(İki ay sonra)
Şirkette, Alkın'ın ofisinde, onunla beraber önümüzdeki bilgisayara bakıyorduk. Saat çoktan akşam dokuzu geçmişti ve bizim haricimizde çoğu çalışan eve gitmiş, birkaç çalışan ise hala şirketteydi.
Tam iki aydır ne yaparsak yapalım önümüze bir engel çıkıyordu. Belçin hakkında hala birşey bulamamıştık. Alkın ne kadar arkadaşlarından destek alsa da birkaç çöp bilgi dışında elimizde kayda değer önemli bilgi yoktu. Belçin sandığımızın aksine çok daha güçlüydü.
Babamlara hala bu konuda birşey dememiştim çünkü söylersem beni dinlemeyeceklerine ve Belçin'e birşey yapacaklarına adım kadar emindim. Şuanlık sadece Alkın ve Lina biliyordu, bu yeterliydi.
Bardağımın dibinde kalan son kahveyi de içip arkama yaslandım. Yorulmuştum. Silah eğitimi alıyordum, kendimi geliştirmiştim. Hayatım değişmişti, artık sadece iş ve eğlence yoktu korku ve endişe de vardı.
Alkın'ı da benimle birlikte yormuştum. Bana ne kadar bunu dert etmememi söylese de yine de üzülüyordum.
Başımı yana çevirerek bigisayarına pür dikkat odaklanmış sevgilime baktım. Sakalları uzamıştı, bu hali ona çok yakışıyordu ve ayrı bir hava katıyordu. Onu çok seviyorum, neredeyse 3 aydır sevgiliydik ve ilişkimiz günden güne daha iyiye gidiyordu.
Ha bu arada Lina ve abim nişanlanmıştı. Ayrıca Gece de doğum yapmıştı. Bir erkek çocuğu doğurmuştu, adı Berk'ti. Çok tatlı bir çocuktu.
Bu kötü günlerde en sevindiğim şey bu iki haber olabilirdi. Onlar adına çok mutluydum.
Ben düşünceler içinde dalmışken Alkın'ın sıkıntılı bakışları beni buldu. Sanırım yine birşey bulamamıştık.
"Anlamadığım nasıl bu kadar iyi olabiliyor? Hakkında herşeyi saklamayı nasıl başarabiliyor?"
Kaşlarını çatarak kendi kendine söylendi. Derin bir nefes verip ayağa kalktım ve camın yanına gidip dışarıyı izledim. Alkın da peşimden gelerek arkamdan sarıldı, başımı omzuna yaslayarak huzurla gözlerimi kapattım. O da başını boyun girintime koyarak derin bir soluk aldı.
"Yakında herşey bitecek, sakın üzülme"
"Benim yüzümden çok yoruluyorsun ama, keşke bu işe seni bulaştırmasaydım"
Dediklerimle kaşlarının çatıldığını hissettim. Belimdeki ellerini çekerek beni kendine çevirdi. Tam da tahmin ettiğim gibi kaşlarını çatmış sinirle bana bakıyordu.
"Saçmalama Eliza, bana söylemeseydin bunu tek başına nasıl halledecektin? Başına birşey gelebilirdi. Ben senin sevgilinim lütfen benden birşey saklama olur mu? Ayrıca hiç de yorulmuyorum"
Sonlara doğru sesi yumuşamış ve ellerini yanaklarıma koymuştu. Dolmuş gözlerimle ona bakarak hafifçe gülümsedim.
"Seni seviyorum" diyerek sıkıca sarıldım.
O da bana karşılık vererek sarıldı. Bir iki dakika bu şekilde durduktan sonra Alkın'ın telefonu çalmaya başladı. Benden ayrılarak masaya doğru ilerledi ve telefonu alıp açtı.
"Alo"
Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. Merakla yanına gidip ne oluyor dercesine suratına baktım. Hala sırıtmaya devam ederken,
"Sağol Deniz, bekliyorum" diyerek telefonu kapatıp bana baktı.
"Bulduk"
Kaşlarımı çattım, anlamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortağım Bir Mafya
ChickLitKendi şirketine çalışmaya giden Eliza, başına neler geleceğinden habersiz bir şekilde yeni ortakları ile tanışır. ------------------------ Ona çıkışım üzerine beni araba ile arasına aldı. "Sabrımı zorlama küçük hanım" Sesi çok ürpertici bir şekilde...