Gözlerimi yavaşça araladığımda gelen güneş ışığı ile tekrardan kapattım. Demek ki dün akşamdan beri uyumuşum, gözlerim aydınlığa alışınca sonunda açtım. Boş boş tavana bakarak üzerimdeki uyuşukluğu atmaya ve kendime gelmeye çalıştım. Bir süre yatakta hareketsizce kaldıktan sonra olduğum yerde doğrularak tanımadığım odaya baktım.
Sanırım dün uyuduğumda Alkın beni buraya getirmişti. Yataktan çıkarak cama doğru yürüdüm, dışarı baktığımda deniz kenarında olan bir evde olduğumuzu fark ettim. Bizden başka evler de vardı ama içleri boştu sanırım çünkü bu saatte herkes dışarıda olurdu ama şimdi kimseler gözükmüyordu.
Hala dışarı bakmaya devam ederken gurulduyan karnımı duydum ve açlığım bir kere daha kendini ele verdi. İki gündür birşey yememiştim ve gerçekten çok acıkmıştım.
Odadan çıktım, gördüğüm merdivenler ile o tarafa yöneldim. Yavaşça aşağıya inerken arada etrafıma da göz gezdiriyordum. İndiğim gibi karşımda salon belirdi, orayı es geçerek mutfağı aramaya başladım. Umarım yiyecek birşeyler vardır.
Girdiğim iki yanlış oda sonrası sonunda mutfağı bulabilmiştim. Aralık olan kapıdan içeri baktığımda gördüğüm manzara ile şokla ağzım açılmıştı.
Hadi canım, yarı çıplak bir Alkın şuan yemek mi yapıyordu?
Sessiz olmaya çalışarak içeri girip masadaki sandalyelerin birine oturdum. Arkası dönük olduğu için beni fark etmemişti. Kendi kendine kısık bir şekilde şarkı söyleyerek bir kaba yumurta kırıyordu. Ellerimi masaya yaslayarak geniş sırtını izledim. Evet ona hala kırgındım ama bu onu kesmeyeceğim anlamına gelmiyordu.
Maşallah taş gibi adam yani.
Hayranlıkla ona bakmaya devam ederken,
"Manzaran güzel mi bari" diye duyduğum ses ile irkildim. Alkın yandan bana bakarak sırıtıyordu.
Kendime çeki düzen vererek boş bakışlarla ona baktım.
"Ne alaka ben yumurtaya bakıyordum, sonuçta nasıl zehirlendiğimi doktora anlatmam lazım"
Alkın'ın eğlenen yüzü düşünce bu sefer ben sırıttım. Karıştırdığı yumurtayı bırakarak bana döndü ve alay eder gibi kendini gösterdi.
"Benim yaptığım yemekten mi zehirleneceksin? Karşında şef var senin kızım!"
Alkın sinirle kendini arşa çıkarırken kafamı 'yav he he' der gibi sallayarak ayağa kalktım. Bari biraz katkım olsun. Tezgahın üzerinde duran kahvaltılıları masaya taşıdım. Evde bunların olması şaşırtıcıydı demek ki buraya sık sık geliyordu.
Acaba kiminle geliyordu? Yoksa tek mi geliyordu? Ya o Belçin karısı ile geliyorsa?
Saçma düşüncelere daldığımı fark edince kafamı iki yana salladım.
Son tabağı da masaya koyduğumda, Alkın da yaptığı menemene çırptığı yumurtayı döktü. Sandalyeye tekrar oturarak ağzıma bir tane salatalık attım.
Açım ben aç.
Sonunda Alkın da menemen ile sofraya oturduğunda kahvaltı etmeye başladık.
Şuan bir mafya ile kahvaltı yapıyordum ama aç karnım şimdilik hiçbir şeyi umursamıyordu. Alkın'a hala kırgın olduğumdan dolayı kahvaltı boyunca ikimizde hiç konuşmamıştık, arada bana baksa da hiç ona bakmadan kahvaltımı etmiştim.
Bu arada menemen de güzel olmuştu hakkını yemiyeceğim ama bunu ona tabikisi de söylemedim. Sadece yediğimde kötü olmuş gibi yüzümü buruşturmuştum, Alkın da bana kötü kötü baksa bile ağzını açamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ortağım Bir Mafya
ChickLitKendi şirketine çalışmaya giden Eliza, başına neler geleceğinden habersiz bir şekilde yeni ortakları ile tanışır. ------------------------ Ona çıkışım üzerine beni araba ile arasına aldı. "Sabrımı zorlama küçük hanım" Sesi çok ürpertici bir şekilde...