24 Bölüm: İntikam

21 1 0
                                    

BUĞRA'NIN ANLATIMIYLA

O silah, Gece'ye sıkılmıştı. Arkamı döndüğümde Gece kanlar içinde yerde yatıyor. Kapının ağzında da bir katil bana bakıyordu. Kırmızı ruj ve ispanyol şapkasıyla bana gülüyordu. Sanki sadece o dudaktan oluşuyordu. Yüzünü o şapka full kapatmıştı. Gözlerimle Gece'ye bakarken bir anda kayboldu.

Katil kaybolduktan sonra hemen Gece'ye bakmaya başladım. İlk önce elindeki silahı aldım. Bir anda uyanıp da beni vurmasın diye. Kanamasına baktığımda kurşun baya derine saplanmıştı. Kanaması fazlaydı. Bir kumaşla oraya bastırmaya başladım. Fakat yetmiyordu. Kanaması 5 adamı toplasan anca o kadar ederdi.

Dudakları bembeyaz kesilmişti. Birden uyandı. Birşey söylemeye çalışıyordu fakat duyamadım. Ona biraz yaklaştım. Kulağımı kaparsa hiç şaşırmam.

- B-b-ben.

- Eee

- B-b-ben

- Eee sen?

Bir an sustu. inşallah son nefesindir. Bir söyleyemedin. Bir saattir ben ben, ne sen sen!?

- Gece şuan ciddi ciddi geberdin mi? Hem de cümleni tamamlamadan? Geri gel! Valla seni öbür dünyada rahat bırakmam!

Bir anda gözlerini açtı. O gebermedi ama az sonra ben gideceğim kalpten.

- B-b-ben sana çok aşığım, dedi ve son nefesini verdi.

Kala kaldım. Allahını seviyorsan aklına bunu ölüm döşeğinde mi söylemek geldi? İstersen söylemeseydin. Cehennemden mesaj yollatarak haber verseydin. O daha iyi olurdu.

Elimde silah ve evde olan bir sürü cesetle birlikte baş başa kaldım. Kendi izledikleri uzun filmi bitirmiş oldular. Bir süre sonra evin etrafından ses gelmeye başladı. Sanırsın evime baskın düzenliyorlar. Bir saniye!? Bunu yapıyor olamazlar değil mi? Ulan evde tekken gelmezler, şimdi ev cesetlerle kaynıyor. Allahım bu bana reva mıdır?

Bir süre sonra bu sesler kesildi. Ben de yere yattım oh be diyebilmek için. Demez olaydım. Anında bir cam kırılma sesi geldi. Maşallah. Eve FBI bile geldi heralde. Ayak sesleri kesilmiyor. Kesilse de büyük ihtimalle öbür adam geç kalmıştır.

Beni bulmaları hayli zaman aldı. Çünkü hiç birisi gelip de alt kata bakmadı. Madem kaçamayacağım. Ben de ölü takliti yapayım. Belki yakayı sıyırırım. Tabi hepsi salaksa.

Hepsi aşağıya inip beni görünce bir kala kaldılar. Sonra gelip nabzıma falan baktılar. o kadar insanlıkları varmış yani. Bütün gün orada durup bana şaşkın şaşkın bakacaklarını düşünüyordum. Ama biri gelip " komiserim bu adam belki ölü taklidi yapıyor olabilir. Bir test edelim " falan demediler. Beni sedyeye koyup hastaneye götürdüler. Ayda yılda bir kafam çalışıyor. O da buna çalışıyor. Fitne, fesata falan.

Hastaneye geldim. Bütün doktorlar bana bakıyor ama hala yüzsüz gibi ölü taklidine devam ediyorum. Fakat hiç biri hala fark etmiyor. Bir Allah'ın kulu artık beni fark edebilir mi? Şuan kendimi 3-4 yaşındaki çocuklarla evcilik oynadığımı düşünüyorum.

Aradan 3-4 saat geçti. Bana farklı farklı ilaç verip uyuttular. Benim bir şeyim yoktu ki. Neyime ilaç verdiler? Etrafa baktığımda her yanım polis. Sanırsın polis karakolunu müdürüyüm de ölüm döşeğinden döndüm. Hepsi de nasılsınız demeye geliyor.

Uyandığımı gören komiser, polislere doktora haber vermelerini söyledi. Doktor gelip bana baktı ve hızlı iyileşeceğimi söyledi. Serumu bir şeyler falan katıp odadan çıktı. Ardından polisler de çıktı.

- Kusura bakmayın ama adınız neydi?

- Zafer komiser.

- Zafer Bey acaba bana nolduğunu biliyor musunuz, dedim. Şimdi bir de akıl hastası derler. Bir de oradan müebbet yerim güzel olur. Zaten aşktan müebbet yemişim, buradan yesem ne olur ki?

- Kafanıza ve kalbinize yakın yerlerde hafif hasar almışsınız. En son nerede olduğunuzu hatırlıyor musunuz?

- Evdeydim sanırım.

- Evde ne olduğunu bana anlatır mısınız?

- Eve Gece Hanım gelmişti. Konuşuyorduk. Sonra üst kattan bir ses geldi. Ben de ona bakmaya çıktım. Odaya girip baktığımda bütün güvenliklerim yerde yatıyorlardı. Korumalara haber verdikten sonra aşağı indim. Bir süre daha geçti. Kapı bir anda açıldı ve Gece Hanım'ı vurdu. Bana da seninle daha görüşeceğiz diyerek gitti. Gece Hanım'a sıktığı kurşunlar beni sıyırarak geçmiş sanırım. Ben o anın şokundan dolayı hissetmemişim.

- Tamam, teşekkür ederim Buğra Bey.

- Ne demek. Asıl ben teşekkür ederim, dedim ve komiser odadan çıktı. Rahat bir nefes aldım. O soruyu sorunca ben iptal oldum.

Akşam olunca tekrar bir hemşire geldi. İlaç vereceğini söyledi. Aslında daha yeni bir hemşire gelip ilacımı vermişti.

- Hemşire Hanım. daha yeni bir arkadaşınız ilacımı vermişti aslında.

- Ama bu çok daha güzel olucak.

- Ney güzel olucak?

- Ölümün tatlım ölümün.

- Ne- bile diyemeden uykuya daldım.

Kırmızı GülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin