2

227 14 24
                                    

Gürbüz'den

Dokuz yıl... Tam dokuz yıl olmuştu. Biz mezun olalı, merih gideli...

O gittikten sonra hiçbir şey eskisi gibi olmamıştı. Ben, eski neşeli ben olamamıştım. Hayat, eski renkli hayat olamamıştı. Güzel olan her şeyi de yanında götürmüştü merih.

Bilmiyordum ne yaptığını, çiseme sormayı defalarca kez çok istemiştim ama gücüm yoktu. Ya mutluysa bensizlikten? Daha da kötüsü ya aşıksa?

O'ndan sonra iki yıl kadar babamın dağ evinde yaşamıştım. Kimsenin yüzünü görmeden, sadece arada bir yiyecek almak için kasabaya gider, suratsızca işimi hallettikten sonra geri dönerdim.

Konservatuar kazanmıştım, hatta kayıt bile yaptırmıştım ancak sonra bu fikirden vazgeçerek tekrar sınava girmiş ve edebiyat kazanmıştım. Severek okuduğum bir bölüm olmuştu ancak okul biter bitmez kaldığım apartman dairesini boşaltıp şehirden azıcık uzakta olan, müstakil bir eve yerleşmiştim.

Tabii bu üniversite macerası esnasında iyi bi dost edinmiştim. Ela... Birbirimizin bütün sırlarını bilirdik, yaşanmışlıklarımızı, acılarımızı. Son iki yıldır sevgilisi Mehtap ta bizimle baya takılıyodu. Güzel bir çifttiler.

Çisem vardı bide... O benim en yakın, en özel arkadaşımdı. Ama gidemiyodum yanına, her seferinde lise zamanları ve merih geliyodu gözümün önüne.

Her neyse işte, okuldan sonra taşındığım evde kitaplar yazıyodum. Bir tanesini bir yayın eviyle anlaşıp bastırmıştık ancak satışa çıkmadan hemen önce fikir değiştirip kendi adımı değil de bir rumuz kullanarak bastırmıştım. Kişisel gelişim, motivasyon benzeri bir şeydi okuyucular için. Aslında çokta sevilmişti ama o kitapta o kadar çok mesaj ve şifre vardı ki, sadece çisem ve deniz anlayabilmişti. Tabii okusaydı bide merih anlardı.

Kendimi yavaş yavaş toparlamayı başarıyordum. Ancak kuzey hiç iyi değildi, merihe o da aşıktı ve en kötüsü çocukluk arkadaşıydılar. Onu kaybetmiş olmak hayatına ağır bir yük olmuş ve en sonunda dayanamayıp Amerikaya yerleşmişti. Uzun zamandır haber almıyorduk ondan. Sanırım kendine yeni bşr bir hayat kurmayı başarmıştı. Yani umarım öyledir.

Düşüncelerimden denizin yani ikizimin sesiyle sıyrıldım.

" Gürbüz ben markete gidip geliyorum, çisem yukarda. Haberin olsun."

Tamam anlamında başımı salladıktan sonra kahve içme teklifi için merdivenlere adımladım.

Şuan izmirdeydim çünkü çisem ve deniz İstanbul'a dönme kararı almış ve taşınma konusunda yardıma ihtiyaçları vardı. İnzivamdan çıkıp onlar için gelmiştim.

Normalde kapı dinlemezdim ama tam kapıyı tıklatacağım esnada aralık kapıdan merihin adını duymuştum.

" Ya merih neden haber vermedin?!"

...

" Hiç kıvırma ozan anlattı her şeyi!"

...

" Gerçekten artık dönüyosun yani, türkiyedesin bundan sonra!"

...

" Ayy, düğünüme de gelirsin o zaman."

...

" Söylemedim mi, Deniz bu gün bana evlenme teklifi etti. "

...

" Saçmalama merih, sen benim abimsin!"

" Alo? Alo merih? Ne işi ya bu şimdi benden önemli uf!"

Kendi kendine söylenen bu turunça normal şartlarda gülerdim bile ama duyduklarımdan sonra beynimden vurulmuşa döndüğüm için sessizce evden çıktım ve biraz yürümek istedim. Nefeslerim göğsüme sığmamaya başlayınca dayanamayıp ela'yı aradım.

TEKRAR (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin