Üzgünüm... Güzelim

39 2 0
                                    

Sevgili günlük; 

Dün gecenin bir yarısı gözlerini açan Spencer ile bütün herkes büyük bir mutluluk yaşadı. Uzun bir süre odada ikimiz baş başa zaman geçirdik. Onun yanında olmayı, mutlu hissetmeyi gerçekten özlemişim. Beraber o hastane yatağında uyumak bile güzel gelmişti. 

Sabahın erken saatlerinde gözlerimi açtığımda yatakta tek başıma yattığımı görünce telaşlandım. Kendimi o odadan nasıl attığımı bilmiyorum. Bir anda kendimi bahçede hastaları tararken buldum. Köşede sigara içtiğini görünce sinirle yanına gidip o lanet şeyi aldım ve ayaklarımın altında ezdim. Kanser olmanın ne demek olduğunu bildiğim için tiksiniyordum. Bile bile içmesinden ise nefret ediyordum. 

Garip ama buna rağmen hiç kavga etmedik. Hafifçe gülümseyip beni güçlü kollarına almayı tercih etti. Sonraki saatlerde de uslu durmadı. Hemşirelerin ve doktorların uyarmasına rağmen yatağında yatmayı reddedip Molly ve küçük Cassandra'nın yanına gidiyordu. Her ne kadar ayaklandığı için mutlu olsamda Molly'nin ona olan bakışları ve davranışları hoşuma gitmiyordu. 

Onu yatağında yatırmak için bir sürü ziyaretçi gelmesini sağlıyordum ama o daha fazla ayakta duruyordu. Başkaları ona ilgi gösterdikçe ben kendimi unutulmuş, terk edilmiş hissediyordum. 8 gündür ondan ayrı kalmıştım ama o bunu umursamıyordu. Sanki beni özlememiş gibiydi. 


kalemi kitabın arasına koydum ve masaya bıraktım. Pencereden içeriye giren temiz havayı içime çektikten sonra oturduğum koltuktan ayağa kalktım. Küçük bir çocuğun peşinde koşturmuş gibi hissediyordum. 

Kapının aralandığını ve yavaşça kapandığını duydum. Bakışlarımı çevirdiğimde ellerini önünde birleştirmiş bana korkar gözlerle bakan Anna'yı gördüm. 

"Biraz konuşabilir miyiz?" 

dedi ürkek bir şekilde. Elimle az önce kalktığım koltuğu gösterdiğimde bakışlarını Spencer'a çevirdi. Derin bir nefes aldım ve Spencer'ın alnına bir öpücük kondurup yanına ilerledim. Bahçeye çıkana kadar tek bir kelime dahi etmedi. Spencer'ın odasını görebileceğim bir şekilde bir kamelyaya oturduk. 

"Sana söyleyeceğim şeye sinirleneceğini biliyorum." 

elimi masanın üstündeki elinin üzerine koydum ve gülümsedim. 

"Anna biz arkadaşız unuttun mu?" 

göz göze gelmemeye çalışıyor nedense benden uzakta durmayı tercih ediyordu. Elini yavaşça masadan çekip arkasına yaslandığında korku beni pençesinin arasına almak üzereydi. Yutkundum ve Spencer'ın odasına kaçamak bakış attım. 

"Bunu senden gizleyebilir hatta uzun süre sürdürebilirdim ama bu doğru gelmiyor. Bak Destina... hayatımda bütün ilişkilerimde başarısız oldum. Her ne kadar umursamıyor gibi görünmeye çalışsam, kendimi arka plana atsam da içten içe büyük üzüntüler yaşadım. Bende senin gibi olmak istiyordum ama kimse beni umursamıyordu. Ta ki o... yani Dean gelene kadar. 

Bana çok değerliymişim gibi davranıyor, gözlerime kimsenin bakmadığı kadar güzel bakıyor ve kıskanıyordu. Liam'dan sonra o bana o kadar iyi gelmişti ki. Varlığı bile gülümsememe neden oluyordu."

bileğimdeki tokayla saçlarımı hızla topladım. Nefes alıp verişim hızlanıyor, sakin olmak için çabalıyordum. Öksürdüm ve elimden geldiği kadar sakin bir şekilde cevap verdim. 

"Bir kez olsun Anna beni dinlemeni istemiştim. Kendine engel olup beni dinlemeni ve kardeşimden uzak durmanı istemiştim." 

sesim git gide artıyor içimdekileri tutamıyordum. O hiçbir şey söylemiyor suratıma bile bakmıyordu.  

Bir Aşk MasalıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin