8

683 71 27
                                    

Merabalar.
Keyifli okumalar.
*******************************

Yatağında otururken bir yandan da düşünüyordu Blaise. Ron'un küçüklüğünün peri masalından fırlama olduğunu sanırdı eskiden,ama şimdi,hiçte beklediği gibi değildi. Aslında Weasley'lere de hak veriyordu. Yedi çocukları vardı,hepsi küçücüktü ve hepsine aynı ilgiyi veremezlerdi. Ama onlara gene de kızgındı. Her bir çocukları doğduğunda diğerlerini hep unutmuşlardı. Yani,Ginny doğrudğu zaman,Ron'un bütün ilgi üzerinden aniden çekilmiş,minik çocuğu şaşkın bırakmıştı.

Blaise psikolojiden anlardı. O yaştaki bir çocuk için bu büyük bir travma demekti.

Ondan nefret etsede küçük bir çocuğun başına bunun gelmesini asla istemezdi Blaise. Kendisi de bu durumu yaşamış sayılırdı. Ama neyseki annesi onu tamamen hiç bir zaman unutmazdı,ama anlaşılan o ki,bayan Molly unutmuştu.

Bir karar vermişti Blaise. Ron'u koruyacaktı. Ama ona acıdığı için değil. Ronald Weasley asla acınacak bir adam değildi,savaş bunun en büyük kanıtıydı. Sadece o pis ellerini Rondan uzak tutacaktı Clark'ın,bu cesur adamı koruyacaktı. Ama eğer Ron büyüdüğü zaman hala ondan nefret ederse,o zaman o da karşılık verecekti.

Ron banyodan çıkıp öylece boşluğa bakan adama baktı "Blaese?" Blaise kaşlarını çatıp ona baktı "Opps, yani Blaise. Sen iyi misin?" Ona Blaise abi mi yoksa Blaise diye mi seslenmeliydi bilmiyordu,Blaise şimdilik daha iyiydi.

"Evet." Çocuğu baştan aşağıya süzüp yüzüne ufak bir gülümseme yerleştirdi Blaise,bu bir hafta içinde ilk defa. "Hadi kahvaltıya gidelim." Kaşlarını çatma sırası Ron'daydı. Blaise onu hiç kahvaltıya kendisiyle götürmezdi. Ginny kahvaltısını odasına getirir,Blaise dönene kadar alıp giderdi. Sadece eğer işi uzunsa Ron'u kendisiyle götürürdü Blaise, o da sadece bir defaydı.

Yaklaşık yarım saat sonra Blaise ve Ron yemek salonundaydı. Blaise,her zamanki gibi giyinmiş,Slytherin cübbesini de ihmal etmemişti. Ron ise neredeyse gri ve yeşil arasında bir şey giymiş,üzerine bejimsi ama koyu bir hırka ile ona uyumlu bir pantolon giymişti.

Blaise Draco ve Pansy'nin yanındaki yerine ,Pansy'nin yanına oturdu. Minik Ron'u ise yanına oturtarak kahvaltılık koydu önüne. Ron bu kadar kibarlığa şaşırsa bile çatalını alıp lahvaltılıklardan atıştırmaya başladı. Blaise ise Pansy ve Draco'dan,pardon,bütün yemek salonundan şaşkın bakışlar kazanıyordu.

Herkes,yani dedikoduyu duyanlar-Ron'un çoktan Blaise tarafından boğulduğunu düşünmüştü,ama şimdi Blaise onu kendisiyle beraber yemek salonuna getiriyor,yanına oturtuyor-Hemde Slytherin masasına!-,hemde önüne yemek bile koyuyordu! Merlinin sakalı aşkına!

Pansy şaşkınlıkla arkaşına baktı "Blaise? Gözlerim beni yanıltıyor mu? Yoksa sen Weasley'e iyi ve kibar mı davranıyorsun?" Blaise ona ve Draco'ya baktı,yüzünde bir sırıtma oluşurken masumca yemeğini yiyen çocuğa baktı "Bu daha başlangıç."

*******************************

Bölüm sonu.

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Artık yavaştan soft bölümlere başlayalım dedim.

Bu şaşkınlığın sebebini de açıklayayım. Blaise ne kadar aksini iddia etse bile,ki etmekte haklı. Ron ile kanlı bıçaklıydılar, sadece profesör ve Dumbledore ciddi bir şey olmasına izin vermediler. Blaise Ron'a karşılık acımasız şeyler bile yaptı,aklınıza ne gelirse o size kalmış. Yani kısacası bu şaşkınlık normal. Umarım açıklayabilmişimdir.

Adios.

Oops!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin