Dudağıma yapıştığı gibi bizi suyun içine çekerken ondan ayrılmama izin vermeden daha derine indi. Her ne kadar hala kollarım boynuna dolanmış, onunda elleri belimde duruyor olsa da bu korkmadığım anlamına gelmiyordu.
Artık karşılık verecek gücüm kalmazken omzunu ittirip sudan çıktım. Deli gibi öksürüyordum ve boğazım yanıyordu.
"Sen deli misin ya!"
"Aklımı başımdan alıyorsan demek ki?"
Çıplak göğsüne vurup sahile doğru yürümeye başlarken tabi ki beni rahat bırakmayıp kolumu tuttu ve tekrardan suya çekti.
"Benim sevgilim bana kızdı mı yoksa?"
Suda eğildiğinden yüzümüz aynı hizaya gelmişti. Suyla iyice yüzüme yapışan saçlarımı geriye doğru atıp alnıma ufak bir öpücük kondurdu.
"Sevgilin sana çok kızdı! Ölüyordu korkudan!"
Elleri tekrardan belimi buldu.
"Ama bizim üçüncü kuralımız neydi?"
"Öperken aklın pek de kural tanıyacak gibi değil di."
Derin bir iç çekti. Tamam şu an kendimi tutuyor oluşum ona en az onun kadar yükselmediğim anlamına gelmiyordu.
Bikinimden dolayı bedenimin büyük bir kısmı bedenime değiyordu ve bu beni daha önce olmadığım bir insana sürüklüyordu.
"Aklımı başımdan aldığın içindir o..." yanağımı öptü. "Değil seni öperken, bunu düşünürken bile sarhoş olduğumdandır." Islak parmakları dudağımın kenarını buldu. Bu sefer sevdiği izim değil, dudaklarımdı.
Onun izini taşıyan dudaklarımda.
"Her an seni düşündüğümden, aklımdan çıkaramadığımdan, unutamadığımdan ve asla unutmak istemediğimdendir." Parmaklarımın okşadığı kısma uzun bir öpücük bıraktı. "Aşktandır, sevgidendir, her hareketine, her duruşuna, seninle alakalı olan her şeye hayran kalışlarımdandır. Sendendir. Uğruna ölmem gerekse bir saniye düşünmeyeceğim varlığındandır."
Sözleri bile beni nefes nefese bırakırken öylece gözlerinin içine bakıyordum. Anlamaya çalışıyordum.
Nasıl bu kadar çok sevdiğini ve en önemlisi nasıl benim bu kadar kısa sürede ona bu kadar bağlanıp, sevdiğimi.
Onun değimiyle; her hareketine, her duruşuna ve onunla alakalı olan her şeye nasıl aşık olduğumu.
Ve bunun hayatımda yaptığım en doğru şey olduğuna bu kadar emin olduğumu.
"Ben senin kadar süslü kelimeleri bir araya getiremiyorum. Gözlerine bakıyorum ve o an her şeyin iyi olacağına inanıyorum. Varlığın için dua ettiğimi ve seni sevmenin yaptığım en doğru şey olduğunu biliyorum."
Bu sefer saçlarını geriye atıp yanağını öpen bendim.
"Sana sahip olduğum için ne kadar şanlı olduğumu adımdan iyi biliyorum."
✨✨✨
Yüzmeyi öğretme işi bizim aşk dolu dakikalarımızdan sonra fazlasıyla kısa sürdüğünden eve gelip duş almış beraber yiyeceğimiz yemek için hazırlanıyordum. Tabi ki yapışık ikizim Nil ile beraber...
"Ama söylicem dedin yenge... aşkıma benim de kavuşmam lazım artık."
Beyaz gömleğimin uçlarını kot şortuma sıkıştırırken basan sıcak ile aniden Nil'e döndüm.
"Yengecim tam olarak ne zaman söyliyeyim? Abinin bulduğu her fırsatta beni öptüğü an mı, yoksa denizde bana yüzme öğreteceğim diye girip yüzmek hariç her şeyi yaptığımız anlarda mı? Ne yapayım konuşamıyorum işte dur-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönderiliyor;Hanımeli Texting
HumorGeçmiş, unutulduğunda, ya da hatırlanmadığında karanlık suların altına gömülebilecek kadar basit olaylar silsilesinden ibaret değil. Tarih bir şekilde tekerrür eder ve geçmiş ne olursa olsun geçmemek için elinden geleni yapardı. Ve benim çıkmazları...