20 Bölüm: Benim Sabrımı Sınıyor Bu Adam

17 1 0
                                    

O dediğim şey ise babamı hapise attığım gün öldürülmüş olmasıydı. Üstelik gene üstünde kırmızı gül olması, ama babama ayrıcalık olsun diye bir de not bırakmıştı. Ama şaşırtıcı şey kurbanın başı neredeydi? Biraz daha etrafa bakındıktan sonra futbol topu gibi yerde duran kafayı gördüm. Hemen kafayı poşete koyarak tiksine tiksine kafayı götürdüler. Gelelim nota. Bakalım katil neler döktürmüş. Notta şöyle yazıyordu;

BABACIĞIM! BENİ HİÇ GÖRMEDİN AMA ÖLÜRKEN TEK BENİ GÖRDÜN. SENİN YAPTIKLARINI DUYDUM. BU YÜZDEN CELLADIN OLMAYA GELDİM. HATTA SENİN İÇİN MEZARIMDAN KALKIP GELDİM DİYEBİLİRİM, DEĞERİMİ BİL. ÜSTELİK BÜTÜN ÖLÜLERİN İNTİKAMINI ALDIM. BEN BAYA HAYIRLI EVLADIM ASLINDA. MEZARINDA KABUSLAR GÖRMEN DİLEĞİYLE...

KATİLİN.

'KATİLİN' kelimesi kanla yazılmıştı. Şuan bu katil karşımda olsaydı bir teşekkür ederdim. Fakat ' mezarımdan kalkıp geldim' derken neyi kast ediyordu? Bir de ölülerle uğraşmak istemiyorum. Dünyadakiler bitmedi bir de öteki tarafla uğraşmayayım. Zaten dünyada başka savcı kalmadı da geldi, beni buldu. Başıma normal birşey gelse acaba ne zaman sürükleneceğim diye bekliyorum artık.

Orayı inceledikten sonra cesedin incelenmesini talep ettim ve adliyeye yollattım. Annem de hala morgtaydı. Onu yakınları görüyordu fakat yarın gömülmesini kararlaştırmıştık. Ama maalesef babam otopsiden çıktıktan sonra ailesi görüp gömülecekti. Kısacası ikisi de yarın birlikte gömülecekti. Annem eskiden vasiyetinde yazdırılan madde yani ölürse babam da öldüğünde onunla beraber gömülmek istediğini yazdırmıştı. Artık o sıra hangi kafadaysa da o maddeyi sildirmediği için zorunlu olarak birlikte gömüleceklerdi.

Bana göre biriyle evlensem de onunla beraber gömülmek isteyeceğimi düşünmüyorum. Hatta özellikle vasiyete yazarım, bu adam vasiyetinde benimle gömülmek istese de ben öldükten sonra yanıma dahi yakınlaştırmayın diye.

Olay yerini inceledikten sonra hemen adliyeye gittim. Çünkü nasıl öldürüldüğünü bilmek benim hakkım. Madem ben öldüremedim, bütün herkesin ve benimde olmak üzere nasıl bir intikam alındığını görmem şart.

OTOPSİ İNCELENDİKTEN SONRA

Otosi de 45 yerinden bıçaklanmış, hatta bıçakladıktan sonra katil bıçakladığı yerlerin bazılarını dikip tekrar bıçaklandığı görülüyordu. Boyunda kemik dahi kesilmiş, kusursuz kesen bir kasap bıçağı ya da ucu ısıtılmış bir bıçak olabileceği kanısına varıldı. Fakat kurbanın kafası kesilmeden önce soluk borusunun kesildiği sonra da bıçağın kurbanın böğrüne saplandığı bariz görülüyordu. Ayaklarına baktığımızda ayaklarının mosmor olduğu görülüyor. O zaman katil soluk borusunu kesmeden önce kurbanla bir kavgaya tutuşmuşlar. Çünkü 80-90 kilo bir adamı uyanıkken kaldırıp asamazsın. Kurbanın cebine bakıldığında bir fotoğraf vardı. Bu fotoğrafta kurbanın çarmığa gerilmiş gibi dört bir yanı iple bağlanıp çekilmişti. Kollarına ve ayaklarına baktığızda bu fotoğrafın doğru olduğunu kanıtlıyordu. Çünkü ellerinde ve ayaklarında ip izleri vardı.

Başını incelediğimde gözleri oyulmuş, kulaklarının da ikisinin kesilmiş olduğu ve oluk oluk kanlar akması benim için farklı birşey değildi. Zaten bütün cinayetlerin hepsinde kan bolca vardı. Üstelik dişlerinin hepsi tek tek sökülmüş, bütün kaşı ve kirpiği özenle yolunmuştu. Saçları kazıtılıp kafasının üstüne kanla ' ÖLÜM' diye yazılmıştı. Biraz da kafatası görünüyordu. İnceleme bittikten sonra odadan çıktım.

Maşallah bak bak bitmedi. LAN! Ben Buğra'yı unuttum ya! Bu evi karıştırmış olmasın? Bunu aramazsam içimde kuşku kalacak.

- Buğra.

- Efendim?

- Şuan napıyorsun?

- Uyuyorum. Noldu ki?

- Sana güvenmiyorum. Fotoğraf at.

- Dalga mı geçiyorsun Gece? Uyuyorum dedim.

- Bana bak. 5 dakika içerisinde atmazsan evime hırsız girdi diye ihbarda bulunurum. O zaman ayvayı yersin uykulu uykulu.

- Tamam atıyorum.

- İsabet olur.

5 DAKİKA SONRA

Telefonuma mesaj gelmişti. Mesajlara baktığımda Buğra'dan geldiğini gördüm. Aferin, böyle devam et.

Açtığımda uykulu kahverengi gözler, saçlar dağınık biçimde, üstü yarı çıplak vaziyetteydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Açtığımda uykulu kahverengi gözler, saçlar dağınık biçimde, üstü yarı çıplak vaziyetteydi. Ama sadece birşey dikkatimi çekti. Normalde pek dikkatimi çekmez ama burada nedense çok gözüme battı. Benim en sevdiğim battaniyeyi gördüm. Anında onu aradım.

-Noldu ge-

- O üstündeki battaniyeyi hemen çıkart. o benim en sevdiğim.

- O zaman hiç çıkarmayacağım. Evde görüşürüz, dedi ve kapattı. Onu sopayla geberteceğim. Umarım işlerim hızlı biter. Çünkü onu bir güzel döveceğim. Bunun için sabırsızlanıyorum.

AKŞAM

Eve geldiğimde evden yemek kokusu geliyordu. Bunu Buğra yapamaz heralde. O yemek bile yapamaz. Kapıyı açtığımda onun mutfakta olduğunu gördüm.

- Ooo Gece Hanım gözümüz yollarda kaldı.

- Normalde seni gebertmeyi düşünüyordum ama sırf yemek için biraz erteleyebilirim. Bu arada bu kadar kütük olup da yemek yapmayı nasıl biliyorsun sen?

- Demek ki herkes sıradan kütük olmayabiliyormuş değil mi hanımefendi.

- Yüz verdiğimi anlama. Seni her türlü geberteceğim. Merak etme.

- Tamam tamam. Yemekten sonra gebertirsin. Bu taraftan hanımefendi.

Onu takip ettim. Romantik bir akşam yemeği hazırlamış mumlar falan. Ama asıl macera yemekten sonra başlıyor.

İki saat boyunca konuştuk, gülüştük, yemek yedik. Aslında komik adammış, hanzoluğu dışında. Sonra film izlemeye kara verdik. Ama ben yarım saat geçmeden uyuya kalmışım.

Kırmızı GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin