"Peki güzelim, çocukluğum, hanımelim. On dakikaya sizde olsam benimle beraber o karanlıkta kalmış hatıraları gün ışığına maruz bırakmak ister misin?"
"Na-nasıl olacak ki o?"
Tekrardan saatine baktı. Akşam olmuştu ama yine de evde kimse yoktu. Kuvvetle muhtemel beni zerre umursamayan ailem bu saate nerede ve kimle olduğumu umursamazlardı.
"Sen hazırlan ben on dakikaya kapındayım güzelim, kalanını düşünmeye gerek yok."
Daha önce bir sevgilim olmamıştı, kimseyi sevmemiştim. Kimseyle beraber bir şeyler yapmak ilgi çekici gelmemiş aksine karşı bir cinsle merhabalaşırken fazlasıyla gerilmiştim.
Ama şimdi her şey çok farklı hissettiriyordu. Geçmişimden bir parça olması bir yana, ilk defa birine karşı güvendiğimi hissediyordum.
Buna ailem de dahil.
"O zaman ben giyinmeye gidiyorum?"
Verdiğim cevap onu bir anda masadan kaldırırken telefonu kapatmadan koşmaya başladı.
"Ama bizim evin adresini biliyor musun ki sen?"
Kapıdan çıktığı gibi arabaya binerken telefonu muhtemelen aparata asıp bana döndü.
"Ben senin hangi yöne baktığına göre nasıl hissettiğini bile anlıyorum hanımelim. Sekiz dakika kaldı, kapatıyorum?"
"Görüşürüz Oflaz."
"Görüşeceğiz bir tanem."
✨✨✨
Pijamalarımı çıkarıp kot pantolon ve basit bir tişört giydim. Elim elbiselere gitse de süslenme hissiyatına olmadan kendim gibi olmak istedim.
Çantamı ve telefonumu da aldığım gibi aşağıya indim ve dün gece yaptığım kurabiyelerden yaptığım paketi kucaklayıp kapının önüne çıktım.
"Özel mülk diyorum beyefendi, giremezsiniz."
"Ben mülke ilgilenemiyorum Habeş maymunu, hanımelimi almaya geldim."
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Oflaz gerçekten çok başka bir kişilikti.
Mustafa abi tekrardan söze gireceği sırada kapının önüne geçip ikisinin arasına girdim.
"Ben gidiyorum Mustafa abi, evde kurabiye var mutfak masasına bıraktım. Ben yaptım ona göre."
Oflaz arabanın yanına geçip kapıyı açtığında koltuğa oturup onun da gelmesini bekledim. Ama o Mustafa abiye güç gösterisi yapar gibi böbürlenerek yürüdüğünden bu olması gerekenden daha uzun sürüyordu.
En nihayetinde arabaya bindiğinde arkama yaslanıp kemerimi taktım.
"Şimdi nereye gidiyoruz?"
Eliyle bir dakika durmamı işaret edip arka koltuğa uzandı ve oradan kocaman bir buket hanımelini kucağıma doğru uzattı.
"Öncelikle bunu yapmam gerekiyordu."
Bir sürü rengi vardı ve deli gibi güzel kokuyordu.
"Çok teşekkür ederim, çok güzeller."
Kemerini takıp derin bir iç çekti.
"Emin ol benim güzelim kadar değiller."
✨✨✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönderiliyor;Hanımeli Texting
HumorGeçmiş, unutulduğunda, ya da hatırlanmadığında karanlık suların altına gömülebilecek kadar basit olaylar silsilesinden ibaret değil. Tarih bir şekilde tekerrür eder ve geçmiş ne olursa olsun geçmemek için elinden geleni yapardı. Ve benim çıkmazları...