RÜZGAR'IN ANLATIMIYLA
Bana dokunan o el, polisin eliydi. Bu ne için gelmişti. Acaba beni takıntılı katil olduğumu anladılar mı? Nasıl anlayacaklar ki? Zaten kanıtlar ablamdaydı. Onu da öldürdüm.
- Rüzgar Soykan siz misiniz?- Buyurun benim. Size nasıl yardımcı olabilirim?
- Sizi ablanızı öldürme suçundan tutukluyorum.
Herkes bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Ben de şaşkınım. Doğrusu rol yapıyorum. Yoksa niye şaşıracağım?
- Ben kimseyi öldürmedim ki? Beni hangi kanıtla alıyorsunuz?
- Az sonra kanıtı görürsünüz.
- Görürsünüz derken?
Bunu dedikten sonra tabuttan sesler gelmeye başladı. Haydi bismillah. Noluyo lan!
Herkes bir geri adım attı ama bir yandan da merak ediyorlar içinde ne var diye. Madem korkuyorsunuz. Niye açmak istiyorsunuz? Ben neyin içine düştüm acaba?
İmam da açılmasını söyledi. Sonra tabuttaki çivileri sökmeye başladılar. Söktükten hemen sonra korkuyla geri çekildiler. Daha yeni olan kıpırdama gene başladı. Bir anda tabutun kapağı insanların üstüne fırladı.
Ha s*kt*r! Ben bunu öldürememiş miyim?
GECE'NİN ANLATIMIYLA
Tabutun kapağını neredeyse imamın kafasına atıyordum. Ama adam zaten beni görünce hakkı rahmetine kavuştu. Beni gören bağıra bağıra kaçıyor, Rüzgar ise şaşırmış bana bakıyor.
- Bir adamı bile öldüremiyorsun. Senin katil olman da bir halta yaramadı. Acaba onun yerine üniversiteni mi bitirseydin? Bare bunu tam yapsaydın. Doğrusu seni anan tam yapamamış ki, sen tam olasın, dedim gülümseyerek.
İyi yerin dibine soktum. Ölürken içimde kalmıştı doğrusu. Tabutta çıkmak için yanımdaki meftayı biraz ittirmiş oldum. Rüzgara baktığımda Allah'ına kavuşmak üzereydi.
- Tut şu katili. Hapise girmeden sana ölüm yok. Haydi götürün şunu! Gözüm görmesin!
- Hemen savcım.
Tabutta yattım ya, her yerim tutuldu be! Gelde bir de bununla uğraş. Of anam of bitmiyor benim çilem.
Daha görülecek hesabım var. Biriyle mahkeme de görüşeceğim ama içeri atarken. Öbürüsü elimden kaçabileceğini pek sanmıyorum. Keşke odaya geldiğimde direk bıçağı fırletsaydım ya da ne bileyim dilini keseydim. Yani hiçbir şey yapmamıştım daha. Eğlenceli yeri hep kaçırmışım.
Ama seni de onun yanına göndereceğim. İkisi öldüğünde de halay çekeceğim. Sizi p*şt herifler!
BİRKAÇ HAFTA SONRA
Bu gün o Rüzgar denilen katili içeri tıkacağım. Bu arada ben bu ikisinden sıkıldım. Bunlar yüzünden yeni dava alamadım. Şunu halledeyim, sonra alacağım elbet.
Artık buraya başsavcı yollamaya korkuyorlar. Çünkü buraya bir başsavcı gelse hemen geberiyor. Beni seçmeler ne güzel olur. Dokuz canlıyım mübarek. Ama şuan yedisi kaldı. Yakında ölümsüz olacağım. O kadar ölümle burun buruna geldim. Ama bir türlü tanışma fırsatımız olmadı ölüm efendiyle. Ölümle de dalga gelmediğim kalmıştı. Onu da yapmış bulunmaktayım.
Evden çıktım ve arabaya bindim. Arabamda jilet gibi be! Masmavi. Parıldıyor adeta. Özledim seni kerata.
Yolda giderken bir siyah minibüs ve arkasında motor gördüm. Üstelik bu motor yabancı değildi. Uzun zamandır hesaplaşmak istediğim fakat korkusundan benden kaçan biri. Tabi ki Buğra.
Şimdi sen naneyi yemedin mi!?Bir süre daha yol gittikten sonra önümü kestiler. Anca korkunu yenebildiniz sanırım. Ben de acaba ne zaman kesersiniz diye bekliyordum tavuk herif.
Motordan indi. Kaskı çıkardı ve yanıma geldi. M*l kafa. Ukalalık yapacağım derken gebereceksin bir gün. Bakalım ne zaman?!
- Oooo savcım kimleri görüyoruz? Siz buralarda olur muydunuz?
- Ben hep buralardayım. Korkundan yıllar sonra çıktın karşıma. Benden çok mu korkuyorsun ha Buğra? Ben sen olsam ben de korkardım kendimden.
- Hahaha. Ben senden niye korkacak mışım?
- Eee sürünle gezmenden belli. Zaten kendi başına bir şey hallettiğini görmedim. Bu arada baban nasıl iyi mi? Hapiste.
- Çok iyi. Senin babanla annen nasıl? Mezarda.
- Çok mükemmeller. Yakında baban da gidecekmiş öyle söylüyorlar.
- Gece başlatma babamdan.
- Noldu gururuna mi dokundu? Bana " mezarda " derken iyiydi. Sana deyince mi kötü oldu? Buğra benim kafamı kızdırma! Yersin kafana mermiyi.
- Hadi be! Bu sefer bana değişik bir şey yapmıyorsun. Noldu yanında tavan mı yok?
- Merak etme. Sen madem değişik bir şeyle vurmamı istiyorsun. Hay hay. İstediğin bu olsun, dedim.
Arabadan aşağıya indim. Üstüne doğru yürümeye başladım.
- Şimdi niye kaçıyorsun? Dursana dangaloz.
Ve gittim kafa attım. Bir sendeledi.
- Ama sen tam düşmedin. İstediğim olmadı. Bir saniye.
Bir daha kafa attım. Bu sefer yere düştü. Burnu falan kanıyordu. Adamları bunu görünce bana doğru gelmeye başladılar fakat Buğra durdurdu.
- Bana bak! Ben seninle tatlı tatlı konuşuyorum. Sen ne yapıyorsun? Öküz sadece erkeklere denir sanmıştım. Kadını da varmış.
Bunu duyunca direk tokat attım.
- Dayaklara doymadın heralde. Öküz senin babandır.
- Gece-
- Seninle şuan hiç konuşamam. Üstelik duruşmaya geç kalıyorum, dedim. Ve arabaya doğru yürümeye başladım. Sonra Buğra'nın elini hissettim ve gerisi karanlık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Mystery / ThrillerKeşke o saçlarında parmaklarımı gezdirebilseydim; O al al olan yanaklarına dokunabilseydim; O dudaklarına dudaklarımı değdirebilseydim; Sen de benim bu kadar zampara olduğumu bilseydin; Beni acaba gene de sever miydin?