0.5

172 33 21
                                    

Yarım saat, hayır tam olarak otuz sekiz dakika geçmişti derse gireli. Tabi ki de bir dersin ne kadar sürdüğünü bilsem de şu an bu bilgim kalbimin ağzımda atmasını engellemiyordu.

"Biz gidiyoruz, dolapta bir şeyler var."

Annem bir anda içeriye girdiğinde istemsizce telefonu saklamış yattığım yerden doğrulmuştum.

"Nereye gidiyorsunuz?"

Bir süre öylece suratıma bakıp masamdaki parfümümü alarak kapıya doğru ilerledi.

"Akşam bekleme bizi."

Bekleyeceğimi kim söylemişti ki zaten?

Önce odamdan daha sonra da babamla beraber evden çıktıklarından rahatça aşağıya inip kapıyı kilitledim. Balkon kapısını da kapattığımda adımlarımı mutfağa çevirdim. Gerçekten acıkmıştım ve açıkçası evde tek olmak şu an fazlasıyla işime geliyordu.

Bir kaç malzemeyi de beraberinde çıkartıp soslu bir makarna yapmaya başladım. Bir saat dolmak üzereydi ve dediği gibi eğer Sinan hoca sonrasında da bir iş kitlemezse araması an meselesiydi.

Makarnayı süzüp tavaya aldığım gibi tezgahın üzerinde duran telefonum çalmaya başlamış ve benim bütün iradem yerle bir olmuştu.

Sakin ol Nida, sesli mesaj atmak gibi. Stres yapacak bir şey yok.

Üçüncü çalışında artık kapanmaması için uzanıp çağrıyı cevapladım. Okuldaki öğrencilerin sesleri uğultu gibi duyuluyordu.

"Selam hanımeli."

"Merhaba."

Ses tonu... gerçekten çok iyiydi.

"Şu an bana sakin olduğuna dair minik bir söz verir misin? Yüz yüze değilken panik atak geçirirsen senin evine zorla dalmam gerekecek."

"Yok, yani iyiyim. Bir gerildim ama kötü olarak değil, ilk ya ondan. Eve gelme, yani gerek yok iyiyim."

"Tamam Nida, iyisin. Ne yapıyorsun bakalım?"

Bakışlarım istemsizce etrafta gezindi.

"Makarna, yemek yani."

Gülüşü duyulurken daha fazla risk almamak için sandalyeyi çekip oturdum.

"Acıktığını fark edebiliyorsun yani, güzel."

"Hahaha çok komik, merak etme artık yanımda su da getiriyorum."

Biraz duraksadığında telefonu sessize alıp elimi alnıma sertçe vurdum.

Salak! Çocuk senin mektupları bulduğunu bilmiyor ve siz her şeyi konuştuğunuz zamana kadar bilmeyecek ya!

"Yani yemek ve içmek temel şeyler ya ondan dedim. Neyse, senin dersin nasıl geçti?"

Etraftaki uğultular kesilirken tahminimce araba kapısının kapanma sesi geldi.

"Oflaz nasıl yorulur diye düşünüyor adam boş zamanlarında belli. Sınıfın vizelerini bana okutacakmış, bir kaç şey daha var dedi ama ne gibi bir eziyet seçecek bilmiyorum."

"Sinan hoca takıntılı bir adam, umarım bırakır peşini."

"Dimi ya, benim yapmam gereken çok önemli şeyler var. Daha hanımeli ile saatlerce konuşmam lazım ki sesimden tanısın beni."

Sandalyemde iyice arkama yaslandım.

"Bu arada tanısam bile büyük ihtimalle gelemem."

"Biliyorum güzelim, utangaçlık faktörümüz de var. Yanakların da kızarır şimdi senin dimi?"

Hayır Nida, yalvarırım sakin ol bozma.

"Eee şey ben yemeğe baksam, sonra konuşuruz olur mu? Bizimkiler gelir zaten birazdan."

"Tamam tamam afiyet olsun hanımeli, eve geçince yazarım."

Yanık kokusu burnuma gelirken gerçekten ocakta kalan yemeğimi hızla kulpundan tutarken elektrik çarpmış gibi yanan parmağım acıyla inlememe neden oldu.

"Yaz tabi, görüşürüz öptüm."

Öptüm mü?!

Ben neden kendimi rezil etmeden herhangi bir eylemimi sonlandıramıyordum acaba?

"Ne bu samimiyet ne öpmesi. Saçmalama Nida, tamam senden ilk hoşlanan kişi olması ve senin de onun bu ilgisini samimi bulman olumlu bir şey olabilir ama bu gerçekleri değiştirmez. Sakin ol ve şu yemeğini ye."

Makarnanın düzgün kısmını tabağıma alıp telefonumla beraber salona çıkarken tekrardan bir bildirim geldi.

Tabi ki Oflaz'dandı.

Oflaz: Ne demek güzelim o şeref bana ait. Asıl ben öptüm :)

***

3 gün sonra...

Siz: Ders başlayacak şimdi, kolay gelsin sana da.

Oflaz: Kolaysa başına gelsin diyemem, kıyamam zaten.

Oflaz: İyi dersler hanımelim

Yapma işte onu yapma ya...

Telefona salak gibi bakarken içeriye Sinan hoca ve genç bir çocuk girdi. Sanırım bu hoca gerçekten üst sınıflara kafayı takmıştı.

"Merhaba arkadaşlar bugün size dersleri Yalçın arkadaşınız anla-"

"Hocam benim adım Yalçın değil."

Tanıdık ses gözlerimi indirdiğim telefondan hızla tahtaya çıkarırken içeriye giren çocuk gülerek bana bakıyordu.

Bir dakika bu gerçek olabilir miydi?

"Neyse ne, notlarını bir arkadaşının yanına bırak ve anlatmaya başla."

Ben kilitlenmiş gibi gözlerine bakarken yanıma yaklaşan her adımında biraz daha tanıdık gelen siması olduğum yere sinmemi sağlıyordu. Sıramın yanına geldiğinde elindeki kağıtları masama bıraktı ve çantasından iki şişe su çıkarıp onları da sıranın üzerine bıraktı. Birini açıp içerken bir diğerini de bana doğru hafifçe itti.

"Bu derste ikimizin de ihtiyacı olacak hanımelim."

***

AMAN ALLAHIM ÖĞRETMEN BİR OFLAZ MI? YAPMA ETME BE YAZAR FDGHFDJGFK

NASILSINIZ AŞKOLAR NASIL GİDİYOR HAYAT?

BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜ?

OY VE YORUMLARINIZI KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ FİKİRLERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUUUM 🫶🏻

BİR SONRAKİ BÖLÜMDE GÖRÜŞMEK ÜZERE HOŞÇA KALIIN 🤍💕

Gönderiliyor;Hanımeli TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin