BUĞRA'NIN ANLATIMIYLA
Işık açıldığında, özellikle benim içi serilmiş olan cesetleri gördüm üst üste. Zaten sürpriz olarak ne bekleyebilirdim ki Gece'den acaba? Bu cesetlerin yüzü niye tanıdık gibi. Maşallah. Bunların arasında bir ben yokum. Ama olmayacağım ne malum? Gece'den herşey beklenir. Aslında güzel ve tatlı kız fakat bunlar sadece benim kafamda olan hayaller. Gece gerçekte sert, kızgın, ciddi, gülümsemeyen, sevilmek istenmeyen biri. Zaten o öldükten sonra onu sevmeyi bıraktım. Yeni aşklara gemimle beraber yola çıktım. Artık ağaçtaki kirazlara ulaşmak, dokunmak istiyorum.
Gözlerimi cesetlerin üzerinden kaldırıp Gece'ye baktım. Karşımda sırıtıyordu. Normalde " sırıtmayı" benim yapmam gerekmiyor muydu? Bu nasıl rüya be arkadaş!? Sanki kız olan benim de Gece'de erkek olma görevini üstlenmiş gibi
- Erkek olamıyorsan demek ki sana kız olmak düşmüş canım.
- Hadi be oradan! Ben her zaman erkeğim.
- Madem öyle. Bana erkek olabildiğin tek an söylesene. Kızlara yavşamak dışında.
-...
- Noldu? Öyle ağzı açık kaldın. Benimle laf dalaşına girme, kaybeden sen olursun!
Ayağa kalkıp cesetleri incelemeye başladım. Direk önümde duran ve az kalsın düşmeme sebep olacak cesede baktım. Osman Kavaklı. Karısını aldatıp bir sürtükle çıkan ve dahasıyla da karısını aldatan adam. Adam demeye bin şahit ister ama neyse.
- Sana da adam demeye bin şahit ister Buğra ama mecburen sana adam diyoruz. Cinsiyetin kız olsaydı neyse ama.
- Bana bak! İkidir bana sataşıyorsun. Birşey demiyorum ama haddini aşma!
- Ne yapabilirsin acaba? Senin gereksiz rüyanda saklambaç oynuyoruz.
- Madem gereksiz, bırak beni gideyim.
- Yok olmaz. Daha göreceğin çok şey var. Biraz daha sabret. Ben de seninle zaman geçirmeye meraklı değilim. Görmen gerekenleri gör sonra seni rahat bırakacağım.
İkinci cesede bakmaya başladım. Bu sefer ki kadındı. Hizmetçi kıyafetiyle duruyordu. Bunun da içi dışına çıkmıştı. Doğrusu içi dışına çıkmayan mı vardı? Bu kadının ne özelliği vardı onu bilmiyorum.
- Bu kadının suçu neydi?
- Gelen polislere kapıyı açmaya çalışmasıydı.
- Tamam.
- Hayırdır? Hiç sorgulamadın.
- Sen de ha Gece! Sorgulayınca niye sorguluyorsun diyorsun, sorgulamayınca niye sorgulamıyorsun diyorsun. Sen de bir karar ver!
- Tamam be! Sustum.
Üçünçü cesede baktım. Erkekti, öbür kadın gibi hizmetçiydi ama daha çok uşağa benziyordu. Kesin bunu da evde tek diye ya da buna engel olmasın diye öldürmüştür. dördüncüye baktığımda bu kişi Burcu Kavaklıydı. Özür mektubu ile özür dilettirilen. O zaman bu kendini öldürmeye mi kalkıştı? Sonra bu kaçırılmıştı falan.
Sıradaki cesetlere baktığımda onu kaçıran çetenin bütün hepsinin cesetleri vardı. Eski baş savcının cesedi bile vardı. Şu denize gömülmek istenen. Lan! Annemin ne işi var!?
- Babanı aldatmıştı. Ben de cezasını kestim. Ne var bunda?
- İnsan bana söylerdi be!
- Sen mal mısın acaba? Anneni öldürürken senden icazet alacak değilim. Üstelik sen birini öldürürken ondan izin mi alıyorsun? " Pardon ama ben sizi öldürmek istiyorum da izniniz var mı acaba?" diye soruyor musun? Madem soruyorsun, Rüzgar'ı öldürürken doğrusu öldüremedin ama ondan icazet aldın mı?
- Almadım. Çünkü almaya gerek duymadım. Üstelik ben onu öldürdüm. Anladın mı? Öldürdüm onu ben.
Son cesede baktığımda gördüklerime inanamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Mystère / ThrillerKeşke o saçlarında parmaklarımı gezdirebilseydim; O al al olan yanaklarına dokunabilseydim; O dudaklarına dudaklarımı değdirebilseydim; Sen de benim bu kadar zampara olduğumu bilseydin; Beni acaba gene de sever miydin?