Bu kadın, benim annemdi. Annem beni yıllar önce terk etti sırf babam yüzünden. Fakat birkaç yıl önce ölüm haberini aldım. Ölüm nedeni ise bir davada ölü bulunmasıydı. Hatta ve hatta mezarına bile gittim. Şimdi nasıl hayatta olabilir?
- Merhaba Gece hanım. Benim adım, Yonca Soykan. Tanıştığıma memnun oldum, dedi. Ben tanıştığıma memnun olmadım ama. Sanki bilmiyorum adını anne. Herkes fısır fısır bunu konuşmaya başladı. El sıkıştık.
-Bende tanıştığıma memnun oldum Yonca hanım, dedim. Oradan çıktım.
Fakat birşey söylemeyi unutmuştum. Aldığım davanın kapanmadığını söylememiştim. Ne yazık ki bunu o "kişiye" söylemek zorunluydum. Büyük ihtimalle davayı elimden alacak ama umurumda değil.
Kapıyı çaldım. Girdiğimde beklediğim işi yapıyordu. Odayı kendi zevkine göre yapıyordu. Tabi buna zevk denirse. Eskiden odada kahverengi hakimken şimdi ise pembe beyaz karışımı koltuklar ve siyah masa vardı. Duvarlar beyazken kahverengi yaptırıyordu. Ve en büyük detay pencereyi bir insan neden değiştirir ki? Kahverengi olan pencereleri beyaz yapıyordu. Aslında anneme uzaktan başkası baksa zaten zevksiz olduğunu anlar. Çünkü zevksizliğini kıyafet seçimlerinde de kullanıyordu. Şuanki halinden bile ben tiksiniyorum. Acayip berbat kıyafetlerle kendini tanımladığını düşünür. Ama bugün başına balkon düştü herhalde. Çünkü şuan benim zevkimde giyinmiş.
- Başsavcım sizinle birşey konuşmam gerekiyor.
- Tamam, konuş.
- Yalnız, dedim. Herkesi iki dakikalığına dışarı aldı.
- Size aldığım davanın hala tam kapanmadığını söylemek için geldim.
- Nasıl hala kapanmadı?
- İki gün önce hem eski başsavcı yada sizin deyiminizle katil, hem de üvey kardeşim öldürüldü. Gene aynı şekilde ikisinde de üstünde kırmızı gül bulundu.
- Üvey kardeşim derken?- Şuan seninle hiç özel hayatımı konuşmayacağım. Sadece bunu söylemek için geldim.
- O zaman senden bu davayı alıyorum. Bugün başka bir dava geldi. Sen ona bak, ben bununla ilgilenirim, dedi. Ben biliyordum ki benden alacağını ama pek te önemli değil. Zaten bu davadan sıkılmıştım.
- Al bu yeni davan. Senden rekor bekliyorum Gece hanım, dedi. Bu da ölen başsavcıyla aynı. Ölen " yüzümü sakın kara çıkartma" der. Yenisi " senden rekor bekliyorum" der. Ha Dündar Başsavcı, ha annem ikisinin arasında pek fark yok.
Odama gittim. Aldığım davayı incelemeye koyuldum.
Ecrin Yılmaz, Kız, 7 yaşında, öğrenci, 7 kardeşi var. Ecrin onların en küçüğü, kızdan 2 aydır haber alınmadı. Okul yolunda sarı bir şemsiyenin ona ait olduğu saptandı. Parmak izi olarak iki farklı el izi olduğu kanısına varıldı. Biri kızın, biri de erkek parmak izi ama hala bulunamadı. Kız karakolun yakınlarında ölü bulundu. Otopside t*cize ve i*kenceye maruz bırakıldığı, farklı bölgelerde derin kesik izler ve bazı parmaklarının tırnaklarının olmadığı görülüyor. Annesi ifadesinde kız okula giderken çok korktuğunu, onu kendisinin bırakmasını istediğini söylemiş. Babasına da aynı ithamlarda bulunmuş fakat annesi ve babası da onun bu laflarını önemsememiş. Kafasızlar! Sizin yüzünüzden bir çocuk cinayeti eksikti onu da tamamladınız, tebrik ederim. Kızın telefonuna bakıldığında bir kaç aydır bir adamla konuştuğu ispatlanmış. Adamın yerini aradığımızda orada bulunamadı. Şuanlık adamın yaptığı düşünülüyor.
Kızın öldürüldüğü yere gittim. Karakola pek uzak değilmiş. Sanki maratondayım. Karakola pek uzak değil dedikleri yer, karakolun bir kaç patikadan sonra en uç noktasında kalıyor.
Gittiğimde at izi it izine karışmış, adamın nereye gittiği kanıtını da yok etmişlerdi. Biraz daha ilerlediğimde, cinayet silahını gördüm. Ardından bir el dokundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Mystery / ThrillerKeşke o saçlarında parmaklarımı gezdirebilseydim; O al al olan yanaklarına dokunabilseydim; O dudaklarına dudaklarımı değdirebilseydim; Sen de benim bu kadar zampara olduğumu bilseydin; Beni acaba gene de sever miydin?