Bu günü diğer günlerden farklı kılan şey, sadece yaşadığım şehri değiştirmem değildi. Tatmadığım ve bana yabancı olan duyguları gün yüzüne çıkaran ukala adamdı. Kendi öz babam çocuk tembihlercesine bu ukala adamdan uzak durmam gerektiğini, asla ilet...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Her korku sindi köşesine, bitti yerin dibinde. Sen ve ben hayalin ötesinde, sihirli değnek de elimizde..
Toplamaya çalıştığım cam kırıkları ellerimi kesmişti. Yorgunluk vücudumun her zerresinde kol geziyordu. Yanımda olmasını istediklerim beni karanlığa mahkum etmişti. Yalnızlık bir karanlıktı bende. Gel dediğiniz zaman gelmiyorsa, vardır bir sebebi. Onca zaman bekledim gelmedi. Şimdi beklemiyorum, yine gelmeyecek.
Ferit yok...
Asıl beni yerlerde sürükleyen şey, hiç varolmamış olma ihtimalimiz.. Bir zamanlar günün birinde ben şunları yaşadım dediğimde, artık zihnimde bile canlanamıyor. Belki de uyduruyorum diye düşünüyor yorulmuş zihnim.
Oysa ki her şeyden daha gerçekti. Her şeyden daha parlaktı yaşadıklarımız.
Evimin kapısı gümbür gümbür çaldığında bütün mahalleyi ayağa kaldıracak kadar ses çıkarmamdan sebep, üst komşum Eren'in yine beni merak ettiğini anlamıştım. Kimsem yok diyordum, evet hiç kimsem yok. Çünkü Ferit dışında herkes benim için hiç kimse...
Kapıyı bu defa açmamakta kararlıydım. Başıma birşey gelmesinden korkan kişi Eren olmamalıydı. Hayır beni bu dünyadaki hiç kimse merak etmemeliydi. İçkiden bulanmış zihnimle en doğru kararı verdiğime emindim.
Ta ki evimin kapısı kırılana kadar.
"Seyran" diye güçlü bir ses duydum.
Gözlerimi çevirip yukarı kaldırdım. Sayıkladım içimden.
Eren beni bu kadar sevmemelisin.
Ne ben seni, ne de sen benim bu yıkılmış halimi hak etmiyorsun.
Defol git işte Eren...
Çık git hayatımdan,
Ben de mahvolayım...
"Ne yaptın yine kendine Seyran?"
"Hiç birşey git beni yalnız bırak"
"Ne demek git? Ellerinin haline bak kan içinde"
"Kan benim kanım, çek git!"
Ne dediysem dinletemedim. Her zamanki gibi beni yıkıntının içinden çekip alan Eren oldu. Git dediğimde gitmiyordu. Çünkü o da biliyordu ki, gitseydi kendimi iyi etmek için yerimden bile kıpırdamazdım.
Ellerime pansuman yaptı. Cam kırıklarını topladı. Beni stabil bırakıp gitti. Bazen ona muhtaç olduğumu hisseder gibi oluyordum. Ama bana karşılıksız yaptığı iyiliklerin teşekkürünü onu severek veremeyeceğim için, yapma diyorum.
Bir yanım da biliyor ki, her yeri darmadağın edebiliyorsam, Eren'e güveniyordum...
Belki bir arkadaş veya dost ama başka hiç birşeyim değildi.