Kiraz ile beraber gelen kişi, Rüzgar'dı. Bu meymenetsizi ben nasıl oldu da öldüremedim? O kadar mı beceriksizim? Ya da adamlarım beceriksiz. Çünkü ben onu o kadar güzel şekilde paket etmişken bunlar nasıl olup da onu mezara gömemiyorlar? Üstelik bu meftah hiç kimsenin yardımı dahi olmadan o mezardan çıkabiliyor ve benim olduğum yere geliyor.
Acaba ben kafayı mı yedim? Belki orada hiç kimse yoktur. Acaba ben suçumu itiraf falan mı etsem? Deli olduğum için beni akıl hastanesine yatırırlar. Ben de oradan adamlarımla beraber kaçarım. Tabi beni tekrar satmazlarsa, satarlarsa da tetikçi ayarlarım. Hepsinin kökünü kuruturum. Sonra o tetikçiyi ortadan kaldırırım. Hayat bana güzel.
- Buğra Bey, iyi misiniz? Renginiz soldu, bir sarardınız. Yoksa yaptıklarınızı mı hatırladınız?
Ha s*kt*r! Ben cidden hayal falan mı görüyorum?! Evet, artık kafayı yemiş bir katil olduğuma göre suçumu itiraf etsem akıl hastanesinde kalırım. Oradan da kaçarım. İnşallah.
- Ne yapmışım pardon Kiraz Hanım? Biraz midem bulandı o kadar. Herşeye anlam aramayın. Bazen mantığa uymayan davranışlar da vardır. Her buraya sorgulamak için birini getirip onun her davranışına katil damgası vuruyorsanız o zaman kendinizde de aramanızı tavsiye ederim.
- Kendim de aramama gerek yok. Ben birini öldürüp de gömemezlik yapmam Buğra Bey.
Şimdi niye böyle dedi ki? Acaba yanındaki soytarı gerçek mi? Ben kendi kendime gelin güvey mi oldum? İnsan nasıl kendi kendine gelin güvey olabilir? Onu da ilk ben gerçekleştirdim. Daha ne başaracağım acaba?
- Anlamadım?
- Yani şunu demek istiyorum, Buğra Bey. Sevgilimi ilk kafasından yaralayıp sonra da adamlarına diri diri gömdürmüşsünüz.
- Peki, bunu nereden çıkardınız? Ben öyle birşey yapmadığım için çok merak ettim bu sonucu nasıl çıkardığınızı?
- Tabi, hemen söyleyeyim. Tanığım var.
Ne tanığı? Ulan! Adamlarım ispiklediler ise ölümlerden ölüm beğensinler. Elbet bir gün bu delikten çıkacağım. O zaman da onlara cehennemi tattıracağım. Zaten benimle çalıştıkları için öldüklerin de cehenneme gidecekler de, önden ben tattıracağım. Sonra da orada güzelce yanacaklar cayır cayır!
- Yapmadığım bir şeyin tanığı nasıl olabilir?
- Belli ki öldürmüşsünüz ki tanık var. Yoksa nasıl olabilir?
- Madem ki tanığınız var, gelsin tanışalım. Bakalım tanığınız kimmiş?
- Mahkemede tanışırsınız Buğra Bey. Her neyse. Şimdi size birkaç sorum daha olacak Buğra Bey.
- Buyurun sorun Avukat Hanım.
- Buğra Bey, evinizin yakınlarında size ait ağaçlardan yapılmış bir kulübe var. Onun içinde uçları kanlı ve sanki birine ağır darbe ile vurulup bükülmüş bir kürek var. Üstelik sadece sizin parmak iziniz çıktı kürekten. Onu ne için kullandınız? Kurbanı öldürdüğünüz gün mü kullandınız acaba Buğra Bey? Çünkü epey yeni duruyor.
- Atlarım için kullandığım bir kürek. Sadece benim parmak izimin çıkması normal. Çünkü atlarımla ben özel ilgilenirim. Kısacası tek ben bakıyorum.
- Kan izleri ve küreğin bükülmüşlüğü?
- Küreğin bükülme sebebi; birine vurulduğu için değil, kürekle ağır eşyalar taşıdığım için büküldü. Üstelik ben kürek büküldüğü için eski haline getirmeye çalıştım fakat daha da bükmüş oldum. Yani birini öldürdüğümü bulmaya çalışıyorsunuz ya, ben birini öldürecek olsam evim de hiç bulunmayan bir eşya ile öldürürdüm. Kürek evimin her yerinde bulunuyor. İsterseniz gidip tekrar bakın.
- Mesela evinizin neresinde var?
- Baktığınız her yerde. Bahçe de, bodrum da , kulübe de her yerde var Kiraz Hanım.
- Peki, kan izlerini nasıl açıklayacaksınız Buğra Bey?
- Kan izleri olduğunu nereden biliyorsunuz?
- Burada soruları ben soruyorum Buğra Bey! Şimdi bir daha soruyorum; Kan izlerini nasıl açıklayacaksınız?
- Onlar kan değil, boya. Hem de kan rengin de olan bir boya Kiraz Hanım.
- Kan renginde? Sizi bir saniye bekleyeceğim Buğra Bey.
- Tabi, buyurun ben beklerim.
Maşallah bana. Tek ayak üstünde kırk yalan söyledim. Bravo bana. Aslında bu kadar da yalan söylemem. Doğrusu söyleyemiyorum da. Çünkü yüzümden hemen anlaşılıyor. Nasıl tanıkları var, onu anlamadım. Adamlarım mı açık verdi? Mezarı mı açık bıraktılar? Yapacakları iş, ölüyü tabuta koyup çivilemekti. O zaman da n*h çıkardı.
Rüyama giren Gece'nin her dediği nasıl çıkıyor? Pardon, her dediği değil sadece bir dediği çıktı. Öbürleri daha çıkmadı. Üstelik sadece bir rüyaydı. Dedikleri çıksa bile ölü sonuçta. Ama bütün dedikleri çıkarsa o şuan ölmemiş olacak.
- Öhöm öhöm!
- Hele şükür, gelebildiniz Avukat Hanım.
- Dedikleriniz de haklısınız, Buğra Bey. Küreğin ucundakiler boya kalıntılarıymış ve eviniz de o renkte boya bulundu.
- Bana soracağınız başka soru var mı?
- Evet, soracağım birkaç soru daha olacak. Acaba evinize niye tabut aldığınızı sorabilir miyim?
- Ben eve tabut mu almışım? Ne zaman?
- Buğra Bey, isterseniz köşe kapmaca oynamayı bırakın. Yoksa bu sefer sizi yalnız avlarım ve bu sefer ki gibi savunacağınız şeyler olmaz. Gerçekleri ötmeye başlasanız iyi olur. Yoksa mahkeme de kapak olursunuz.
- Hanımefendi, beni tehtidlerinizle sizin doğrularınızı kabul etmeyeceğim. Tabutu da ilk defa sizden duydum. Ben niye tabut alayım ki? Kendi kendimi mezara sokmak için mi? Şuan hiç de öyle bir niyetim yok. Madem mezar almışım, siz nereden biliyorsunuz?
- Eviniz de bulunan faturadan biliyorum Buğra Bey! Şimdi konuşmaya başlasanız iyi olur. Çünkü yalanlarınıza karnım tok. Evet, tabut niye aldınız?
- Diyorum ya hanımefendi, tabutu ben almadım. Çok biliyorsunuz ya, bak bakalım o faturanın üstünde benim adım yazıyor mu?
- Adınız yazmıyor. Ama belki farklı bir ad kullanarak aldınız. Size güvenmem için bir sebep söyleyin.
- Faturanın üstündeki adı söyler misiniz? Belki tanıdığım birisidir?
- Faturanın üstündeki isim,...DEVAM EDECEK.
![](https://img.wattpad.com/cover/358947226-144-k373188.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Misterio / SuspensoKeşke o saçlarında parmaklarımı gezdirebilseydim; O al al olan yanaklarına dokunabilseydim; O dudaklarına dudaklarımı değdirebilseydim; Sen de benim bu kadar zampara olduğumu bilseydin; Beni acaba gene de sever miydin?