Uyandığım da rahat bir yataktaydım. Ne yatağa bağlanmış ne de başımda bir koruma vardı. Acaba beni kaçıran kişi g*riz*kalı mı? Beni öldürmek için kaçırıyor. Sonra da başıboş bırakıp gidiyor. Acaba beni yataktan kalkmamı mı bekliyor? Bune be! Sanırsın açlık oyunlarında hayatta kalmaya çalışıyorum.
Bunları düşünürken kapı çaldı. Kapı mı çaldı yoksa ben mi yanlış duydum? Lan! Ben kral oldum da haberim mi yok?! Bu ne be! Beni öldürmek için kaçıran fakat kral eden tek örgüt. Polis bile bunları örgütten içeri bile atmaz. Anca başka nedenlerle alırlar. Bir kez daha kapım tıklatıldı.
- Patron uyanıksanız içeri girebilir miyim?
Ben daha yeni kendi kurduğum örgüte esk*rt mu dedim? Alın beni çarmığa gerin. Beni şurada yakın. Garanti olsun diye de bir kaç kez vurun be! Ben bu acıyla nasıl yaşayacağım? Çok abarttım sanırım.
- Patron. Orada mısınız?
- Yok canım. Mümkünse cehenneme gitmeyi planlıyorum.
- Yengeyi mi özledin patron?
- Şimdi ağzına bir tane vururum. Yengeleri sayarsın.
- Eee patron. Başka ne hayal etmemi isterdin ki?
- Tabut.
- Niye ki patron?
- Az sonra gideceğin yer orası da ondan.
- Eee şey patron o zaman ben kaçar.
- Kaçma lan! P*ç!
Eeee bunlar beni hastaneden aldıysa o kadın kimdi? Acaba Rüzgar geldi mi? Gelse ne yapacağım acaba? Sanki ona karşılama töreni düzenleyecektim. Odadan çıktım ve aşağıya indim. Onu gördüm. Beni hastanede güye öldürmeye çalışan kadını. Rüzgarmış o da. Bahçe de o kadın kılığıyla oturuyordu. M*l herif! Ama kadın kıyafeti bir yandan da yakışmış. Acaba onu öldürmek yerine böyle bir ceza mı versem? Kadın kılığıyla her zaman dolaş diye.
- Ooo beni öldürmeye gelen hemşire hanım nasılsınız?
- Hemşire mi? Ben sadece şaka yapmak için öyle giyinmiştim patron.
- Rıfat! Senden önce tabuta girmek isteyen biri varmış.
- Patron sadece küçük bir şaka yapmak istemiştim.
- Rüzgar şimdi sana iki seçenek veriyorum. Doğrusu ikinci şıkkı istemeyeceğinden direk ölmek isteyeceğini düşünmüştüm ama gene de sorayım.
- Sorun patron. Ben hazırım.
- Sanki yarışmaya giriyor dümbük. 1 şık; ölmek, 2 şık; benim karşımda her zaman kadın kılığıyla olacaksın. Hangisi?
- Patron tabut nerede? Sen hiç uğraşma, yorulma. Ben kendim geberirim.
- Olmaz. Öyle zevki çıkmıyor biliyor musun?
- Çıkmıyor mu?
- Çıkmıyor. Rıfat bana bir kürek getir.
- Hemen patron getiriyorum.
Kürek geldiğinde ilk kafasına sert bir şekilde vurdum. Daha sonra bacaklarına, vücuduna falan. Bir güzel haşat ettikten sonra nabzına baktığımda atmıyordu. Ölünce de korumalara gömdürdüm. artık üvey ablasıyla cehennem de mutlu mesut yaşarlar.
İkisini de ortadan kaldırdıktan sonra hizmetçilerden kahve istedim. Bir güzel keyif kahvemi içtim ve uyumak için odama gittim.
4 SAAT SONRA
Beni adamlarımdan biri uyandırdı. Bu akşam Gece'nin cenazesi varmış. Artık meftah kaldırılıyor. Hele şükür. Atarlı matarlı kızdı ama güzel bir kızdı. Yazık oldu. Hayatını yanlış denkleme oturtunca öyle oluyor. Benimde oldu. Onu da o yapıyordu, az kaldı. Ne olur ne olmaz onu uğurlamak lazım. Gene Rüzgar'daki gibi olmasın da.
Üstümü başımı giyindikten sonra cenaze yerine doğru gitmeye başladım. Gece vasiyetinde kiraz ağaçlarının yanına gömülmek istemiş. Bunlarda eski köye yeni adet getiriyorlar. Biri denize atılmak ister, biri de kiraz ağaçlarının yanına gömülmek ister. Bana göre o taş tutmuş kalbiyle bu kiraz ağaçlarını çürütür.
Geldiğimde onun anne tarafındaki akrabaları hemen elime kırmızı gül tutuşturdular. Nedenini sorduğumda en sevdiği kırmızı gül, o yüzden onu kırmızı gülle anmak istiyoruz dediler. Ben de el mahkum kabul ettim.
Bu sefer hiçbir sürpriz yoktu. Normal bir ölüyü gömme günüydü. Ben bir şey yapar diye düşünüyordum. Cenaze bittikten sonra eve gittim. Biraz oturdum. Tam yatmaya giderken kapı çaldı. Kimin geldiğini görmek için durdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Misterio / SuspensoKeşke o saçlarında parmaklarımı gezdirebilseydim; O al al olan yanaklarına dokunabilseydim; O dudaklarına dudaklarımı değdirebilseydim; Sen de benim bu kadar zampara olduğumu bilseydin; Beni acaba gene de sever miydin?