Bundan sonraki bölümlerde texting şekline döneceğiz aşklarım haberiniz olsun:)
Çünkü kaybettiren ölüm, senin vicdanının azat ettiği insanları yine sana kazandırır.
✨✨✨
Sevmenin, birini koşulsuz, güvenerek sevmenin ne demek olduğunu hiçbir zaman hissetmemiştim. Mutlu bir aileye doğmuştum, fakat gelişim o cenneti cehenneme çok kısa bir sürede çevirmişti.
Annem benim doğumumdan sonra bir daha biyolojik açıdan imkansız görülen bir oranla doğuramayacağını öğrenmiş ve bunun bütün suçunu henüz bir buçuk yaşımdayken benim omuzlarıma yüklemişti. O evde benim bir adım yoktu, hep o ya da buydum.
Altı yaşımın son zamanlarında bir gün sinirlenmiş, bana kardeşlerimin katili olduğumu söyleyerek, bu lekenin beni hiç bırakmayacağını, hiç sevilmeyeceğimi ve onlar tarafından bir çöpten farksız olduğumu avazı çıktığı kadar bağırmıştı.
O gün bu gündür anne baba kelimesi bile artık hayatımı idare etmemi sağlayan birer gelir kaynağına dönmüştü. Ama ben bunlara rağmen karşımdaki mezarda yatan cansız bedenlerini özlediğim gerçeğini içimden sökemiyordum.
Bir insan neden ona eziyet eden insanlardan kurtulduğu için ağlardı?
"Siz beni hep koşullandırdınız. Ailemizdeki katil oldum önce, bir gün olsun sevin beni diye çok çabaladım. Başarılı olursam gururlanırlar dedim, karnemi yanınıza getirdiğimde üzerinde sigara söndürdünüz. Mutfak işleri, ev işleri yardım edildiğinde annemin hoşuna gider dedim, her yanımın yanmasını istediğin için koca kazanlı ütüyü tutuşturdun ellerime. Ya sen baba? Kapalı alanlardan korktuğum bildiğin halde neden beni geceleri kilere kilitledin? Bu dünyaya beni getiren sizlerken, neden her şeyin cezasını ben çektim?"
Montumun kollarına sildiğim yaşlar artık yanaklarımı acıtmaya başlamıştı.
O telefonu aldığım andan sonra hastaneye gitmiş, ikisinin de eşyalarını ellerime tutuşturan komiserin eşliğinde cenaze arabasına bindirilmiştim. Beni hiç sevmeyen anne ve babama bir gecede konuşmadan veda etmiştim.
Şimdiyse mezarlarının başında ağlıyor, ağladığım için de kendime kızıyordum. Toprağın altına girdiklerinde bile bana acımayan onlarken ben hala onlar için burada bekliyordum.
Artık bir evim yoktu. Adıma aldığım arabam harici hiçbir şeyim kalmamış, yıllar önce öldüklerinde bana tek bir kuruşlarının geçmesini istemediklerinden her şeyi kimsesiz çocukların olduğu derneklere bağışlamışlardı.
"Ben kendim için hep başka bir yol buldum, yine bulurum. Paranızı da sizi de istemiyorum." Başımdaki siyah örtüyü mezarlarının üzerine doğru attım. "Ama eminim, bana yaşattıklarınızı mumla arayacağınız bir hayat bekliyor sizi orada. Umarım acınız asla geçmez ve vicdanınız bir saniye susmaz. Belki o zaman nasıl bir virane yarattığınızı bir parça anlayabilirsiniz."
Arkama dönüp koşar adımlarla mezarlıktan çıktım. Midem bulanıyordu, beynim durmuş gibiydi. Nerede yaşayacaktım? Arabayı satışa çıkarsam bu beni okulumla beraber ne kadar idare ederdi?
Köşede duran arabama binip kapıyı kapattım. Gidebileceğim hiçbir yer, ait olduğum hiçbir bölüm yoktu. Her rüzgarda başka bir yere savrulan ama bir yere de tutunmak için deli gibi didinen o kişiydim ben.
Nereye olduğunu bilmeden arabayı çalıştırıp hareket ettiğimde beynimdeki düşünceler birbirine değiyor ve kalabalıktan memnun olmadıklarını belli etmek ister ağrıtıyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gönderiliyor;Hanımeli Texting
HumorGeçmiş, unutulduğunda, ya da hatırlanmadığında karanlık suların altına gömülebilecek kadar basit olaylar silsilesinden ibaret değil. Tarih bir şekilde tekerrür eder ve geçmiş ne olursa olsun geçmemek için elinden geleni yapardı. Ve benim çıkmazları...