Bana o mektubu yazan da, karşımda duran da aynı kişiydi. Ahmet Çakmak.
- Lan ş*r*fsiz! Utanmıyor musun? Oğlun yaşındaki kıza bakmaya. Senin o gözlerini oyarım ulan oyarım!
Aldım elime tabancamı doğrulttum adama.- Kelime-i şehadet getirmek ister misin? Buradan diri değil, ölü çıkacaksın! Anladın mı beni?! Ya da yok tabanca senin işini görmez. Seni ilk yakmak sonra garanti olarak vurmak lazım, dedim. Tabancayı belime koydum. Çakmağı aldım elime.
- Bence koş. Ya da koşma zaten nefesin yetmeyecek, dedim. Oradan adama doğru koşmaya başladım. Adam da benden kaçmaya başladı.
Akıllı adammış. Dışarıya çıkmaya çalıştı. Ama hesap etmediği birşey vardı. Kapının önüne ben çoktan birkaç eşya koyup kapatmıştım. Adam oradan kaçtı, öbür çıkışa doğru gidiyor. Fakat gitse bile orası yıllar önce herkes oradan kaçıyor diye kapatılmıştı. Adam orayı da öyle görünce son çıkışa doğru ilerlemeye başladı. İşte benim hesap etmediğim tek şey. Orayı unutmuştum.
Oraya doğru ilerlerken bir motor sesi duydum. Cenazede duyduğum aynı motor sesiydi. Buğra'nın ta kendisi. Ben bundan bir türlü kurtulamadım. Tehdit ettim olmadı, öldürmeye teşebbüs yaptım kaçtı ama geri geldi, tokat attım hala gitmedi.
Dışarıya çıktığımda ş*r*fsiz babası köşede, Buğra da ona bakıyordu.
- Lan senin ölüm vaktin geldi de geçiyor. Son duanı et!
- Gece napıyorsun!? Babamı mı öldüreceksin?
- Hiç seninle dramlaşmayacağım. Ama napacağıma gelirse ş*r*fsiz babanı cehenneme göndermeye planlıyorum. Bence güzel bir plan.
- Sen ne diyorsun be! Kendine gel!
- Sen de sıraya girmek istiyorsan gel. Benim daha çok kurşunum var. İkinize de yeter!
- Ağzını topla! Ş*r*fsiz falan. İlk kendi babana bak ta sonra benimkine bak!
- Benim babam senin babanın yanında az kalır! 2 kızı öldürmüş, bana da iğrenç bir mektup yazmış. Daha sen ne konuşuyorsun!? Sen de duanı bitirdin mi be? Ne uzun duamış. Oku oku bitiremedin.
- Ne mektubu? Ne katili? Baba?
- Oğlum. Kusura bakma. Yaptım bir cahillik.
- Ne. Hem katilsin, hem de sapık?
- Hop orada dur! Ben katil değilim, sadece mektup yazdım o kadar.
- Hadi oradan be! Bana " beğendin mi? Benim için bir zevkti." diye yazarken iyiydi, şimdi niye döneklik yapıyorsun dönek!
Ve evet! Aile dramınız şimdi bittiyse cenazeye başlayabilirim.- Dur Gece! Ben halledeceğim. Ama öldürme.
- Öldürme? Ben babanın derisini yüzmeyi düşünüyorum. Üstelik yakıp garanti olarak vurmayı düşünüyorum. Hatta yanında seni de göndermeyi planlıyorum. Bu öldürme değil katliam. Ya baban benimle karakola gelip ifade verir ya da ikinizi de burada cehenneme doğru yolcu ederim, dedim.
Buğra başını döndüre döndüre, kaşıya kaşıya düşünmeye başladı. Babası da o sıra ayağa kalktı. Bir saniye önce yerde yere yapışmış, gebermek üzereyken, şimdi dipçik gibi ayağa kalkmış, 40 yaşında değil de sanki 20 yaşındaymış gibiydi. Buğra ona arkasını tam dönünce, adam yerdeki sopayı aldım.
- Kusura bakma oğlum, dedi. Sonra o ne olduğunu anlamadan kafasına vurdu. Ama Buğra hem kask taktığından hem de kotkafalı olduğundan babasının elinden sopayı aldı.
- Sende kusura bakma o zaman baba, dedi. Sopayı adamın suratının tam ortasına vurdu. Adam bayıldı kaldı.
- O sopayı bende bir alayım. Sopayı aldığım anda kafasına indirdim. Kafası yarıldı. Sonra sopayı geri Buğra'ya verdim.
- Sakın bir yere kımıldama! Bu adamdan kurtulucam.
Zafer komiseri aradım ve katili yakaladığımı söyledim. Konumu attıktan sonra hemen buraya geldiler.
- Katil kim savcım?
- Kör müsünüz? Yerde yatan masum olamaz ya! Alın şu katili buradan alın!
- Hemen savcım, dedi. Adamı alıp götürdüler. Buğra'ya tam birşey diyecekken sanki bulut olmuş uçmuş gibiydi. O çoktan motora binip gitmiş bile. Ben ona bunu ödetirim.
AKŞAM
Bir davayı daha kapatıyordum. Bunun için yarın yapacağım suçlamalara ve kanıtlara çalışıp ezberlemem gerekti. Ya da bu adamın bir ortağı var. Eğer öterse onun da peşine düşerim. Ve güzeller güzeli 2 kız ruhları dünyadan silinmişti. Ailelere bıraktıkları acı, anne ile babasına ömürleri boyu vicdan azabı olarak kalacaktı. Ama bana kalırsa dünyadan ha 2 insan silinmiş, ha 3 benim için fark etmez.
Bunları düşünürken kapı çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Mistero / ThrillerKeşke o saçlarında parmaklarımı gezdirebilseydim; O al al olan yanaklarına dokunabilseydim; O dudaklarına dudaklarımı değdirebilseydim; Sen de benim bu kadar zampara olduğumu bilseydin; Beni acaba gene de sever miydin?