Sabah uyandığımda yataktaydım. Dün giydiğim kıyafetlerle yatmışım. Kalkmaya çalışırken belimdeki el beni kendine doğru çekti. Yüzüne baktığımda bu kişi Buğra'ydı. Şimdi yaktım çıranı.
- LAN! SEN BENİMLE NASIL UYURSUN!? ÜSTELİK BİR DE UTANMADAN BANA SARILIYORSUN! ŞİMDİ YAKTIM ÇIRANI SENİN!
Ben bunu deyince Buğra yataktan zıplayarak kalktı. Uyku sersemi bir de. Onu öldürsem kendinden haberi olmayacak.
- Noluyo be!?
- Noluyor, öyle mi!? ELİNİN KÖRÜ OLUYOR! BUĞRA KAÇMAYA BAŞLASAN İYİ EDERSİN!
- Niye ya? Daha kalkamadım bile.
- Bekle sen iki saniye.
O sıra hemen merdivenlerden inip bir satır aldım. Hem de yeni bilenmiş. Bilettiğim iyi oldu. Şimdi işime yarayacak.
- BUUĞRAA.
- Ne oldu gene?
Karşısında beni elimde satırla görünce o gözündeki korku ile stres beni acayip bir şekilde memnun etti.
- Aaaa tatlım. Niye korkuyorsun? Sadece derini yüzeceğim. Kendime post biçeceğim post!
Ben onun üstüne doğru gelmeye başlayınca duvara yapıştı. Ben de hemen geri çekildim. O sandı ki pişman oldum da geri çekildim ama amacım başkaydı.
- Sakın oradan kıpırdama. İyi bir portre olacaksın kanlarla birlikte.
Onun tam kafasını on ikiden vurmak için satırı elimle beraber geriye doğru çektim. Tam atacakken biri elimi tuttu. O kişiye baktığımda üvey kardeşimdi. Öldürülmüş olan. Şaşırdığımı belli etmedim. Bu arada katili öldüren kişide belli oldu. Ama sağol elimi kanatmaktan kurtardı.
- Sen nereden çıktın be!?
- Cehennemden çıkıp geldim sizin için.
- Babamı anladım, başka kim?
- Aaa sizi es geçer miyim savcı hanım.
- Ben ne yaptım acaba sana?
- Ölürken bunu düşünürsün, tamam mı ablacığım?
Sonra birşeyle kafama vurdu ve herşey karanlık...
2 AY SONRA
RÜZGAR'IN ANLATIMIYLA
Gece'yi daha önce öldürmeme rağmen onun cesedini 2 ay sonra buldular. Bunlar nasıl fark etmediler Cumhuriyet Savcısı'nın yok olduğunu, esrarengiz ölümünü? Şahsen onu öldüren kişide benim de. Bunlar acaba benim düzmece mezarımı kazdırtmış mıdır? Bu arada aylardır aradıkları "takıntılı katil" var ya o kişi benim. Babamı piyon gibi oradan oraya oynattım. O da dünden razıymış ama.
Buğra'yı çok güzel sanata çevirdim. Tam ablamın istediği sanata...
2 AY ÖNCE O GÜN
Ablamı sürükleyerek o çok sevdiği bodruma götürdüm. Onu orada bırakıp patronum Buğra'nın yanına gittim. Pek de umurumda değil ama bu benim işim olduğu için güvenliğinden emin olmam gerekiyordu.
- Patronum, iyi misiniz?
- Nasıl iyi olabilirim sence? Senin sevdiğin kadın gelsin, seni öldürmek istesin. O zaman görürüm seni.
- Olmayacağı için sorun yok, patron.
- Ben de aynısını diyordum ama görüyorsun durumu.
- Kızı nasıl öldürmemi istersiniz?
- Şu kırmızı güllü katilinkine benzer olsun.
- Tamam, patron.
Onu aşk acısıyla bırakıp ablamı öldürmeye gittim. Gittiğimde onu o koyduğum poşette göremedim. Ama dışarı baktığımda Gece'yi gördüm. Arabasına binip gitmeye çalışıyordu. Hemen peşine düştüm. Arabaya bindim ve onu takip etmeye başladım. Her yer karanlık, önümü bile göremiyorum. Sonra bir yere saptı. Bu kız benden kaçabileceğini mi sanıyor?
Onunla aynı yere saptım. Bence bu kovalamacanın artık bir sonu olmalı. Başka bir yöne gittim. Biraz ilerledikten sonra o gelmeden hemen önce yolunu kestim ve arabadan çıkıp onu beklemeye başladım. Bir süre geçtikten sonra Gece geldi. Beni karşısında görünce bir şaşırdı fakat şaşırması kısa sürdü. Hemen kaçmaya yeltendi ama onun hemen yanına gidip bıçağı boynuna dayadım.
- Eee ablacım. Senin ömründe bu kadarmış. Beni zorlama, efendi efendi çık. Hadi güzelim hadi.
Gece ağlayarak, yalvararak onu öldürmememi istedi. Ama yanlış kişiye yalvarıyordu. Onu kolundan tutarak, biraz da sürükleyerek önceden kazdığım mezar çukuruna getirdim.
- Diz çök.
- Rüzgar-
- DİZ ÇÖK!
Hemen yere diz çöktü. Zaten çökse de çökmese de öldürecektim.
- Son duanı et.
- Rüzgar-
- SON DUANI ET!
- Eşhedü-
Kafasına sıktım. Patronun dediği gibi kırmızı gül katilinin cinayetlerine uyarlayarak onu ormanın ortasında bırakıp gittim. Üstelik bir de fotoğrafladım patrona göstermek için. Biraz süre geçtikten sonra patronun yanına vardım. Hala Gece'nin yatağında ağlayarak uyumuştu.
Patronu uyandırıp ona gösterdim. İyi yaptığımı söyledi fakat ağlıyordu. Onu daha fazla rahatsız etmek istemediğimden odasından çıktım.
2 AY SONRA
Şimdi bütün yakınlarımı ortadan kaldırmış ve onları son yolculuklarına uğurluyordum. İşte 1. Meftayı yani Gece'nin annesini uğurluyorlardı. Neredeyse bütün akrabaları gelmişti. Sonra katil babam geldi. Onu da uğurladılar. Daha sonra ablamın mezarı geldi. Yalandan başında ağlama taklidi yapıyordum. Ama çok zaman geçmeden arkamda bir el hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırmızı Gül
Mystery / ThrillerKeşke o saçlarında parmaklarımı gezdirebilseydim; O al al olan yanaklarına dokunabilseydim; O dudaklarına dudaklarımı değdirebilseydim; Sen de benim bu kadar zampara olduğumu bilseydin; Beni acaba gene de sever miydin?