Lunapark

72 3 0
                                    

Gözlerimi yavaşça açtım ve etrafıma bakındım.  Benim kanepede ne işim vardı? derin bir nefes aldım ve televizyonun üstündeki saate baktım. Öğlen olmuş ama kimse beni uyandırmamıştı. Üzerimdekiler de dünden kalma pantolon ve badiydi. Öyle yorgun düşmüştüm ki evdekilerin sesine bile uyanmamıştım. 

 Ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Buz dolabını açtım  yiyebileceğim şeylere göz gezdirdim. Bir şey bulamayınca şişedeki sütümü alıp kapattım. 

Şişeyi tezgaha koyduğumda benim için hazırlanmış tabağı gördüm. Yanındaki küçük kağıt parçasında Anna'nın yazısı vardı.  

  Dün gece Spencer'ı beklerken uyuya kalmışsın. Seni kaldırmak için elimizden geleni yaptık ama başaramadık. Sana iyi yemeler    :D 

gülümsedim ve notu bırakıp kendime bir bardak aldım. Sütümü bardağa boşalttıktan sonra şişeyi geri dolaba koydum. Oturup kahvaltımı etmeye başladım. Gerçi bu kahvaltıdan çıkmış öğle yemeği olmuştu. 

Yemeyi bitirdiğimde bulaşıkları kaldırdım ve merdivenlere yöneldim. Odama çıkıp yatağa kendimi atmak ve gün boyunca orada kalmak istiyordum. Hiçbir kuvvet beni yatağımdan kaldıramayacaktı. Boş boş tavana bakmak bile şuan bana fazlasıyla cazip geliyordu.

Büyük bir mutlulukla odanın kapısını açtım odanın boş olduğunu görünce daha mutlu oldum. Masanın üzerine bıraktığım telefonu aldım ve arayan olup olmadığını kontrol ettim. Bir kaç mesajdan başka bir şey olmadığını görünce kendimi yatağa attım. 

Elimi boynuma götürdüm ve ovuşturdum. Kanepe yüzünden tutulmuştum ama bu ağrı hiçbir şeydi. Derin bir nefes aldım ve güzel bir hayal kurma umuduyla gözlerimi kapattım. Tam sevdiğim kitap karakterlerinden birini düşünürken kapı çaldı.  

Homurdanarak yataktan kalktım ve odadan çıktım. Merdivenlerden hızlıca indim. Kapının deliğinden baktığımda kimseyi göremedim. Geri çekildim ve gözlerimi ovuşturup tekrar baktım. Yine kimse yoktu. 

 Kapının koluna elimi koydum ve yavaşça açtım. Kafamı uzatıp etrafa baktığım ama yoldan geçen insanlar dışında kimse yoktu. Kapıyı kapatmak üzereyken paspasın üstünde özenle koyulmuş bir not gördüm. Eğilip elime aldım ve içeri girdim.  

Eve birinin girmediği konusunda kendimi rahatlatmak amacıyla bütün evi gezdim. Mutfağın kapısını kilitledikten sonra rahatlamış bir şekilde kanepeye oturdum.  

Bugün beyaz bir elbise olsun istiyorum üzerinde. Sarı saçların omuzlarından aşağı dökülsün ve rüzgarda ahenkle dans etsin. Beyaz tenine değen o rüzgara karşı gülümse 

telefonumu cebimden çıkardım ve hızlı bir şekilde Deniz'in numarasını çevirdim. Telefonunu açmaması üzerine Ryan'ı aradım ama oda açmıyordu. Derste olduklarını varsayarak Luke'u aradım bir kaç çalıştan sonra açtı 

"Luke çok garip şeyler oluyor"

dedim konuşmasına fırsat vermeden. Bu notun beni bu kadar etkilediğine hala inanamıyordum ama içimden bir ses korkmam gerektiğini söylüyordu.

"Sakin ol Destina! evdesin başına ne gelebilir ki?"

dedi umursamayarak. Amara ve Lily'nin eşyalarının olduğu odadan düşme sesi geldiğinde dış kapıya yöneldim ve yavaşça kapının kilidini çevirdim. 

"Az önce kapı çaldı açtığımda kimseyi bulamadım ama bir not vardı. Garip , aşk mektubu gibi bir şey şimdi de kilerden bir ses geldi. Luke içeride biri var sanırım."

"Şimdi sakin ol ve derin bir nefes al. Evet böyle devam et. Eğer bir ses daha gelirse dışarı çık ben sitenin girişindeyim bir kaç dakikaya yanında olacağım. "

Bir Aşk MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin