Sezgin Alaca'dan
Telefonumun çalmasıyla kaşlarım çatılmıştı. Çelebi aradığına göre Merih ile ilgili bir durum olmalıydı.
" Efendim Çelebi?"
" Sezgin bey, karakola gelseniz iyi olacak."
Ayaklanırken Samir in bana uzattığı dosyaları ittirdim, o da meraklanmıştı.
" Merih e bir şey mi oldu?"
" Endişelenmeyin, gelince anlatırım. Sadece sakin olun ve korkmayın."
Telefonu suratına kapatıp cebime soktum.
" Merih beye bir şey mi olmuş abi?"
" Bilmiyorum, karakola gidiyoruz. Sen de gel, birkaç kişiyi de al yanımıza. Şu eve yolladığım adamlar ne oldu?"
" Merih beyin henüz gelmediğini söylemiştiler, beş dakika önce konuştuk. Onlar gitmeden çıktığı için müdahale edememişler."
Sıkıntıyla nefes verip odadan çıktım.
...
Karakola vardığımızda Çelebi bir adamla konuşuyordu.
" Size söylemedi mi komiserim? Niye ulaşamıyoruz Merih beye?"
" Çelebi önce bir sakin ol, otur şöyle. "
Sinirle konuştum.
" Neler oluyor burda?"
Çelebi bana döndüğünde adam sessizce bizi dinliyordu.
" Merih beye ulaşamıyorum."
" Nasıl yani, burda değil miydi o?"
Komiser sıkıntıyla nefes verip elini uzattı.
" Murat Albayrak, cinayet şubede komiserim. Merih ile aynı davada çalışmıştık."
Uzattığı elini sıktım.
" Sezgin Alaca."
İsmimi duymasıyla şaşırmıştı ama hızla toparlanıp ikimize de oturmamızı işaret etti. Oturduğumuzda ise anlatmaya başladı.
" Merihin motoru orman yolunda bulundu, anlaşılan kaza yapmış."
Hızla ayağa kalktım.
" Ne demek kaza yapmış? Hangi hastanede? Durumu nasıl?"
" Maalesef bilmiyoruz çünkü motor bulunduğunda Merih orada yokmuş. Ekipler geniş bir alanı aramış ama Merihi bulamamış, motorun son hali ve etrafta bulunan kandan anlaşıldığı kadarıyla Merihin kendinde olması mümkün değil. Yani kazadan sonra birisi Merihi oradan taşımış olmalı, bu yüzden de yaşayıp yaşamadığını bilemiyoruz."
Dediğinde kendimi tutmayıp dışarı fırladım, samir endişeyle bana bakıyordu. Uzakta dursa da söylenenleri duymuştu.
" Ademin işi olabilir mi abi?"
" Adamları topla, o iti gebertmeye gidiyoruz."
...
Kapıyı tekme atarak açtım ve silahımı Ademin kafasına doğrulttum, o sırada da evdeki bütün adamlar etkisiz hale getirilmişti.
" Sen miydin?!"
Korkuyla bakması çok şey anlatıyordu. Ben yavaş yavaş delirdiğimi hissederken sol dizine silahı ateşledim. Acıyla bağırması umrumda değildi.
" Nerde Merih?!"
" Bulamadılar mı ölüsünü? Orman yoluna bak ordadır."
Demesiyle diğer dizine de sıktım ve Samir e seslendim.
" Tuzu getir!"
Elinde plastik, büyük bir kapla gelmişti. Kabın içi ağzına kadar tuzla doluydu.
" Oynama benimle adem! Motorun yanında yokmuş, birisi taşımış, nerde o!"
" Yemin ederim bilmiyorum, adamlarıma sadece vurmalarını söyledim!"
Sinir kat sayım artarken elini masaya sabitleyip silahı elinin ortasına bastırdım ve sıktım, bağırışları canımı sıkmaya başlarken elini tutup tuz dolu kaba soktum.
" Seni öldürmiycem adem, korkma. Hatta şöyle söyleyeyim, senin ölmene asla izin vermeyeceğim. "
Kulağına eğilip fısıldadım.
" Seni ateşler içinde yakıcam ama korkma adem, ölmiyceksin."
Soğuk bakışlarımı ona sabitleyip samire elimle bir işaret verip dışarı çıktım ve arabamı çalıştırdım.
Merihi bulmalıydım. Yaralıydı ve kim olduğunu bilmediğim birisinin elindeydi. Aklıma kuzey geldiğinde bir umut onu aramak için zeytin dediğimiz adamımdan numarasını bulmasını istemiştim.
Zeytin, en güvenilir adamlarımdan biriydi. Keskin nişancıydı ama çoğunlukla evden çıkmaz, bilgisayardan lazım olan işleri hallederdi. Gerçek adını ise ben dahil kimse bilmezdi.
Telefonunun konumunu bulmasını da isteyecektim ama sonradan çelebi telefonun olay yerinde bulunduğunu söylemişti.
" Efendim?"
" Kuzey? Ben Sezgin."
" Oo Sezgin bey, ne oldu o dik başlı hallerinize? Sesiniz bi aciz geliyor."
Ne dediği umrumda bile değildi.
" Merihi sen mi kaçırdın?"
" Ne? Ne kaçırması, merih nerd-"
Onda değildi, bu yüzden vakit kaybetmemek adına telefonu kapattım ve olay yerine sürmeye başladım.
...
Orman yoluna gittiğimde adım sayesinde polisleri geçip motorun yanına gidebilmiştim.
Motor resmen hurdaya ayrılmıştı... Üstünde ise çok fazla kan vardı, benim faremin kanı...
Samir geldiğinde beni arabanın yan koltuğuna oturtup eve sürmeye başladı. Dayanamayıp yolda giderken kapıyı açtığımda ani bir frenle arabayı durdurmuştu.
Arabadan kendimi atıp yol kenarında dizlerimin üstüne çöktüm ve hıçkırarak ağlamaya başladım. Neyseki etraf ıssızdı ama olmasa bile umrumda değildi.
Samir bana sarıldığında ben de ona sarılıp ağlamaya devam ettim.
" Nefes alamıyorum samir! Benim yüzümden o it BENİM faremi vurdu! Ona bir şey olduysa herkesi kül ederim, ben bunu kaldıramam!"
Bana sıkı sıkı sarıldığında nadir konuşan dostum konuşmaya başladı.
" Ben inanıyorum patron, merih bey yaşıyo. Seni bekliyor ve sana ihtiyacı var. Kendini bırakamazsın, bırakırsan onu kurtaracak kimse kalmaz. Hadi toparlan lütfen."
Ayrıldığımızda son gücümle boşluğa doğru bağırdım, boğazlarım parçalanırcasına acımıştı ama iyi de gelmişti.
Bu gün o zırvaladığım hastalık falan bahaneydi, sadece yanında birilerinin olmasını istemiştim. Merihi orada bulamazdılar ve korumalar dikkat çekmezdi.
Adem olacak it uzun süredir karşı karşıya olduğum bir isimdi ancak benden korkardı. Toplantılarda çoğunluk benim tarafımda olduğu için hiçbir şeye cesaret edemezdi ama masa'nın verdiği karar üzerine uzun zamandır üzerinde çalıştığı iş bana verilmişti.
Bunu kaldıramayıp intikam almak istemişti ama bu uğraşı ona dünyada cehennemi yaşatacaktı...
Ellerimle yüzümü sıvazlayıp arabaya bindim ve Samir in bizi eve götürmesini bekledim. Zeytin'in neler yaptığını merka ediyordum, mutlaka bir şeyler bulmuş olmalıydı. Zeki farem yaşamak zorundaydı..
...
Okumadan atıyorum, bir kusurumuz ya da yanlışımız olduysa affola.
Üç gün sonra yeni bölümde görüşürüz!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEKRAR (BxB)
Ficțiune adolescenți(bxb) "karmaşa" kitabımın yan kitabıdır. o kitabı okumadan da bunu okuyabilirsiniz. Homofobikleri dışarı alalım! Dokuz yıl önce ilişkileri başlamadan biten merih ve gürbüz yıllardır birbirleriyle bırak görüşmeyi haber dahi almazken adli bilimler uz...