"Şimdi böyle üstüme gelmekle olmaz, zaten kafam yeterince bana geliyor. Kaçacak yerim kalmadı."
Yanımdaki tabureye oturup ellerini belimde birleştirdi.
Bu çocuk ne zamandan beri bu kadar güzel kokuyordu?
"Ben hariç kimse gelemez senin üzerine, ama ben sadece üzerine gelmekle ne kadar durabilirim bilmiyorum."
Parmağımın ucunu gözüne doğru uzattım.
"Şu kadarcık şansım yok mu?"
Kaşlarını alayla havaya kaldırdı.
"Yirminci arayışımda açmadığın telefonda o hakkın bitti sevgilim."
Her ne kadar artık çalıştığından emin olmasam da aklımdaki düşüncelerin birkaçını birbirine bağlayıp zor zar açık tuttuğum gözlerimle ellerimi yanağıma dayadım.
"Sarılsam?"
Cıkladı.
"Öpsem?"
Bir önceki soruma nazaran daha uzun süre düşünüp başını iki yana salladı.
"Yemezler güzelim."
Ellerimi sinirle yüzüme kapattım.
"Ama onu yemiyorsun bunu yemiyorsun ne yiyeceksin? Ben sarhoşum asıl benim sana trip yapmam lazım sana ne oluyorsa!?"
Bu sefer belimdeki ellerini bir anda çekmek için kullanmış ve beni yan şekilde kucağına oturtmuştu.
Bu da bunu iyice huy edindi ha!
"Seni yiyeceğim tabi ki?"
Yüzümdeki ellerimi çekip kocaman gözlerle yüzüne yaklaştım.
"Ben yemek mi oldum şimdi? Ne yemeğiyim? Pilavsam eğer bebeğim olursa ne olacak mercimek mi?"
Sesli bir şekilde kahkaha attığında cümlemdeki gülmesi gereken yeri arıyordum.
AMA ÖYLE BİR YER YOKTU!
"Ne gülüyorsun be! Kalk git ben daha çok oynayacağım. Yüzüme yüzüme gülmeyen adamlarla oturup konuşurum bende."
Yere basmak için kendimi adeta aşağıya atışım tabi ki de onun beni daha sıkı tutması ve burun buruna gelmemiz ile son buldu.
"Sen sevgilinin ne kadar kıskanç bir ruh hastası olduğunu biliyor musun?"
Bana salladığı parmağı tutup yavaşça büktüm.
"Sen benim ne kadar kinci biri olduğumu biliyor musun?"
Bakışları dudaklarıma düştüğünden derin bir iç çekip başını salladı.
"Ben senin aldığın nefesi ezbere biliyorum. Bırak kinciliği sen daha anlamadan ben senin ne düşündüğü hissediyorum."
"Ben hamileyim ya şimdi, sen buna kızmak için gelmedin mi niye lafı çeviriyorsun?"
Bir anda buz kesen bedeni ile istemsizce ellerimi yanaklarına götürdüm.
"İnme mi indi sevgilim sana?"
"K-kim hamile?"
Omzumu silktim.
"Çatlak kardeşimiz."
"S-sen?"
Bu sefer kaşları çatılan bendim. Ohooo bu benden çok kaydırmıştı kafayı.
"Hamile olmak için ne gerekiyor Oflaz?"
Hala bu gibiydi ve alnındaki damlarları belli olmaya başlamıştı.
"Eş?"
Ellerimi çırpıp dudağına ufak bir öpücük bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönderiliyor;Hanımeli Texting
HumorGeçmiş, unutulduğunda, ya da hatırlanmadığında karanlık suların altına gömülebilecek kadar basit olaylar silsilesinden ibaret değil. Tarih bir şekilde tekerrür eder ve geçmiş ne olursa olsun geçmemek için elinden geleni yapardı. Ve benim çıkmazları...