19.bölüm

5.7K 230 20
                                    

(Multimedyada Eliza'nın şirkette giydiği kıyafet var)

Şirkete geldiğimde direkt odama gittim. Dün akşam neyse ki olay çıkmamıştı ama Alkın ve Uraz arasında ki gerginlik hala devam ediyordu.

Alkın tüm gece boyunca Uraz'a sinirle bakmaya devam etmiş Uraz ise onu umursamadan benimle konuşmaya devam etmişti. Ama neyse ki dün bir facia yaşanmamış ve herkes sağ sağlim evlerine gitmişti. Şimdi de dosyalar ile bakışıyordum.

Yüzümü buruşturarak kafamı sandalyeye yasladım, yaslamamla beraber kapı da açıldı. Üzüntü ile yüzümü buruşturarak kimin geldiğine baktım, Uraz gelmişti.

Dün numarasını aldığımda arada uğraması için şirketin de kartını vermiştim.

Açık olan kapıdan göz ucuyla baktığımda Belçin'in yine Alkın'ın etrafında dolandığını gördüm. Sinirle kaşlarım çatılmıştı, Alkın Uraz'ı fark ettiğinde o da kaşlarını çatarak bu tarafa baktı ve ona yapışmış olan Belçin'den kurtulmaya çalıştı.

Ayağa kalkarak hala kapıda dikilen Uraz'ı kolundan tutup içeri çektim ve gözlerim hala Alkın da iken Mine'ye hitaben,

"Odaya kimseyi almıyorsun Mine, bu babam dahi olsa bile" dedim.

Şaşırsa bile olumlu anlamda kafasını salladı.

"Tamam Eliza Hanım"

Alkın bu tarafa doğru yürümeye başladığında Belçin onun elinden tuttu.

Lan daha ben dokunamadım sen nasıl tutuyorsun?!

Gözlerim sinirle koyulaşmaya başlamıştı. Kendime hakim olamayarak sinirle kapıyı çarparak kapattım.

Çocuğun sevgilisi değilim birşeyi değilim ama neden bu kadar sinirleniyorum bilmiyorum, sanırım artık kendimi ona karşı alıkoyamıyordum.

Gözlerimi yumarak bu anlamsız sinirin geçmesini bekledim. Kısa bir sessizliğin ardından odada olduğunu unuttuğum Uraz,

"Eliza?" diye seslenince ona doğru döndüm. Ne olduğunu anlamadığı belli olan surat ifadesi ile bana bakıyordu.

Bir süre sessizce yüzümü inceledikten sonra aklına birşey gelmiş gibi şaşkınlıkla beni işaret etti.

"Sen.. sen aşık olmuşsun"

Bir anda gülmeye başladığında utançtan kıpkırmızı olmuş yanaklarımla küçük koltuğun üzerinde duran yastığı kafasına fırlattım.

"Saçmalama yok öyle birşey!"

Hala gülmeye devam ederken artık gözünden yaş gelmişti. Sinirle üzerine atladım ve sırtına vurmaya başladım. Uraz hem bağırıp hem de gülmeye devam ediyordu. Hala gülmesi sinirimi bozarken saçlarını sertçe çektim. Bu sefer gülme sırası bendeydi çünkü saçının acısı ile gülmeyi kesmiş, beni sırtından atmaya çalışıyordu.

Ben gülmeye başladığımda kapının arkasından Mine'nin ve Alkın'ın boğuk sesini duydum. Çokta umursamadan kaldığım yerden gülmeye devam ettim ama Uraz beni aniden sırtından yere atınca kendimi yerle bütün olmuş bir şekilde buldum, tabi Uraz da öyle.

Ben düşerken onunda gömleğinden tuttuğum için ikimizde yere yapışmıştık, ve şuan bulunduğumuz konum pek iç açıcı değildi. Uraz sırtı göğsüme gelecek şekilde düşmüş bende onun altında nefessizlikten ölecektim.

"Nefes alamıyorum, öldüm sanırım"

"Lan iyi misin?"

Uraz tam kalkmaya yeltenecekken kapının aniden sert bir şekilde açılması ile ikimizde hızla o tarafa döndük. Alkın kapının önünde koyulaşmış gözleri ve sinirden sıkmış olduğu yumrukları ile öldürecekmiş gibi Uraz'a bakarken, onun hemen arkasında olan Mine ise bizi gördüğü gibi elleri ile gözlerini örtmüştü.

Ortağım Bir MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin