Bu günü diğer günlerden farklı kılan şey, sadece yaşadığım şehri değiştirmem değildi. Tatmadığım ve bana yabancı olan duyguları gün yüzüne çıkaran ukala adamdı. Kendi öz babam çocuk tembihlercesine bu ukala adamdan uzak durmam gerektiğini, asla ilet...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Mazi tarih oldu, senden önceydi. Şimdi ancak sen varsın, sen ve seninle geleceğimiz...
Sevdiğimin kollarında gözlerimi aralamayıtattığımdan beridir, hiç yalnız uyanmayı sevemedim. Her daim onunla uyanmak, her daim kokusu üzerime sinmiş olarak başlamak istedim güne.
Şimdi yine sevdiğimin kolları arasındayım, yüzüme perdenin kapatamadığı küçücük bir aralıktan güneş vuruyor. Daha net görüyorum sevdiğimin parlayan yüzünü, hafif çıkmış sakallarını, altın kirpiklerini...
Ezberlemek istiyorum her ayrıntıyı, ona dair herşey benim kalbimde olsun bana ait olsun istiyorum. Nefesini bile yalnızca ben hissetmek istiyorum ciğerlerimde. Çünkü o bir bağımlılık, çünkü o bir hasret. Yanımdayken bile hasret çekiyorum, bu normal mi?
"Seyran.." diye fısıldadı uykulu bir halde, kulağımı tırmalayan sesiyle.
"Günaydın mı desem Ferit"
"Zaman, mekan kavramı şuan bende yok sevgilim"
Kıkırdadım. Dağ evindeydik. Kumsalda hasretimize dayanamayıp kendimizi dağ evine atmıştık. O nedenle kavramların hepsi bizden uzaklaşmıştı.
Ferit başını bir anda boynuma gömdü. Beni yeniden yoldan çıkarmak isteyen öpüşleri aklımı bulandırıyordu.
"Ya Feritt" diye sayıkladım. Durmalıydı. Gerçekten neredeyse akşam olacaktı ve sabahtan beri yataktan bir türlü çıkamamıştık.
"Seyran doyamıyorum ben sana.."
Yeniden dudaklarıma yöneldi. Kendime engel olabilecek kadar mecalim olmadığı için öpüşüne karşılık verdim. Öyle naif ve öyle yavaş öptüm ki Ferit yavaşça geri çekildi. Benim zorlukla araladığım ve bulanık olan gözlerime baktı. Dudaklarımın öpülmekten kıpkırmızı olduğuna aşırı emindim. Vücudum Ferit tarafından sömürüldüğü için ufak tefek morluklarım vardı. Şavaştan çıkmış gibi göründüğümü hissediyordum. Ferit nefesini yüzümde hissedebileceğim şekilde konuştu.
"Acıktın dimi?"
"Ferit çok acıktım.."
Gülüştük. Aç olduğumuz sonunda aklımıza gelmişti. Alnıma ıslak bir öpücük kondurdu.
"Sen biraz dinlen, ben sana makarna hazırlıyım olur mu sevgilim?"
"Birlikte de hazırlarız.." diye mırıldandım.
"Hayır ben geliyorum şimdi sen dinlen"
Ferit üzerimden yavaşça kalktıktan hemen sonra pantolonunu giydi. Ben de o sırada yerimde doğruldum. Ferit odadan çıktıktan sonra yerde duran kıyafetlerimden giydim. Odadan çıktım ve salonla birleşik olan mutfakta yemek yapan sevdiğimi uzaktan izledim. Yanına gittim ve mutfak tezgahına belimi yaslayıp onu yakından izledim.