğimi göstermekti. Spencer'ın bunu kişisel olarak algıladığını biliyordum. Üç gündür eve gelmemişti, aramamış, mesaj atmamıştı. Üç gündür onun adı evde geçmiyordu.
Gazeteler ise ikimizin ayrıldığını anlatan saçma sapan fikirler yürütmüşlerdi. Eski Williams geri mi dönüyor? , Spencer Williams sevgilisinden ayrıldı mı? ve daha niceleri. Ama asıl canımı sıkan bu haberler değildi. Asıl canımı sıkan Spencer'ın bu haberlere karşılık vermemesiydi.
Derin bir nefes aldım ve yataktan kalktım. Açık saçlarımı komodinin üstündeki tokayla bağladım ve yatağımı düzelttim.
Evde tek olmanın rahatlığıyla aşağı indim. Merdivenlerden inerken bacaklarım beni odama doğru çekmeye çalışıyordu. Sinirle bahçe kapısını açtım ve serin havanın vücuduma nüfuz etmesini bekledim.
Gri bulutlar gökyüzünü çevrelemiş az sonra toprağa bırakacakları damlaları haberdar ediyorlardı. Anna'nın terliğini ayağıma geçirdim ve kendimi dışarı attım. Hafif bir esintiyle yana savrulsam da umursamadım.
Havuzun hemen kenarında durdum ve yansımama baktım. Berbat görünüyordum. Uykusuzluktan gözlerim kızarmış, saçlarım darmadağın olmuş, ten rengim daha fazla solmuştu.
Hafif bir gürültü çıkaran bulutlara baktım. Alnımın ortasına değen birkaç damla onlarında içini boşaltmaya ihtiyaçlarını olduğunu düşünmeme neden oldu. Belki onlar da rahatlamak için damlaları yeryüzüne bırakıyorlardı...
Hızlanan yağmura aldırmadan havuza bakmaya devam ettim. Her yağmur damlasının yuvarlak izler çıkararak suya değmesini izledim.
İşte bu damlalar gibi Spencer da benim içime işlemişti. Yavaş yavaş hissettirmeden kendini hayatımın içine katmış, kendiyle beni bütünleştirmişti. Biz iki farklı dünyanın insanı olsakta birbirimiz için yaratılmıştık.
Yanağımdan aşağı süzülen damla ile yağmur damlaları karışmış aşağı iniyordu. Saçlarım tümüyle ıslanmıştı, yağmur damlaları bütün hızıyla pijamamın içine giriyordu.
Arkamdan esen rüzgar tenime küçük ısırıklar bırakırkıyordu. Yinede ateş topu gibi yanan vücudumu serinletmiyordu. Gözlerimi kapattım yaşlara artık engel olamıyordum.
"Hasta olacaksın"
dedi tanıdık gelen o ses. Arkamı dönmeden kafamı hayır anlamında salladım. Bununda o halüsinasyonlardan biri olduğunu biliyordum.
"İçeri gir! "
bir kaç adımla yanıma geldi. Kokusunu içime çektim ve gözlerimi yavaşça açtım. Bununda o rüyalardan biri olmaması için dua ediyordum. Gittiği günden beri hep bu tarz hayaller görüyor olmam onu daha fazla özlememe neden oluyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
Romantizm"Bir kız günün birinde bir prensle tanışmış. Herkesin etkilendiği olan bu prens onu görür görmez aşık olmuş. Hemen her gün görüşüyorlarmış prens günden güne ona daha fazla aşık oluyormuş. Onunla konuşmaya cesaretini topladığı gün sevdiğini yakın ark...