NEW YORKTA SON GÜN
"Evet baba.... Tanrı aşkına daha ne kadar bana bakıcılık yapamaya devam edeceksin. Biliyorum... evet bana güveniyorsun ama lütfen ben çocukmuşum gibi davranma. Ah! Tamam baba o lanet avukatın lafını dinleyeceğim.
İnanamıyorum bana neden daha önce haber vermedin? Yarın geleceğimizi biliyorsun neden engel olmadın. Eşi hamile ve o küçük hala seyahat peşinde! o küçüğü ayağımın altına dolamasan olmuyor değil mi? Beni gözetlesin, kötü şeyler yapmama engel olsun yeter ki soy ismimize bir şey gelmesin!
Sakinim baba! tamam... ne zaman iniyor veledin uçağı... ona istediğimi söylerim baba buna karışamazsın... Lanet olsun daha önce aramayı düşündün mü? birde şoförlüğünü yapacağız! tamam baba yarın akşam bu konuyu seninle uzun uzun tartışacağız... neden olduğunu biliyorsun şimdi kapatmalıyım ufak veledi almaya gideceğim izninle"
kapıya bir kaç kere tıklattım. Spencer'ın sesi dışarıya kadar geliyordu. Bir dakika sonra üstsüz bir şekilde kapıyı açtı.
"Sesin dışarıya kadar geliyor seni kim kızdırdı böyle"
derin bir nefes aldı ve arkasına dönüp yatağa oturdu. İçeri girdim ve kapıyı kapatıp ayakkabılarımı fırlattım. Ellerini ıslak saçlarının arasından geçirdi
"Sevgili Tyler son günümüzde bizi ziyaret etmek istemiş."
kaşlarımı çatıp çantamı koltuğun üstüne fırlattım.
"Tyler buraya mı geliyor"
beni kafasıyla onayladı. Yavaşça ayağa kalktı ve pencereye doğru ilerledi. Bende arkasından gittim ve elimi beline attım. Beni kolları arasına hemencecik kabul etti. Saçlarımın arasına güzel bir öpücük bıraktı.
Ellerimi nemli sırtında gezdirdim. Yeni duştan çıktığını müjdeleyen kokusunu içime çektim. Her dokunuşum da kasları rahatlıyordu.
"O küçük velet... her şeyi bozmak zorunda sanki."
dedi sinirle. Elimi göğsünün üstüne koydum ve ona baktım.
"O geldiği zaman bir şeylerin değişeceğini düşünüyor musun? bana güvenmen gerekirdi..."
"Bilmediğin şeyler var Nemesis"
elimi göğsünden, diğer elimi sırtından çektikten sonra ondan uzaklaştım. Hala bana bakmıyor dışarıyı izliyordu.
"O zaman anlat bana Spencer içine atma"
kafasını hayır anlamında salladı ve yutkundu. Onu bu denli rahatsız eden şeyi duymak istiyordum ama o inatla anlamıyordu.
"Bir kere olsun bana kendini aç Spencer. Sadece bilmem gereken, seni üzen eski şeyleri anlatıyorsun. Bende sana yardım etmek, seni mutlu etmek istiyorum ama sen kabul etmiyorsun. Her işi kendin yapabileceğini düşnüyorsun ama yanılıyorsun. Bazen çok yalnız ve güçlü adamlar bile yardıma ihtiyaç duyarlar."
"Sana anlatsam bile bir şey değişmeyecek Nemesis çünkü sen bana yardımcı olamazsın. İnan bana yardımın dokunacağını bilsem seninle paylaşırdım. "
kafamı olumsuz anlamda salladım ve ona arkamı döndüm. Kapalı bir kutu halinde olmasından nefret ediyordum.
"Bak Destina küçükken bize hep birlik olmayı öğrettiler. Hep birbirimize karşı saygılı olmayı ve nazik bir beyefendi gibi sorunlarımızı çözmemiz gerektiğini söylediler. Bizi böyle büyüttüler. Birbirimizden başka kimsemiz yok gibi büyüdük.
Küçük bir çocukken duygular daha saf ve masumdur. Bizimde duygularımız öyleydi ama büyüdüğünde o saf duygular kirlendi, masum duygular yok oldu. Birbirimizle yarışır hale geldik bu yarışı kimse durduramadı. "
![](https://img.wattpad.com/cover/18923616-288-k113818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Aşk Masalı
Romance"Bir kız günün birinde bir prensle tanışmış. Herkesin etkilendiği olan bu prens onu görür görmez aşık olmuş. Hemen her gün görüşüyorlarmış prens günden güne ona daha fazla aşık oluyormuş. Onunla konuşmaya cesaretini topladığı gün sevdiğini yakın ark...