Bölüm 29 - Aç Gözlerini

717 38 318
                                    

Yeni yıl hediyesiyle geldim. Herkese iyi seneler<3










"Evet evet, geldim şimdi eve. Hava kararmak üzere burada... Orası aydınlıktır daha tabii."

Bir yandan konuşup bir yandan el frenini çekerek anahtarı kontaktan çıkaran Kenan, kapıyı açarak indi arabasından. Telefonu diğer eline alırken gülümsedi.

"Sen beni merak etme bitanem, tamam mı? Annene gözkulak ol sen. Buralar bana emanet."

Bir an durdu Kenan, başını çevirip önünde yükselen koca konağa baktı. Hasret duygusu bir bir içini doldururken usulca nefesini verdi.

"Ev boş geliyor şimdi." diye mırıldandı kendine engel olamadan. "Veysel'ler gitti, sen gittin, babam..." Babasının bahsi üzerine bir an gözleri dolacak gibi olsa da hızlıca toparladı Kenan kendini. "Neyse." dedi dudaklarını bir gülümseme için zorlayarak. "Annem var en azından. Sen gelinceye kadar ikimiz dolduracağız bu evi artık."

Elif'in görmediğine dua ederek gözlerinde biriken ıslaklığı sildi ve gülümsedi. "Kapatıyorum şimdi, konuşuruz sonra. İyi bak Elif'im kendine."

Elif'in de cevabını aldıktan sonra telefonu kapattı Kenan. Cebine koyarken derin bir iç çekti. Durumu iyi giden annesinden aniden kötü bir haber gelince Elif gitmek zorunda kalmıştı. Başta kararsız olsa da, Kenan onu iyi olduğuna ikna ederek göndermişti. Zaten çok sürmeyecekti, yalnızca annesinin durumu düzelene kadar... Bir-iki hafta içinde yeniden gelecekti Elif.

Bakışları yeniden konağa dönen Kenan'ın mavilerine o tanıdık, hüzünlü ifade yerleşti. Herkesten sakladığı, yalnızca kendiyle baş başa kaldığı zaman ortaya çıkan o acı dolu yanının ufacık bir yansımasıydı bu yalnızca. Duygularını bastırdıkça hepsi üstüne geliyormuş gibi hissediyordu Kenan. Ama her şeye rağmen kaçmayı seçiyordu. Daha ne kadar ayakta kalacaktı bilmiyordu, ama gittiği yere kadar dayanacaktı. Başka çaresi yoktu.

2 ay geçmişti Muammer'in ölümünün üstünden, koca 2 ay... İlk zamanlarda babasının ölümünden çok, Veysel'le olan kavgasına takılmıştı Kenan. Bu kavga bir yanını paramparça etse de, diğer yandan onu acıyla baş etmekten uzaklaştırmıştı. Hiç değilse bir süre boyunca babasının kaybını göz ardı edebilmişti. Ama Veysel'le barışıp eskisi gibi olduktan sonra bu acının önüne koyabileceği başka bir şey kalmamıştı.

Her insan yalnızca bir kez kaybederdi babasını. Kenan ikinci kez kaybetmişti... Bu kaybın tanıdık olması, hafifletmiyordu acısını. Aksine, tedavi etmek yerine üstünü örttüğü, zaman içinde zehirlenmiş bir yarayı tekrar kanatmıştı. Şimdi daha ağır bir yük vardı Kenan'ın yüreğinde; ikinci kez ve sonsuza kadar babasını kaybetmiş olmanın yükü...

Ve daha acının kendisini kabullenemeden başka yükler verilmişti omzuna. Bir yandan annesini teselli etme, yanında olma çabası, bir yandan herkesi iyi olduğuna ikna edişi, bir yandan ise ona emanet edilen ve artık sadece abilik değil, babalık da yapacağı kardeşi...

Düşüncelerinden utandı bir an. Bunlar yük değildi ki ona... Bin kere olsa bin kere yapardı. Veysel'e abiliğin yanında babalık da yapacaktı, seve seve üstelik. Bu ona bir yük değildi.

Sadece üst üste gelen her şeyden yorulmuştu ve biraz olsun kendini bırakabilmek, biraz olsun yıkılmak istiyordu. Birisi kolundan tutup onu ayağa kaldırsın, ona güç versin istiyordu.

Başını iki yana sallayıp düşüncelerini bir kenara itti, şimdi zamanı değildi bunların. Ne zaman olacaktı zamanı, onu da bilmiyordu gerçi.

Eve girmek için tam cebinden anahtarını çıkaracaktı ki, sokakta yankılanan bir ses duydu:

"Doktor!"

VeyKen - One Shots (Gönül Dağı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin