Nemesis

535 6 0
                                    

  Aşağıdan sesler geliyordu. Daha doğrusu ağlama ve hıçkırma sesleri. Tek bacağımı yorganın altından çıkartıp diğer tarafıma attığımda yanımın boş olduğunu farkettim. Umursamadım çünkü uyumak istiyordum fakat aşağııdaki sesler engel oluyordu. Bir kez olsun normal bir kız gibi sadece uyumak istediğim için uyuyacaktım yorgun olduğum için değil.

   Gece'yi düşündüm Spencer'ın bana dediklerini. Aslında ilk defa umursamıyordum umrumda değildi. Çünkü her şeyi unutmak istiyordum. Daha yeni ölen arkadaşlarımı bile. Ciddi anlamda soruyorum ne yapabilirdim ki? en Fazla Wattpad'e girip hikayeler okur depresyon müzikleri dinleyip ağlardım. Sonuç ne olurdu kendini kaybetmiş bir kanserli Destina

  Yaşamı seviyordum. Yağmurdan sonraki toprak kokusunu, Spencer'ın güzel kokusunu, yürümeyi,dokunmayı,hissetmeyi , heycanlanmayı, aşık olmayı herşeyi seviyorum. Gözlerimi sıkıntıyla açıp iç geçirdim. Hala uzanır vaziyette yataktaydım ve bugün bu yataktan kalkmak istemiyordum.

      Bir süre sonra merakıma yenilip yataktan kalktım. Sesler azalmış olmasına rağmen yinede ses vardı. Kapıyı yavaşça açtım Spencer ve Anna konuşuyorlardı. Merdivenin başında beni göremeyecekleri bir noktaya geldim ve onları dinlemeye başladım.

"Gece olanları görmedin mi Spencer"

Anna sessizce iç çekiyordu. Ne olmuştu ki? aralıksız uyumuştum.

"O iyi Anna "

neydi bu şimdi. Durup dururken ağlıyor muydu. Anna'dan her şeyi beklerdim mutluyken moralini bozup ağlamayı becerebiliyordu. Benden bile başarılıydı bu konuda.

"Spencer o hali gözümün önünden gitmiyor. Kusmanktan gözlerini bile açamaya hali kalmadı. İlk defa ağrı olduğu için çığlık atmadı onun yerine sustu sadece ağladı. İlk defa bilincini kaybetti"

benden konuştuklarını kusma ve ağrı kısmından sonra anlamıştım. Dün gece olanları hatırlamıyordum üstüme baktığımda gece giydiğim pijamam yoktu. Merdivenlerden indiğimde Spencer Anna'nın konuşmasına izin vermeden ayağa kalktı.

   Anna gözlerindeki yaşı görmemem için hızlıca silsede görmüştüm. Kafamı masaya çevirdiğimde kahvaltı sofrası beni şaşırmıştı. Amara geldi o an aklıma ve yine kendime lanet ettim. Derin bir nefes aldım ve merdivenin son basamağına oturdum.

"Bir arkadaşım gelecek"

dedi beni süzerek üstümde gecelik vardı pijama değil. Ama ona takılmıyordum evime yabancıyı davet ediyordu.

"Benim evime benim haberim olmadan birini davet ediyorsun tam sana göre"

ayağa kalktım ve sandalyelerden birine oturdum. Önceden kalabalık olan sandalyeler şimdi bomboştu sofrada eksik tabaklar vardı ve sığdıramadığımız kahvaltılıklar şimdi masaya sığmıştı.

"Sana açıklamaya yapmayacağım Sarı"

çatalımı elime aldığım gibi bıraktım ve gözlerimi ona çevirdim. Kaşlarımı kaldırdım ama gayet ciddiydim 

"Sarı mı? ciddi misin. Aman Allahım"

çarpık bir şekilde gülümsedi ama ben gayet ciddiydim. Cevap vermeyeceğini anladığımda çatalımı tekrar aldım ve tabağımda duran - özenle hazırlanmış kahvaltı tabağım- peyniri ağzıma attım.

"Daha kötüsü de var bana artık Virüs demelisiniz demiştin dün"

kaşlarımı çattım ama bu sefer ben ona cevap vermedim. Anna beni süzmeyi bırakıp tabağına yöneldiğinde rahatladım Virüs mü? cidden mi? nasıl bir psikolojideyken dedim ki bunu. Hemde Spencer yanımdayken. Garip gerçekten garip dün neler olduğunu hatırlamıyordum.

Bir Aşk MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin