2.6

86 16 21
                                    

Kafayı yemek üzereyim. Oflaz eve girdiğinde ona görünmeden odama çıkmıştım ve bunun üzerinden bir saat yirmi yedi dakika geçmişti.

Ama o asla yanıma gelmemiş, o şüpheli telefon konuşmasından sonra salonda Nil ve Safiye anne ile oturmaya devam etmişti. Ki sanırım hala da aynı şeyi yapıyordu.

"Ne olabilir ki? Ne yapabilir hani? Seviyor beni, bende onu seviyorum. Kötü bir şey olamaz ama içinin rahat etmediği ne var? Sır? İhanet? Hayır hayır Oflaz böyle bir şey yapmış olamaz."

Telefonumu alıp Beril'i aradım. Meşgul çalıyordu. Naz, Pervin, Sibel... Hepsi aynı şekildeydi ve ben sanki tıpkı aralarında katıldığım hızla aralarından atılmışım gibi hissediyordum.

Daha fazla oturduğum yerde beklemenin bir halta yaramayacağını anladığım gibi kalkıp aşağıya indim. Nil ve Safiye teyze aşağıda bir şeyler konuşuyordu.

"Nil bana bir bakabilir misin?"

Hızla oturduğu yerden kalkıp yanıma adımladı.

"Efendim bebeğimin biricik büyü yapmayı bilmeyi bırak kötü düşünmesine bile ihtimal vermediğim yengesi."

Midemdeki ağrı kötü şeyler habercisi gibi beni kıvrandırırken derin bir nefesin eşliğinde elimi ona doğru uzattım.

"Telefonunu verir misin?"

Başını iki yana salladı.

"Yenabcım ben telefonumu servise gönderdim. Çınar'a sinirlenip duvara fırlattım ve dalağına böbreğine ayrıldı ya telefon?"

"Oflaz'a ve diğerlerine ne oldu Nil? Kimi arıyorsam meşgul çalıyor, Oflaz desen zaten telefonla benden gizlemesinin içine dert olduğu bir şeyi bana söyleyeceğini ve bununla bana haksızlık ettiğini ima ederek biriyle konuştu. Şimdi ortalarda yok, ayrıca eve geldiğinde yanıma gelmedi bile."

Kaşları çatıldı.

"Abim mi dedi bunu?"

Başımı salladığımda hemen yanımızda duran konsola dönüp çekmecesinden mavi renkte olan anahtarı aldı.

"Benimle gel yenge, bizim akılsız tutulma yaşıyorsa bunu iki dakika içerisinde öğreneceğiz."

Dediklerinden herhangi bir şey anlamasam da arkasından ilerleyip yukarıya çıktık. Oflaz'ın odasının kapısından durduğumuzda önce anahtarı işin içine katmadan kulpu çevirdi. Ve kapı açılmadı.

"Ahlaksız fikir fukarası! Çocukluktan beri bir şey saklasa kapısını kilitler bu, şimdi de kilitlemiş haklısın yenge kesin bir boklar yiyor bu."

Mavi anahtarı alıp bu defa kapıyı açtı ve hiç beklemeden içeriye girdi. Etrafta görünür bir şey yoktu ama Nil buna bakmadan direkt dolabının yanına gitti ve ikinci çekmeceden küçük bir kutu çıkardı.

"Nil özeli vardır karıştırma-"

"O benim bütün odamı boşaltıp üzerine altın dedektörüyle taramıştı ve bulmaya çalıştığı şey metal değildi, dua etsin ben odaya dalmıyorum şu an."

Kutuyu alıp salladı ve ön taraftaki kilidi çevirip açtı. İçi bomboştu.

Bakışları bir bana bir de kutuya dönerken sanki olabilirmiş gibi ters çevirip kutuyu yatağa fırlattı.

"Şimdi siktim belasını, pardon ama yenge öyle. Kalk kalk kalk, abi- aman o yolsuz kaşarı parçalamaya gidiyoruz. Sana bu yapılmaz! Ben sizi her dakika bassam bile yine onunla öpüşen sana bu yapılmaz! Sevgilisi var diye kız kardeşine trip atarken kendi sevgilisini aldatamaz!"

Dedikleri ile kutudaki bakışlarım hızla yüzüne çıkarken ciddi olan ifadesi mideme çok sert bir yumruk yemişim gibi hissettiriyordu.

"B-bu şakaysa hiç komik değil Nil."

Başını iki yana salladı.

"Değil yenge değil, küçüklükten beri senin fotoğrafın var bu kutuda. Gerizekalı çerçeveletip astığında odaya arkadaşları girer ve seni beğenirler diye çekmecesinde saklıyordu fotoğrafını. Bende bunu buldum tabi, ne olduğunu sorduğumda asla bozuntuya vermeden seni anlattı bana. Ve eğer bir gün bu kutudan o resmi alırsa sana olan her hissi bitermiş. Öyle dedi bana, ben tabi sürekli bakıyordum hatta daha geçen hafta Çınar'ı eve atmıştım, onun kıyafetlerinden bir şeyler verecektim ve kutunun olduğu çekmeceyi de açıp baktım. Resmin vardı orada, duruyordu. Yeni almış o resmi buradan."

Kulaklarım uğulduyordu, hayır bütün ışıklar sönmüştü. Tutunabildiğim değil tutacağım tek dalım oydu. Ve şimdi o da mı gitmişti?

İmkanı var gibi gözükmüyordu.

"Ben arıyorum Polat'ı, o kesin biliyordur. Hatta dur Beril herkesten önce fark eder böyle şeyleri. Onu arayacağım. Biliyorsa zaten açmaya yüzü olmaz."

Telefonu çıkarıp hızla numarasını tuşladı ve hoparlöre aldı. Benimkinin aksine uzun uzun çalan telefon cevapsız kalırken Nil sinirle bir daha aradı. Bu sefer aldığımız yanıt ikinci çalışta çağrının reddedilmesi oldu.

"Yok artık, bunu yapmış olamazlar, onlar da işin içinde olamazlar."

Omuzlarım düştü. Beynim hiçbir şeyi idrak edemiyordu.

O benim sevgilimdi, her türlü ilkimi paylaştığım adamdı. Beraber uyuduğum, beraber uyandığım, doyasıya öpmek istediğim tek adamdı.

Hiçbir şey söylemeden yataktan kalktım. Nil benimle beraber ayaklansa da ona dönen bakışlarımla geri yerine oturdu.

Benim onsuz bir hayatım yoktu ki. Nereye gidecektim? Evim bile oydu, onundu.

Odadan çıkıp kendi odama ilerledim. Girişteki çerçevelerde, yatağımın baş ucunda, çalışma masamın her tarafında onunla olan resimler vardı.

Önüm arkam o olmuşken, bize bunu nasıl yapabilmişti?

Eski evimden, annemlerden kalan tek şey olan kalın hırkayı giyip, telefonumu da yatağın ortasına bırakarak balkona çıktım. Evde değildi ve artık her neredeyse hala aramamıştı.

Ağlamak istiyordum, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum ama onu bile yapacak kadar kendimde değilmişim gibi hissediyordum.

Sadece o kadının dediği şeyler yankılanıyordu kulaklarımda.

"Seni seven biri, seni tanımıyordur. Emin ol tanıyınca eskiye dönüp seni hiç tanımamış olmak için kendini heba edecektik. Kendimden biliyorum."

✨✨✨

Oflaz'dan...

"Zeki misin yoksa herkesi çok mu iyi tanıyorsun bilmiyorum ama kardeşin beni de arıyor."

Beril telefonu bana uzatırken omzumu silkip arkama yaslandım. Yorulmuştum ve tahminlerim bir bir çıkarken daha fazla sonu olmayan yollarla ilgilenmek istemiyordum.

"E peki oğlum sonra ne yapacaksın. Bugün kaç yarın kaç bulmayacak mı bu kız seni? Adınız gibi biliyorsunuz birbirinizi. Daha ne kadar sürecek onu da söyle de bende ona göre hazırlıkları yapayım."

"Oğlum ben zevkten mi kaçıyorum, arasam sesimden anlayacak diye ödüm kopuyor. Alt tarafı evlilik teklifi edecektim ben. Karım ol diyip öpecektim. Şimdi ne oldu? Kimsesizim diyen, ailesi yüzünden hayatı boka saran kıza nasıl onlar senin ailen değilmiş, sen karışmışsın diyeceğim! Zor toparladım ben onu! Nasıl kaldıracak?"

✨✨✨

OOOO HANİ BENİM TERS KÖŞE PERİLERİM FJFJFDJ

NASILSINIZ AŞKOLAR NASIL GİDİYOR HAYAT?

BEĞENDİNİZ Mİ BÖLÜMÜ?

OY VE YORUMLARINIZI, KİTABIN GİDİŞATI HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ BURAYA BEKLİYORUM.

KOCAMAN ÖPÜCÜKLER HOŞÇA KALIIN 🤍🫶🏻

Gönderiliyor;Hanımeli TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin