19

576 62 60
                                    

Merabalar.
Keyifli okumalar.
*******************************

"Bana biraz anlatsana Blaise." Blaise kıyafetinin yakasını düzeltirken aynadan Ron'a baktı. "Neyi?" Ron parmaklarını bir birine sürttü "Beni,bizi,benim hakkımda bir şeyler işte. Hiç kimseyi tanımıyorum." Blaise bu sefer cübbesinin kollarını düzeltti "Yemek masasında anlatırım,geç kalıyoruz."

Ron yataktan zıplayıp yanında durdu,gerçekten kimseyi tanımıyordu. "Hadi." Elini uzatıp Ron'un elini tuttu,odalarının kapısını açıp çıkarken ne olur ne olmaz asasını cebinden çıkardı.

Zindanlardan çıkıp yemek salonuna doğru yola çıktıkları sırada neredeyse kafasız Nick ile karşılaşmışlardı "Oh,bu Ron mu?" Ron bu adama şaşkınlıkla baktı,havada uçuyordu,üstelik şeffaftı! "Naber ufaklık?" "T-teşekkür ederim efendim." Blaise yemek salonuna doğru gitmek için Ron'u biraz ileriye doğru çekiştirdi "Üzgünüm bay Mick,geç kalıyoruz."

"Anlıyorum,buyurun lütfen." Yanından ayrıldıktan sonra Ron Blaise'e baktı "O da kimdi?" Blaise ona bakmadan "Kafasız Nick,ölmüş bir hayalet." diyerek kısaca açıkladı,yemek salonuna varmıştı bile.

Slytherin masasına ilerlerken Ron'u Pansy ve kendi arasına koydu. Tabağına bir şeyler koyduktan sonra,bu sefer kendi tabağına yemek koyup yemeğe başladı.

Bakışları yine buz gibiydi,her an tetikte gibiydi ve tehlikeli bir aurası vardı. Yanında oturan bazıları bundan dolayı geriliyordu. Ama kızların da dikkatini çekmiyor değildi. Her kızın hayallerini süsleyecek türden bir adamdı Blaise. Uzun boylu,yakışıklı,zengin,daha ne isterlerdi ki?

"Şu kim Blaise?" Blaise Ron'un yanına eğilip baktığı yere baktı "O Katie Bell,bir Gryffindor. Kendi aralarında iyi bir büyücü." Ron kafasını salladı,güzel bir kızdı.

Yemeğinden bir çatal daha aldı Ron,pilav sanki bir garipti. Ama umursamadı,ondan başka kimse bir şey demiyordu zaten. "Peki,şu çocuk?" Blaise onlara bakan sarışın Slytherin'e baktı. Newfew Barton,bir ara Ron'a abayı yakmıştı. Vazda geçmemişti,hala bütün şansını kullanıyordu,ama küçüldüğü için yaklaşamıyordu.

Ron sweatshirt'ünün yakasını çekiştirip daralan nefesini umursamamaya çalıştı,neler oluyordu böyle?

Artık nefes alamıyordu Ron,derin nefesler alırken parmaklarını boğazına doladı,boğazı yırtılırcasına öksürürken bütün salonun dikkatini çekmişti.

Blaise kaşlarını çattı "Ron?" Ron cevap vermedi,veremedi. Sadece öksürebiliyordu,ki artık onu da yapamıyordu. Nefes alamıyordu.

Pröfesörler bir şeylerin yanlış olfuğunu anlamışlardı,yerlerinden kalkıp oraya doğru koşarken Ron artık bayılmıştı,dudaklarının arasından kan akıyordu,rengi iyice atmış,morarmaya başlamıştı. "Ron?!" Ginny,Harry,Hermione,Lune,Dean,Seamus,Neville,Cedric,İkizler,Pansy,Draco kısacası herkes oradaydı.

"Hemen bayan Pomfrey'e!"

Revirin önü tamamen doluydu,herkes oradaydı. "Bu da neydi böyle?!" Pansy Dumbldore'a hitafen konuşunca Profesör Mcgnogal "Bilemiyoruz bayan Parkinson." diyerek açıklama yaptı. "Bayan Pomfrey'i beklemek zorundayız." Gözleri kızarmış olan Hermione ellerini saçlarına attı "Hepsi bizim suçumuz!"

Pansy gözlerini silip sarıldı "Sizin hiç bir suçunuz yok Granger,kim bilebilirdi ki?" Hermione kafasını omzuna koyup ağlamaya devam etti,Harry ise boş gözlerle duvarı izliyordu.

Blaise ise odanın önünde volta atıyordu,sinirini sadece geçen birisi bile hissederdi. "Bay Zabini,sakin olun lütfen." Blaise ters bakışlarını Profesör Mcgnogall'a çevirmekten çekinmedi "Ne demek sakin olun Profesör?! Nasıl sakin olmamızı beklersiniz?!"

Profesör Mcgnogall sakin kaldı,Blaise biraz haklıydı.

Bir kaç dakika sonra revirin kapısı açılmış,bayan Pomfrey endişeyle dışarıya çıkmıştı "Bayan Pomfrey,durumu nasıl?" Bayan Pomfrey "Korkarım,ciddi bir zehirlenme vakası. Ama korkmayın,zamanında yetiştirildi,bu gece müşahidem altında kaldıktan sonra yarın taburcu olabilir." dedikten sonra herkesin içine su serpmişti.

Hermione rahatlayarak Pansy'e sarıldı,Harry ise yüzüne bir gülümseme yerleştirmişti. "Dilerseniz,görmeniz mümkün. Ama uyanmadı." diyerek içeriyi işaret etti Bayan Pomfrey "Harry ve Hermione düşünmeden içeriye doğru koşarken Blaise Dumbledore'a doğru gitti "Konuşmamız gerek efendim."

"Tabi,bay Zabini." Sakin bir yere geçer geçmez "Burasının güvenli olduğunu sanmıyorum." diyerek sertçe söze girdi Blaise "Dün saldırı,şimdi de bu. Bir şey yapmanız için Ron'un ölmesi mi lazım?" diyerek çıkıştı. Dumbledore ellerini arkasında birleştirdi "Ne yapmayı öneriyorsunuz bay Zabini?" Blaise sert ifadesiyle "Ron'u alıp evime götüreceğim." diye itiraf etti.

Ron'u eve götürmek onu korumaya almak demekti. Annesi çok güçlü bir cadıydı,evleri annesinin onayı olmadan giriş çıkış imkansız olan bir büyü ile donatılmıştı,sadece ev cinleri,kardeşleri ve annesi büyü yapabiliyordu,bir de kendisi. "Ama Bay Zabini-" "Ron ölürse Weasley ailesine ne demeyi düşünüyorsunuz? Hele Hogwarts'ın itibarı yeni düzelmişken." Blaise'in bir Slytherin olduğunu unutmamak gerekirdi. Manipilasyonsa malipinasyon,çıkarcılıksa çıkarcılık. Blaise asla geri durmazdı.

"Yarın gitmeniz için izninizi ve annenize ve Weasley ailesine gerekli bilgileri yazacağım. yazacağım." Blaise kafasını salladı,Ron'u artık Hogwarts'da bir umut tutamazdı. Artık işleri kendisi devr alacaktı. Prodesör ve müdürün yanı sıra kendi bağlantılarını kullanacaktı.

*******************************

Bölüm sonu.

Ne düşünüyorsunuz bakalım?

Bölümdeki detayı fark edenler oldu mu?

Adios.

Oops!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin